41. Özel bölüm - Alec

2K 153 62
                                    

BU BÖLÜM TAMAMEN ALEC'İN AĞZINDANDIR.

Medya : Ariana'nın yeni şarkılarından birini bıraktım, isteyen dinleyerek okuyabilir.

  Duygusallık barındırır!

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Gözlerimi revirde açtım. Neler yaşadığım bir bir aklıma doluşurken belki de bulunduğum ortamın yüzünden de ağlamaya başladım. Burası sürekli Alya ile geldiğim yerlerden birisiydi ve bu bile hemen gözyaşlarına boğulmama yetmişti.

 Onunla olan son bakışmamızda kalbim sanki gideceğini hissetmişti ve çok az bir süre daha savaştıktan sonra bayılmıştım.

  Hızla ayağa kalktım ve revirden hızlı adımlarla çıktım. Gitmiş olamazdı, beni bırakmış olamazdı. Bedenim koridor boyunca ilerlerken okulda çıt bile çıkmadığını fark ettim. İstikametim okulun devasa bahçesiydi. Bahçeye vardığımda ilk başta gördüğüm manzaraya inanamadım. Bir daha ve bir daha etrafımı gözlerimle didik didik ettim.

  Bomboştu, okul gibi bahçe de bomboştu. Koca bahçede gezinen tek şey ıslık çalarak ilerleyen rüzgardı. Sanki herkesin gittiğini söylüyordu. Yurda doğru ilerledim.  İçeri girdiğimde burada da kimsenin olmadığını fark ettim. Hiç ses yoktu, o kadar sessizdi ki adımlarımdan çıkan sesten irkiliyordum.

  Kendi odama girdim. Bomboş odaya bakıp geri çıkacakken masamın üzerindeki bu kağıt dikkatimi çekti. Ona doğru ilerlediğimde üzerinde birde postit olduğunu fark ettim. Postitte şu yazıyordu :

  "Alec bunu Alya sana bırakmış. Okuduktan sonra yanımıza gel, güvenliğimiz için binicilik dersinin çalışıldığı gizli yerdeyiz."

   Onların nereye gittiği gram umrumda değildi. Tek umrumda olan şey elimdeki katlanmış beyaz kağıttı. Postiti parçalayıp yere attıktan sonra ellerim titreye titreye kağıdı açtım. Onun el yazısını gördüğümde geri kapattım.

  Anksiyetem gün yüzüne çıkarken kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Vücudum titriyordu ve ellerim yerinde duramıyordu. Çocukluğumdan beri yaşadığım şeyler yüzünden anksiyetem vardı, ancak bu ne zamandır ortaya çıkmıyordu. En son üç yıl önce çıkmıştı ve o zaman da babam yüzündendi.

   Kendimi sakinleştirmek için her türlü yolu denedim ancak olmuyordu.

  Onun da annem gibi beni bırakıp gittiğini düşünmek beni yerle bir ediyordu. Kısa zamanda her şeyim olan kadına bir sey olma ihtimali kendimi öldürmeme yeter de artardı.

  Daha fazla dayanamayıp titreyen ellerimle mektubu açtım. İnci gibi yazısıyla yazdığı satırları okumaya başladım.

  "Sevgilim, Ruh eşim, bunu okuyorsan senden ayrılmışım demektir, ancak sadece bedenen, ruhen değil.

 Biliyorsun ki ruhlarımız daima bağlı, seni kalbimde hissedeceğim. Bana ne yaparlarsa yapsınlar dayanacağım ruhumu senden koparmadıkları sürece pes etmeyeceğim, söz veriyorum kalp eşim..."

  Daha fazlasını okuyamadan kağıdı yere firlattım. Ellerim anında kalbime giderken bir şey fark ettim o an.

   Onu öyle az hissediyordum ki, beni asıl üzen de buydu, anksiyeteme sebep olan da buydu.

   O gitmişti ve ben bunu hissediyordum.

  Gözlerimden yaşlar akmaya başlarken kesik kesik ağlamaya başladım. Nefes alamıyor gibiydim, çok canım yanıyordu.

  "Sevmek bu kadar acıtıyor muymuş?"

  Kalbimi söküp atmak istedim ancak sonra vazgeçtim, o zaman ruh eşimi tamamen hissedemezdim.

CANAVAR OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin