Sabah uyandığımda kendimi çok enerjik hissediyordum. Hemen kalkıp rutin işlerimi hallettim ve mutfağa indim.
"Günaydın anneciğim. Günaydın babam benim. Sana da günaydın Ballı Kurabiye."
"Günaydın kızım bakıyorum bugün bi enerji var sende."
"Evet baba bugün çok enerjiğim. Ama bu enerji bana yetmeyebilir çünkü bugün çok yorululacağımı düşünüyorum."
"Neden bugün özel bir gün mü?"
"Baba unuttun mu? Bugün Fatih'in doğumgünü."
"Ah evet güzel kızım unutmuşum. Eee ne yapıcaksın bakalım sevgiline?"
"Öncelikle mekan ayarlamayı düşünüyorum. Sonra ona ufak bir sürpriz yaparak mekana çağırırım. Oraya siz de gelin beraber kutlayalım. Oradan da eve döneriz sanırım."
"Tamam kızım. Nakit mi kredi kartı mı?"
"İkiside."
"Al bakalım şifreyi biliyorsun zaten. Limiti 6000 TL bak."
"Merak etme baba ben bu kredi kartı ile Dünya'yı satın alırım. Ama sanırım nakit parayı daha fazla kullanırım."
"Efendim kahvaltı hazır."
"Tamam Şeyma teşekkür ederiz. Hadi kahvaltıya."
Hep birlikte kahvaltı masasına ilerledik. Kahvaltıdan sonra mekan ayarlamak için babamın zoru ile şoför ile beraber dışarı çıktık. Mekanın adresini verdikten sonra arkama yaslandım ve camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Kısa sürede mekana gelmiştik. Gerçekten çok hoş görünen bir yerdi.
Burası👆👆👆👆👆
İçeri girdim ve bir garsondan ilgili kişinin yerini öğrendim. Hemen üst kata çıktım ve tarif edilen odaya girdim.
Kısa bir konuşmadan sonra 950 TL verdim ve akşamüstü saat 19.00'da geri dönmek üzere oradan ayrıldım.
Sırada hediye almak vardı. Daha önceden gidip şipariş verdiğim bir mağazaya doğru yol aldık.
Mağzaya geldiğimizde arabadan indim ve mağazaya girdim. Gerekli olan malzemeleri aldıktan sonra eve döndüm ve odama çıktım.
İlk olarak Fatih ve benim resimlerimizi kutunun içine koydum. Üstüne sadece Fatih'in bulunduğu resimleri koydum. Onun üstüne sadece benim bulunduğum pum resimleri koydum. Kutuda boş yer kalınca evde bulunan veya Fatih'in en sevdiği çikolatalardan birkaç tane koydum.
Artık kutu tamamen dolmuştu. Dışarıda bir yerde bunun daha iyisini yaptıklarını biliyordum ama bu hediyeyi kenim yapmak istedim. Çünkü Fatih el yapımı şeylerden hoşlanıyordu. Ve bende ona kendi elimle bir hediye yapmak istedim.
Birkaç Saat Sonra...
Artık mekana gitmemiz gerekiyordu. Babamın arabasına bindik ve mekana gittik. Herşey hazırdı. Telefonumu alıp Fatih'e mesaj attım.
Ceyla= Fatih sana bişey söylemem gerekiyor.
Fatih= Söyle prensesim.
Ceyla= Ben ayrılmak istiyorum.
Fatihten;
Prensesim= Ben ayrılmak istiyorum.
" Ben ayrılmak istiyorum. "
"Ben ayrılmak istiyorum. "
"Ben ayrılmak istiyorum. "
"Ben ayrılmak istiyorum "
Ceyla'nın yazdığı cümle kafamın içinde yankılanıyordu. Telefonun elimden düşmesine engel olarak zor da olsa ona bir mesaj yazdım.
Fatih= Ne diyorsun sen. Artık beni sevmiyor musun?
Ceyla= Üzgünüm. Sana vereceğim adrese gel. Detaylı konuşalım.
Ceyla= *konum*
Çevrimdışı olduğunda attığı konuma baktım. Üstümü değiştirip hemen evden çıktım. Yolda yürürken gözlerimin dolduğunu hissettim. Kendimi daha fazla kasmadım ve gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülmesine izin verdim.
Ben en son Ceyla'nın Burak ile sevgili olduğunu öğrendiğim zaman ağlamıştım. Yani üç yıl önce. Üç yıl sonra ilk defa ağlamak bana kötü hissettirmişti.
Birkaç dakika sonra Ceyla'nın bulunduğu yere geldim. Işıkları kapalıydı ve içeriden Ceyla'nın kahkaha sesleri geliyordu. Bu içimi biraz daha acıtmıştı.
İçeri girdiğimde bir pasta, etrafında da Ceyla, ailem, Ceyla'nın ailesi ve arkadaşlarım vardı. Beni henüz farketmemişlerdi. Gözyaşlarımı silip Ceyla'nın arkasına doğru türümeye başladım. Rüzgar beni farketti ama onu elimle susturdum. Ceyla'yı hafifi bir şekilde omuzundan dürttüm.
Arkasını döndü. Döndüğü an suratı asıldı. Ama bu artık bende birşey yaratmıyordu. Ne acıma ne de şefkat.
"Ne o kahkaha sesleriniz dışarıya kadar geliyor. Çok mu mutlu musunuz Ceyla hanım?"
Sesimi kontrol edemediğim için yüksek çıkmıştı. Ama bu benim zerre umurumda değildi. Şuan sadece hesap sorma peşindeydim.
"Fatih saçmalama. Nasıl mutlu olayım ben? Hem se-"
"Ne ben Ceyla ne ben?! Mesaj atıyorsun ayrılalım diyorsun. Konum atıyorsun buraya gel diyorsun. Geldiğimde senin kahkaha seslerini duyuyorum. Şimdi de gelmiş bana saçmalama diyorsun."
Bağırdığım için boğazım acıyordu. Ama benim düşündüğüm o değildi.
Bu olay çok zoruma gitmişti ve yalnız kalmam gerekiyordu. Oradan ayrılıp Ceyla ile ilk kavgamızı ettiğimiz zaman onun geldiği yere geldim. Yani uçuruma. Onun düşmek üzere olduğu zaman Semih ile birlikte orada dolanırken Semih'e onu tutmasını söylediğim yere.
Etrafımda kimse olmadığına emin olduktan sonra yere oturdum. Ve ellerimle oynamaya başladım.
Sonra o gün aklıma geldi. Ceyla'ya aşık olduğum o gün. Onu gördüğüm ilk gün iyi ki okulum değişmiş demiştim. Ama sonradan sevgilisinin olduğunu öğrendim. O gün çok üzülmüştüm. Ama içimdeki sevgi bir türlü bitmiyordu. İçimden bir ses ondan vazgeçme bir gün seni sevecek diyordu. Beni de sevdiği, daha doğrusu seviyormuş gibi yaptığı günleri de gördüm.
İçimde ona karşı hissettiğim herşeyi kaybetmeye başladım. Artık ona karşı hiçbirşey hissetmiyordum.
Küçük bir çocuk okulda en sevdiği kalemini kaybettiğinde onu annesine nasıl anlatacağını düşünüyordu bir zamanlar. O çocuk büyümüştü ve şimdi de kalbine anlatmaya çalışıyordu olanları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim (Ceyla'nın öküzü)
Genç Kız EdebiyatıNe yani öküz olduğunu kabul mü ediyorsun? Evet öküzüm. Ama senin öküzünüm. Ne bu? Odunum ama sadece sana yanıyorum gibi bişey mi? Aynen öyle güzelim.