•3•

1.3K 50 16
                                    

2 ay sonra..

Nisa Bölükbaşı

Otel odasında aynanın önünde son bir kez kendime baktım. Beyaz günlük bir elbisenin altına tabiki beyaz spor ayakkabı giymiştim.

Yine Dominik'teydim. Bu sene final burda olacaktı. Kalan son iki isim Cemal'im ve Barış'tı. Captain America ve Hulk mücadelesi son derece eğlenceli olacağa benziyordu.

Belki Berkan'ı falan bulurum diye düşünüp odamdan çıktım. Çıktığım gibi karşımda onu gördüm.

Nisa: Damla?

Danla Bilic: Aa kız Nisa! Seni Can'dan ayrı görmek ne güzel.

Bizi biraz kıskandığını biliyordum ama Damla'nın nasıl biri olduğunu da Cemal sayesinde gayet iyi biliyordum o yüzden güldüm.

Nisa: Yaa seni burda görmek ne güzel oldu.

Danla: Ya, ya! Can'ımı yalnız bırakır mıyım hiç böyle bi günde?

Damlaya baktım benim beyaz elbisenin aksine canlı yeşil bir elbise giymişti. Ben normalde böyle renkleri giymeyi pek sevmesem de Damla'ya yakıştığı bir gerçekti.

Danla: Gel aşağı inelim beraber. Can seni seviyosa kafa dengi biri olman lazım. Ve burda aşırı yalnızım.

Dürüstlüğü beni yine güldürdü. Damlayı sevmiştim.

Nisa: Tamam olur hem biraz dedikodu yaparız.

Danla: Dedikodu dedin beni yakaladın Avokado kız! Bildiklerimi bi anlatsam yer yerinden oynar valla.

Beraber oturacak bir yer bulduk ve konuşmaya başladık. Gerçekten iyi anlaşmıştık ve konu konuyu öyle bir açıyordu ki ne kadar zaman geçtiğini bile anlamadık.

Danla: Siz Sercan'la ne iş? Şimdi o seni seviyo sen de boş değilsin orasını anladık.

Nisa: Belli oluyo mu ya o kadar? Valla elendikten sonra konuştuk biraz ama o kadar. 2 ay oldu onu görmeyeli tek anladığım gözden ırak olan gönülden ırak olmuyomuş.

Danla: Ümidini kesme. Ben sizi shipledim. Ve ben sizi shiplediysem siz olursunuz.

Konu kapanınca beraber canlı yayının olacağı yere gittik. Yarışmacıların akrabaları ayrı yerde elenen yarışmacılar ve beraber geldikleri kişiler ayrı yerde oturuyordu. Biz de Damlayla yarışmacıların yanına geçtik.

Ben boş boş etrafa bakarken Damla beni dürtüp 3-4 sıra yanımızdaki bana bakan Sercan'ı gösterince kalbim ağzımda atmaya başladı. Ona baktığımı görünce gülümsedi. Ona aynı şekilde karışlık vererek elimi de salladım. Herkes bize bakıyormuş gibi hissedince önüme döndüm.

Yayın başlayınca Cemal bizim olduğumuz tarafa bakıp kaşlarını çattı. Damlayla ikimizi yan yana gördüğü için "Sizi gidi sizi!" diye ağzını oynattı ve işaret parmağını salladı. İkimiz de güldük.

Gece sonunda kazanan kişi Cemal olmuştu. Damlayla sesimiz kısılana kadar çığlık atmıştık. İkimizin de oturduğumuz yerden kalkarak Cemal'e koşmamızdan bahsetmiyorum bile. Ben şampiyon olsam bu kadar sevinirdim herhalde.

Ordan Cemal'le ayrıldık. Cemal ailesiyle görüştükten sonra yanımıza geldi.

Nisa: Cemal! Aynı odada kalalım. Seni çok özledim.

Danla: Höst! Seviyoruz dedik de o kadar demedik! Sen 2 aydır görmüyosun ben 5 aydır Nisa Hanım!

Nisa: Ama bundan sonra hep seninle olacak zaten. Ben burda yokum ki.

Üzgünce dudağımı büzdüm. Üzerimde bakış hissedince buraya bakan Sercan'ı gördüm.

Cemal Can: Kızlaar benim için kavga etmeyin. Ay hep bunu söylemek istemişimdir bugüne nasip oldu. Neyse en iyisi ben ayrı bi orada kalayım.

Cemal'e bakıyordum ama aklım Sercan'daydı. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama yine de onunla konuşmam lazımdı. Sercan'a baktığımda hala buraya bakıyordu. Başımla ona ileriyi gösterdim gelmesi için. Gözlerini tamam anlamında bi kez kapattı ve gülümseyerek başını eğdi.

Nisa: Sercan'ın yanına gidiyorum, baay!

Koşar adımlarla ordan uzaklaşırken arkamdan "NE?!" diye ard arda sesler duydum.

Sercan'ın yanına gittiğimde beraber daha sessiz bir yere geçtik.

Sercan: Uzun zaman sonra yeniden, ha?

Nisa: 2 ay.. çok da uzun sayılmaz.

Sercan: Bi de bana sor uzun mu değil mi? Hayır yani ne bileyim seni görmeyince bi şeyler değişir zannettim. Evet değişti, daha fena oldu.

Üzgünce başımı eğdim. Birazcık da utanmış olabilirim. Sercan'a karşı hislerim olduğunun farkındaydım ama onu görmedikçe gitmesi gereken hisler daha da yoğunlaşmıştı.

Ayrıca kendimi suçlu hissediyorum. Türkiye'ye gidebilir miyim diye cidden bir ara oturup düşünmüştüm. Ne kadar da olsa bilmediğim bir ülkeydi. Düzenine alışmadığım bir ülke. Korkuyordum.

Nisa: Off! Ben böyle olmasını istemiyorum. Böyle çok garip ve zor.

Sercan'ın beni sevdiğini biliyordum. Ben de ona onu sevdiğimi ima etmiştim. Anlamadıysa onun salaklığı artık. Bu şekilde konuşmak bile çok zordu. İkimiz de birbirimizi seviyorduk ama yetmiyordu.

Dudağımı büzüp ağlama moduna geçtim.

Sercan: Tam üzülücem seni görüyorum kendime diyorum ki ulan Sercan bekle sonra üzülürsün. Iyice kafayı yedim ha. Gel buraya.

Sercan beni kollarının arasına alınca gülümsedim.

Nisa: Keşke hep böyle kalsak.

Berkan: Babako nerdesin- ups!

Sercan: Berkan?

Nisa: Merhaba!

Gülümseyerek verdiğim tepki sonrası bir şey olmamamış gibi Sercan'dan uzaklaştım.

Berkan: Merhaba yenge falan mi demem gerekiyor?

Sercan: Keşke...

Berkan: Şşt moralini bozma babako! Biz de sana başka yenge buluruz. Sana kız mı yok?

Nisa&Sercan: NE?

Berkan: Siz de yani! Ne desem beğenmiyosunz! Cemal şampiyonluk kutlaması yapmaya karar vermiş Istanbul'da 3 gün sonra. Geliyor musunuz?

Nisa: Az önce Cemal'in yanındaydım ne ara karar verdi?

Sercan: Ben gelirim zaten daha takımla antrenmana başlayamadım. Boş beleş geziyorum.

Nisa: Ben gelemem herhalde. Yarın Çekya'ya dönüyorum.

Böyle diyince Sercan'ın yüzü düşmüştü. Babako peki diyip yanımızdan ayrıldı.

Sercan: Gerçekten gelemez misin? Birkaç gün daha beraber vakit geçirirdik.

Nisa: Beni bu şekilde kandırabileceğini zannediyorsan çok haklısın. Sanırım birkaç günlük bir Türkiye tatili ayarlayabilirim.

O zaman bakalım Türkiye'de bizi neler bekliyor.

Belki (SerNis)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin