Titrek nefesler eşliğinde Periye baktım. Elim ayağım buz kesmiş, hiçbir uzvum kıpırdamıyordu.Peri kanlar içinde yerdeydi. Hiçbir şeyi idrak edemiyordum.
"Mihrimah yardım et." Perinin sesiyle kendime geldim ve koşar adım gidip yanına çöktüm. Eli karnındaydı ve tişörtü yavaş yavaş kana bulanıyordu. Elinden tutup ayağa kaldırdım ve ellerinden birini omzuma attırıp ağırlığını bana vermesini sağladım." Bunu sana kim yaptı?" Benim adımlarıma ayak uydurmaya çalışırken zorlanıyordu. Arada acı dolu iniltiler çıkarıyor, karnını tutarak eğiliyordu.
" Tanımıyorum yüzünü bile tam göremedim. Alazdan sana bir mesaj getirdiğini söyledi. Bir dahakine hedef ben değil sen olacakmışsın." Korkmadım aksine daha da hırslandım. O adam korkacağımı ve ona boyun eğeceğimi zannediyordu. Yanıldığını ona kanıtlayacaktım. Bir anda Perinin üstüme daha çok yüklendiğini fark ettim. Endişeyle yüzüne baktım.
"Peri." gözleri yarı kapalıydı ve yüzünde acı çektiğini belli eden bir ifade saklıydı." Mihrimah hızlı ol lütfen, bayılacakmış gibi hissediyorum." Derin bir nefes verip kafamı toparladım onu kendi başıma taşıyamazdım. Kolunu omzumdan çektim ve sırtını duvara vererek yavaşça yere bıraktım. " Burada bekle hemen geleceğim." Başını zar zor sallayıp duvara yasladı. Koşarak aynı kattaki yemekhaneye girdim ve yardım isteyecek birilerine bakındım. Üstüme Perinin kanı bulaşmıştı ve her yönden berbat bir halde olduğuma emindim.
Bakış açıma giren Buğrayla hareketlendim yemekhanede çok az kişi kalmıştı ve buğradan başka tanıdığım kimse yoktu. Yanına gidip omzunu tuttum ve nefes nefese konuştum " Buğra Peri yaralandı yardımın gerek." Bodoslama olaya girmiştim ama arkadaşım kanlar içinde yatarken kimseye doğru düzgün açıklama yapacak halim yoktu. "Nerede?"
" Beni takip et." Buğrayla beraber koşar adım yemekhaneden çıktık ve Periyi bıraktığım yere gittik.Elimi duvara yaslayıp dengemi sağlamaya çalıştım Peri yoktu ve onun olduğu yere küçük bir kağıtla not bırakılmıştı. Buğra notu eline aldı ve bana döndü. "Sanırım sana." Olanlara rağmen soğuk kanlılığını koruyordu. Notu elime alıp sesli bir şekilde okudum. "Spor salonunda seni bekliyorum minik fare." Gergin bir şekilde Buğraya baktım sakin gözükse de onunda gerildiğini tahmin edebiliyordum. " Gelmek zorunda değilsin." Başını sağa sola salladı "Dayak yemene göz yumamam." Saçlarını karıştırıp sırtını duvara verdi. " Belkide eğitmenlerden birine haber vermeliyiz bu ikimizin çözebileceği bir şey değil." Buğra gerçekten mantıklı ve güçlü biriydi. Doğrusu takdir edilesi bir karakterdi. "Bugün yemekhanedeki olaya hiçbir eğitmen karışmadı sanki ondan korkuyor gibilerdi."
Yutkundum ve derin bir nefes alarak devam ettim. "Kimsenin bu olayla ilgileneceğini sanmıyorum." Düşünceli bir şekilde karşı duvara baktı oldukça dalgın gözüküyordu. " Peki ya Kamer? eğitmenin değil mi sana yardım edebilir." Kamerden yardım istemek mi? Hayır kalsın. O adamdan yardım isteyeceğime dayak yerdim daha iyiydi.
"Ben gidiyorum Buğra korkuyorsan gelme." Emin adımlarla spor salonuna gitmeye başladım Buğra bana yetişerek konuştu. " Tamam, hemen celallenme geliyorum." Spor salonuna vardığımızda içeriden konuşma sesleri geldiğini fark ettim ve buğraya durmasını işaret ettim.
" Gelince kıza ne yapacaksın Alaz?"
İçeriden gür bir kahkaha sesi yükseldi.
" Bilmiyorum doğaçlama hareket edeceğim canım ne isterse o."
" Fazla hırpalama başımıza bela olmasın."
"Aslında ne düşünüyordum biliyor musunuz belkide öğrencimi test etmeliyim."
" Kızı Akına mı dövdürteceksin?"
"Aynen öyle Mihrimah denen kız buraya gelmeden Akını getirin."
İçeride hareketlilik olunca kapıya doğru geldiklerini anladım. Buğrayla aynı anda birbirimize baktık geri geri giderken etrafımda saklanacak bir yer arıyordum fakat her şey için çok geçti. Kapı açıldı ve adamlarla yüz yüze geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TREN
FantasyHayatınızda her şey normal mi? Peki normal dediğinizi varsayıyorum. Hayatınızda yalan var mı? Sanki ufaktan kıvranmaya başladınız. Ha ne dersiniz? Bu sorular bana sorulsaydı yürü git işine dalga geçecek başka adam bul derdim. Ama şimdi? Hayatımın iç...