"Kusursuz bir katilin en belirgin özelliği nedir?"***
Yaklaşık sekiz oyuncu el ele vererek eğildi. Kadınların saçları öne savruldu ve büyük, yapmacık bir gülümseme ile doğrulup gittiler. Oturduğum koltukta yayıldım, alkışladım. Hafızamda çok iyi bir yeri olduğuna inandığım sarışın kadınla bir saniyeliğine de olsa göz göze geldik. Belki de salondaki ben haricindeki yüz elli kişiyle de bakışmış olabilirsin, bilemiyorum artık. Güzelliğim karanlık salonda gözünüzü almış olabilir diye düşündüm.
"Gerçekten çok iyiydi, gelmeyeli uzun zaman olmuş." diyerek ayaklandığında ben de onun gibi yaptım. Tiyatro. Fazlasıyla entel takılıyoruz ve bu bizim tam anlamıyla ilk buluşmamız değil. İlk buluşmalar için her zaman rahat konuşabileceğiniz yerleri seçmelisiniz. Tiyatro, sinema bunun için uygun yer değil. Her neyse, konu neydi? Evet, tiyatro. İzlerken götüm uyuştu. Yaklaşık kırk dakika boyunca tek bir noktaya baktım. Yanımda oturan küçük kız çocuğu da çok sıkılmış olacaktı ki horladı.
Hırkamı belime bağladım. "Evet, güzeldi. Bilet bulmamız bir mucize." dedim. Palavra. Bilet bulmam bir mucize değildi, özellikle de en ön sıradan, onları çaldım. Nazik bir komşu olduğum için de seninle paylaşmaya karar verdim. Bu hiç benlik bir hareket değil ama tam Umay'lık bir hareket. Ben olsam bileti satardım. Bu harika bir insan olduğum gerçeğini değiştirmiyor tabii. Kurbanımı daha iyi seyretmek adına diğer kurbanımı onun tiyatro oyununa getirmiştim. Böyle söyleyince biraz karışık görünüyordu. Aslında her şey çok anlaşılır.
"Sık sık tiyatroya gider misin?" diye sordu. Kalabalık bulvara çıktığımızda ellerimi cebime soktum. Tiyatro mu? Delirmiş olmalısın. Yaptıkları tek şey abartı bir şekilde yere düşüp kalkmaktı. Oyunun konusunu anlamak ise imkansızdı zaten. Bu sana göre sanat demek olabilir ama üzgünüm, benim sanat anlayışım çok farklı.
Dün akşam olanları da unutmayacağım Kerem. Bileğindeki zincir ayağımın ucuna düştü. Benim bile hatırlamadığım o saçma aksesuarın sende ne işi olduğunun hesabını vereceksin, sonraya bırakıyorum. Evime girmiş olmam imkansız çünkü taşındığımda zinciri yanıma aldığımı zannetmiyorum. Takı takmıyorum daha doğrusu, onu bir yerden araklamış olmalısın ya da tamamı ile benzerliktir. Şimdilik küçük bir zincirin aramızı bozmasına, işlerime çomak sokmasına müsade etmeyeceğim.
"Evet, bayılırım! Şu sıralar pek vaktim olmuyordu. Bir tanıdık gitmekten vazgeçince biletleri bana verdi." dedim coşkulu bir şekilde. Yüzünde memnun bir ifade vardı. Yine aynı hataya düşüyorsun işte, seni düşündüğümü zannedip kendi kendine seviniyorsun. Ayrıca seninleyken başka biri rolünü yapmak beni gerçekten yoruyor. Bir şeyi de sevme, ya da ne bileyim, ilgilenme! Hayır, sen öyle misin?! Herkesi tanırsın, her türlü hobiden, her boktan haberin var!
Ahmet Sarıoğlu genç görünmeye çalışan, kart papazın teki. Normalde gazetelerde, haberlerde karşıma çıksa da bugün ilk defa canlı bir şekilde görebildim. Çıplak tenlerini inceledim. Adı ara ara karalansa da işinde oldukça başarılı. Ailesi de yıllarca oyunculuk yapmış. Köklüler de denebilir. İstanbul gecelerinde kızı yaşındaki zengin koca avcıları ile takılan zavallı bir adam. Boşa giden bir ömrü var, bugün son bulacak. İyi birisi olduğunu düşünmüyorum ki olsa da bu beni ilgilendirmez. Hiçkimse benim altmış bin liramdan daha önemli değil Ahmet Bey. Polise yakalanmak bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Ölümcül Günah
Lãng mạn"Beni bu dünyaya sığdıramadınız..." ** "Teşekkürler Raif Bey, harikasınız..." Kendi kendime mırıldanırken bir yandan da Raif Bey'in getirdiği poşetteki isteklerime bakıyordum. Halat ip almıştı, şu an aklımda kullanmak yoktu ama ne zaman neyin işe ya...