Sanırım bir şeyleri anlamaya başlamıştı. Normalde farklı evrenden birisiyle iletişim kurmayı becerebilmesi için gerçekten uzun süreler harcaması gerekiyordu.
Ancak Rosé daha sonra bir şeyi hatırladı. Bu Roseanne ile ilk karşılaşması değildi. Onu daha önce rüyasında görmüştü.
Evet size fazla abartı gelse de kendisini daha önce rüyasında bir kedi olarak görmüştü.
Uyandığı ilk birkaç saniye neden bu kadar saçma bir rüya gördüğünü sorguladıysa da beş dakika içinde rüyasının yarısını unutmuştu zaten. Günün sonunda ise tek hatırladığı dün garip bir rüya gördüğüydü.
Burada söylenene göre rüyalar bilincin diğer evrenlerde yaşadığı ve kaydettiği dosyaları apayrı bir evrende yeniden hatırlamasıydı.
Ve dahası Rosé Roseanne'i daha önce rüyasında gördüğü için evrenler arası bağ kurma ihtimalleri hiç görmediği bir evrenle bağ kurma ihtimalinden kat kat fazlaydı.
Rosé okuduklarını iyice kafasına soktuktan sonra bu evrende dokunabildiği tek şey olan kitabı yavaşça aldığı yere koydu.
Artık kapıdan çıkmak gibi dertleri olmadığı için direkt olarak duvarların içinden geçerek Roseanne'in odasına girdi.
Şimdi fark ediyordu da bu oda hem aşırı derecede kendi odasına benziyor, hem de hiçbir şekilde benzemiyordu.
Örneğin yatak aynı Rosé'nin odasındaki yerdeydi ancak Roseanne'in yatağının çevresinde prenseslerinkine benzer bir tül vardı ve yatak baştan aşağıya toz pembeydi.
Ya da duvarlarda garip hayvan karakterlerinin resimleri vardı, yerdeki halı bile pofidikti.
Ya şimdi ya da asla diyerek Roseanne'in karşısındaki sandalyeye oturdu ancak onu sevmeyen psişik güçler yüzünden sandalyenin içinden geçti. Buraya hiçbir zaman alışamayacaktı.
---
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir de arkadaşlar, başka twicepink kurguları yazsam okur musunuz? (Dahlisa gb.)
