BÖLÜM 3: SİLAH

295 72 92
                                    

Herkese iyi okumalar dilerim.

Rica ediyorum yukarıdaki şarkıyı dinleyerek okuyun zaten nerede açacağınızı anlarsınız.

🎈

Birkaç saattir burada, bu rahatsız koltuklarda kös kös oturmaktan başka bir şey yapmıyor, üstelik bunu memurlara söylediğimizde ise "Biraz bekleyin." demekten başka bir şey söylemiyorlardı ve biz de böyle böyle saatlerdir burada tıkılı kalmıştık.

Şimdi siz merak ettiniz ne olup bittiğini. Hemen anlatayım o halde.

Alt kata ulaştığımda evimizin dış kapısının açık olduğunu gördüm. İçimden "Vay be! Ne kadar da hızlıymış." diye geçirmekten kendimi alıkoyamadım.

Çünkü ondan en fazla birkaç saniye sonra odadan çıkmıştım. Tabi o eğer bu sürede buhar olup çıkmamışsa kaçmasının imkanı yoktu.

Ben bunları düşünürken annem ve babam çoktan yanıma gelmiş, polisi aramış ve tüm mahalle yine bizim eve toplanıp konuyu konuşuyorlardı.

Bazen "Acaba bunlar bizim evi mi gözetliyorlar?" diye ciddi ciddi düşünüyor ama sonra saçmaladığımın farkına varıp konuyu kendi içimde açtığım gibi kapatıyordum.

Tam bu sırada perdedeki hareketlilik dikkatimi çekti. Sanki orada biri var da onun nefes alıp verişi ile de perde oynuyor gibiydi.

Hızla perdelere doğru ilerleyip bir aksiyon filmini aratmayacak şekilde perdeyi kendime doğru çektim.

Tabi eğer perde korniş ile kafama doğru düşmeseydi her şey daha iyi olacaktı ama yapacak bir şey yok.

Yine de havamdan ödün vermeyip pantolonuma sıkıştırdığım silahı ona doğru nişan aldım.

Herkes bana şaşkın ve korku dolu gözler ile bakıyordu ve neredeyse hepsinin de ağzı "o" şeklini almıştı.

"Ellerini kaldır ve dizlerinin üzerine yere çök hemen!" dedim çatık kaşlarım ve ona doğru yönelttiğim silahım ile.

Adam hemen belli belirsiz kafasını salladı ve yere, dizlerinin üzerine çöktü.

Bir andan korkudan titriyor, diğer yandan ise bana yalvarıp ağlıyordu.

"Abla kulun kölen olayım ne olur beni bırak. Söz bir daha bu mahallenin, hatta bu semtin yakınından bile geç-"

Sinirli bir şekilde "Aa hiç olur mu öyle şey bak hatırım kalır. Lütfen bir daha gel bak yoksa çok üzülürüm. Hatta sen en iyisi şöyle yap. Gelmeden önce beni ararsın. Ben de çay kahve falan yaparım. Hatta istersen fal falan da baktırırız."

Salondaki herkes bu sefer daha çok şaşırmış bir halde bir bana, bir hırsıza, bir de elimdeki oyuncak silaha bakıp bakıp duruyorlardı.

Evet yanlış okumadınız. Elimdeki daha geçen gün gerçeğini aratmadığından dolayı oyuncakçıdan aldığım bir oyuncak silahtı.

Tabi bu silahı böyle bir şey için değil de bir şaka için kullanmayı planlıyordum.

Ama olsun sonuçta ne demiş büyüklerimiz:

"Olmuş ve ölmüşe çare yok."

Artık herkesin sağlık durumundan şüphe duymaya başlamıştım. Çünkü kimse iyi gözükmüyordu.

MERDÜMGİRİZ (Tamamlandı-Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin