17| bir an önce ölmen dileğiyle.

1.8K 190 922
                                    

"Kusursuz cinayetlerin yaratıcısı aklımızda dolanan tilkiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Kusursuz cinayetlerin yaratıcısı aklımızda dolanan tilkiler."

***

Heyecanla yatağımın üzerinde duran mavi paketi açmaya çalıştım, hışırdadı. Abimin beni izlediğini hissedebiliyordum, ilk defa birisi bana hediye almıştı. Beni düşündü, benim için aldı. Elimi paketin içine daldırdım. İki tane fotoğraf çıktı, bunlar bizim fotoğrafımızdı. Parmaklarımı yüzümüzde gezdirdim. Parlak paketi bir kenara bıraktım.

"Teşekkür ederim, bu benim ilk fotoğrafım. Ölene kadar saklayacağım." dediğimde elini başımın üstüne koydu. Dudakları kıvrıldı. Penceremden sızan ışık gözüne geliyordu. Kıvrık kirpiklerinin gölgesi göz kapağına düşmüştü.

Fotoğraflarımıza bakıp gülümsedi. "Daha çok anımız olacak. Bir sonraki doğum gününde bunlardan bir sürü çıkartırız." dedi ve gülümsedi. İstemsizce içinde bulunduğumuz odaya baktım. Rutubet kokulu, güneş ışıklarını inatla içeriye kabul etmeyen bu odaya. Beyaz boya yavaş yavaş kabuğunun altından isyan bayraklarını çekmişti. Gıcırdayan bazalı yatağımın üzerinde kıpırdandı. Onu kırmak istemiyordum. Benim tek varlığım oydu. Kendimi kandıramazdım, aynaya bakıp kendime yalan söyleyemezdim. İnanmıyordum bir gün buradan çıkabileceğime. Buradan başka çarem yoktu, benim bir kimliğim bile yoktu.

Elini sırtına doğru götürdü. "Burada bir tane daha hediye olacaktı..." diye mırıldandı. Avuçlarının içinde beyaz bir kuş gördüm, onu bana uzattı. Plastik bir gece lambasıydı. Dokunduğum anda içindeki ışık yandı. "Artık karanlıktan korkmana gerek yok." dedi ve doğruldu. Ağlamak istemiyordum çocuk gibi. Ama çocuktum. Kollarımı boynuna sardım, sıktım. Büyük elleriyle beni kavradı. Birazdan gelebilirlerdi, Kaan hediyelerimi görüp üzülebilirdi ya da Seçkin görüp babasına yetiştirebilirdi. Bu yüzden acele etmeliydik.

İşaret parmağı yaşlı yanağımda gezindi. O dokunana kadar ağladığımı bile hissetmedim. Hissizleştim, bu yaşta bu durumda olmam normal mi, bunu sorguladım hep. Cevabını biliyordum oysa. "Bir gün bir kuş olup buradan uçacaksın. Sen bu dört duvar arasında yaşamak zorunda değilsin. Büyüyünce daha iyi anlayacaksın." Bana geçen hafta getirdiği kitapta buna benzer bir cümle görmüştüm. Yalnızca büyüyünce mi kurtulabilecektim buradan? Kurtulsam ne olacaktı ya, kanatlarım olsaydı her şey daha farklı olabilirdi. Kanatlarım olsaydı kaçabilirdim. Şu an sadece mahkumum ve buradan başka çarem yok.

"Seninle gitmek istiyorum, yalnız olmak istemiyorum." dediğimde başını reddedercesine salladı. Alt dudağını ısırdı, gözlerini kapattı. Acı çekiyordu, bunu görmemek imkansızdı. O bu hayatta mutlu olmayı en çok hakeden kişiydi benim için. Bana baktı, ağladı. Onu ağlarken görmek istemiyordum. Kapkara gözlerindeki acıyı gördüm. Kaşları çatıldı. Elinin tersiyle gözlerindeki yaşları sildi, derin bir nefes aldı.

"Senden benim için söz vermeni istiyorum. Yapabilir misin bunu?" dediğinde devam etmesi için kafa salladım. Elimi tuttu, soğuk ellerim onun sıcaklığına kavuştu. Kendimi güvende hissettim.

7 Ölümcül GünahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin