14.Bölüm

4.7K 245 43
                                        

Keyifli okumalar dilerim.

***
Şuan ne hissediceğimi bilemiyordum.
İlk tepkim " Ne? " demekti. Başım dönüyordu.
" Emin misin? " diye sordum yinede.
Mazhar başını salladı. " Oğuz komutanı tanıyordum. Oğuz Okalp'i yani. O görevde karşımıza çıkacağını hiç tahmin edemezdim. Çünkü beş yıldır şehit olarak biliniyordu. İstihbarattandı. Sürekli olarak sınır görevlerine gidiyordu. Önceden de böyleymiş. Hep bir hikaye anlatırdı. Demek ki o siz..." dediğinde kalbim tekrar sızladı.
" Ne anlatıyordu? "
Ne anlatmıştı?
Hamile bir kadını nasıl terk ettiğini mi?!
İçimdeki bir yerlede kalmış o kız çocuğu böyle bir seyin gercekleşmediğine inanmak istiyordu.

" Yani nasıl başlasam. Annenin mektupta bahsettiklerini Oğuz komutanın söyledikleri ile örtüşüyor ama eksikler var. Mesela sizi terk etmesi doğru değildi. O dönemde Aziz Dikmenin abisi Şehmus Dikmen sen de yakından tanıyorsun. Onun tarafından tehdit ediliyormuş..." dedikten sonra duraksadı.

Şehmus Dikmen'i yakından tanıyordum , evet.
Bizzat ölümü benim ellerimden olmuştu.
" Devam et. "

" En son da Burcu Teyze ile tehdit etmeye başlamışlar. Bu da son dem olmuş tabiki. Üstlerden görev emri gelmiş. Bunun için aslında boşanmak istemiş. Anneni geride bırakmak istemiyormuş. Çünkü görevde sağ dönebileceği hiç kesin değilmiş. Görev beş ay sürmüş ama adamı yakalayamamışlar. Sonra döndüğünde annenin şehri terk ettiğini öğrenmiş ama peşinden gidememiş işte. Ayrıca hamile olduğunu bilmiyormuş sonradan öğrenmiş. Hep öyle uzaktan izlemiş sizi. Benim kızım da asker derdi gururla. Sonra gözlerine hüzün çökerdi. " dediğinde tepkimi ölçmek için gözlerimin içine bakıyordu.

Ben nasıl bir hayatın içine süreklendim. Bunca yıl sonra bunlar neden yaşanıyordu. Bunlar , bunlar kolayca inanabileceğim seyler değildi. Doğru olsalar bile.

Ben daha babama kavuşmadan şehit olduğunu öğrenmiştim.
O gün ben sadece annemi kaybetmemişim haberim yokmuş.
Benden kendini niye sakladın baba...
Ben senin varlığını öğrenemeden niye kaybettim baba?
Mesela bu sorduklarımın cevabını hiç alamayacak olmam adil miydi baba?

" Mazhar..." derince yutkundum. Gözlerim acımaya başladı. Başıma ağrılar girmeye başladı.

" Umay sıkma kendini kolay şeyler değil. İnanması da güç biliyorum. Araştırırız ama bak buluruz gerçekleri. " dediğinde gözümden akan yaşla cevap verdim.
" Ya benim kimliğimde öz babamın adı bile yazmıyor sen neyin doğrusundan bahsediyorsun? "
Evet.
Kimliğimde baba adı Fırat yazıyordu.
Fırat Kıraç.

Annem en azından bana bunu anlatmıştı. İşte farklı bir şehire gittiğinde tanışmış Fırat Kıraçla. Çok yardımcı olmuş anneme. Annem benim için evlenmiş onunla. Adamda annem gibi kimsesizmiş...Kağıt üzerinde bir evlilik olmuş olsa bile anneme çok yardımcı olmuş adam. Ama ne yazıkki ben bebekken kalp krizinden vefat etmişti.

Ayağa kalktım. Delirmek üzereydim sanırım. " Bunları şimdilik bir kenara bırakalım. Önceliğimiz görevimiz. Görev bittikten sonra düşünceğim. Tamam mı? "

" Tamam tamam. Hadi yoruldun güzelim uyu artık sen bende gideyim. " dediğinde kafamı salladım. Odadan çıktık.
" Sen önemli bir sey diyeceğim diyordun? "

" Yarın erken gelirim hallederiz. " dediğinde kapıdan çıkıyordu.
" Tamam görüşürüz. " dedim.

" Görüşürüz. " dedikten sonra el salladı ve merdivenlerden inmeye başladı. Gözden kaybolmasıyla kapıyı kapattım.
Daha fazla düşünmek istemediğimden odama geçtim.
Uyusam benim için daha iyi olacaktı. En azından aklımı biraz toparlamam lazımdı.

 UMERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin