•5•

1K 44 5
                                    

Hemen evden çıkıp buluşma yerimize gittim. Sercan benden önce gelip oturmuştu. Yanına gittim. Çay içiyordu.

Nisa: Merhaba.

Sercan: Selam ama ben direkt konuya girmek istiyorum. Sen başla.

Nisa: Sen başla bence. Ben daha çok merak ettim.

Sercan: Peki öyle olsun. Nisa ben uzun zamandır düşünüyorum. Şimdi sen burdasın 3 gün sonra yine yok olacaksın. Ben bu şekilde çok yoruluyorum. En azından mesajlaşsak telefonla görüşsek bilmiyorum. Uzak mesafe ilişkisi mi? Ona da varım. Ama senden uzak durmak istemiyorum. Yemin ederim sana Çekya'ya gelmeyi de düşündüm. Ama burda futbol kulübüm var. Bırakamam.

Ben direkt gülmeye başladım. Sercan kaşlarını çattı hafifçe. Anlamaya çalışıyordu.

Nisa: Şey aslında ben buraya taşınmaya karar verdim. Ama bunları düşünmen beni mutlu etmedi değil.

Sercan: NE?

Sercan heyecanla ayağa kalktığında masanın sallanmasıyla çay üstüne dökülmüştü. Ağzımdan minik bir çığlık kaçtı.

Nisa: Of Sercan naptın ya? Canın çok acıyor mu? Bu şekilde olmaz ki bu. Çıkartmak lazım pantalonu. Gel hemen şurdan bi şeyler alalım.

Sercan: Canımın acısı umrumda değil şu an.

Bana sarılmaya çalıştığında sinirle ona baktım.

Nisa: Saçmalama bacağın daha da kötü olacak. Hastaneye mi gitsek?

Sercan: Arabada vardı yedek kıyafet. Bekle ben hemen değiştirip geleyim.

Ben sinirlenip telaş yaptıkça daha da gülüyordu ve ben daha da sinirleniyordum. Gel de boz bu döngüyü. Çantamı karıştırıp kremi Sercan'a uzattım.

Nisa: Bunu da sür. Bakma bana öyle sivilcelere de iyi geliyor.

Sercan gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Ben de gülümseyip denize bakmaya başladım.

Biraz sonra Sercan yanıma gelip oturduktan sonra ciddi bi ifadeyle bana baktı.

Sercan: Şimdi sen buraya mı taşınıyosun? Ciddi misin?

Nisa: Son derece ciddiyim.

Sercan: O zaman benim bu konuşmayı yeniden yapmam lazım.

Nisa: Ne konuşması?

Sercan: Tabi bi de survivordayız diyemem şu an ama ona yakın bir hayat sen yokken. Insan öyle duygusal şeyler yaşıyor ki şaşarsın. Normal hayatımdan normalde hissettiklerimden çok farklı bunlar. Bilmiyorum anladın mı.

Nisa: Eee yani teşekkür ederim her şey için dee...

Dediğim gibi kahkaha attı. Ikimiz de gülmeye başladık.

Sercan: Seni seviyorum ya ben. Cümleyi dolandıramıyorum.

Nisa: Ben de beni seviyorum ya. İyi kızım bence.

Sercan yine güldü. Ve ben de...

Sercan: Bunun böyle olmaması gerekiyordu sanki.

Nisa: Seni seviyorum. Bu güne kadar seni üzdüğüm anların hepsi için çok özür dilerim.

Sercan: O üzüntülerin hepsi şu ana değer.

Dayanamayıp yerimden kalkarak sandalyede oturan Sercan'a sarıldım.

Sercan: Deniz diyorum bugün bi ayrı özen göstermiş kendine sanki. Ne güzel. Martılar desen sanki en sevdikleri şarkıları söylüyorlar bize.

Nisa: Ya sanki senin de uzun zamandır beklediğin bir şey olmuş gibi.

Bana öyle bir bakıyordu ki. O bakışın altında eziliyordum sanki. Içim kıpır kıpır oluyordu.

Ortamın havasını dağıtmak için bi tutam saçımı öne alıp parmağıma dolamaya başladım. Dudaklarımı öne çıkardım.
Sesimi incelttim cümlemde ise her harfi uzatarak söyledim.

Nisa: Şiiimdiiii biiiz neeeyiizz?

Sercan anında kahkaha attı.

Sercan: Şimdi buraya taşınıyosan sen beni ben seni seviyosam bu durumda komşu oluyoruz herhalde. Çünkü komşu komşunun külüne muhtaçtır.

Nisa: Ne?

Ikimiz de gülerken neredeyse yerlere yatacaktık. Işte o an ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım.

Belki (SerNis)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin