Kurgu hakkında fikirleriniz?
Bölümler ne sıklıkla gelir bilemiyorum. Diğer kurgum da var neticesinde.
...Hakim Anlatıcı;
Umay büyük bir şaşkınlık ile elindeki kutuya bakıyordu. Bu kutu da nereden çıkmıştı ve neden yatağın altındaydı. Aklındaki soruları bir kenara bırakarak kutuyu inceledi. Ahşap eski bir kutuya benziyordu.
Ahşap kutunun kolay bir şekilde açılması ile kilitli olmadığına sevindi.
Açılan kutunun içindekileri incelemeye başladı. Bebek patikleri ve altında zarf vardı. Bebek patiklerinin ne alaka olduğunu çözmeye çalışırken bunların kendi bebekliğine ait olduğunu hatırladı.Bebek patiklerinin altındaki zarfı çıkardı. Ne olduğunu merak ederken aynı zamanda da bir anlam veremiyordu. Zarfın içindeki yazı ile dolu olan kağıdı çıkardı.
Usulca katlanmış kağıdı açtı ve başındaki yazıya baktı.
Ay kızım benim , Umayım.
Bu hitap ile daha da şaşırdı. Çünkü kendisini bir tek annesi ay kızım diye severdi. Bu demek oluyordu ki annesi tarafından kendisine yazılmıştı.
Kızım , sana bu şekilde anlattığım için özür dilerim. Diyeceksin belki , ' saçma bir mektup , yazı ile mi öğrenecektim. ' Şuan da eminim neden böyle birşey yaptığım için sorguluyorsundur. 'Annem neden bana mektup yazmaya ihtiyaç duysun' dersin ben senin içini bilirim yavrum. Çünkü kızım kendi yaşadıklarımı sana anlatmak nefsime , kalbime ağır geliyor. Senin karşına geçip de anlatacak gücü kendimde bulamadığım için özür dilerim kızım. Ben hayatımda hiçbir zaman 'güçlü' olamadım.Bunları zaten biliyorsun , hayatın bana vurduğu acı darbelere karşın savaşmak benim için çok ağırdı. Ben kimsesiz , ailesi tarafından yetimhanede ölüme terk edilmiş bir kız çocuğuydum. Yetimhanede her türlü fiziksel ve psikolojik şiddete mağruz kaldım. Allah'ın her günü oradan kurtulmayı diledim nitekim on sekiz yaşına gelince de kurtulacağım diye sevindim. Yetimhanede bir müdür vardı tam anlamıyla şerefsizin tekiydi. Bir akrabasına satmış beni. Kadın ticareti ile uğraşan alçak bir adammış. Yetimhanede tek anlaşabildiğim Nida diye bir arkadaşım vardı o yetimhaneden ayrıldı birbirimizin sığınağı ikimizdik. O iğrenç mahkûmiyetten farksızın ruhumuzun acı yakarışlarının her bir köşesinde izi olduğu hapishaneyi andıran yerde , Nida benim dostum herşeyim oldu. Yetimhaneden ayrılırken ikimizde çok ağladık ama içimizde yer edinen kurtuluş , özgürlüğün umutları kalbimizde yeni mevcudiyetleri hakim kıldı. Lakin o yetimhaneden ayrıldıktan sonra Nidayı bir daha ne yazık ki görmek nasip olmadı.
Nidanın gidişinin ardından iki ay geçti. Sanırım pazartesi günüydü , tarihe baktığımda o günün yeni miladıma gebe olduğu yani on sekiz yaşına girdiğimi fark ettim. Tek tük sahip olduğum eşyalarımı hazırlarken yurt odasının kapısı hızla açıldı. Yurt müdürü odama gelmişti. Neden geldiğini anlamamıştım ama hayıra sebebiyet vermeyeceğini bildiğim de kesin bir mevzuydu. Arkasında odaya giren elinde iğne tutan bir kadın vardı. O kadını daha önce yurtta görmemiştim. Endişe tüm benliğimde yer edinirken yurt müdürünün bir baş işareti ile kadın yanıma gelmeye başladı. Onların acımasızlığına karşın direndiğimi hatırlıyorum ama gücümü yetiremedim. Orada bilincimi yitirmişim. Gözlerimi açtığımda yabancı bir yerdeydim.Sonsuz bir girdap içerisindeydim sanki o hissettiğim çeresizlik , korku benliğimden hiç gitmiyor. Ben kendime gelmeye çalışırken içeri bir adam girdi. Tanımıyordum kim olduğunu bilmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMER
Novela JuvenilAlbay ile kadının gözleri buluştuğunda ikisinin de dudakları kıvrıldı. Sonunda iki yıldır üzerinde çalıştıkları görev için harekete geçilecekti. Genç kadın hazır ola geçerek , komutanına askerî selam ve tekmil verdi. " Yüzbaşı Umay Kıraç / Trabzon...