"Şimdi benimle onlara karşı kartları açık oynamaya var mısın?"
Hâlâ yaşadığım şokun etkisindeydim. Burada kimin öldürdüğü meçhul bir adam boylu boyunca yerde yatarken Alaz, gayet soğukkanlı bir şekilde karşımda duruyordu. Belkide adamı öldüren oydu ya da dediği gibi kimin öldürdüğünü bilmiyordu.
Sessiz kaldığım her dakika aleyhimize işliyordu. Her an biri gelebilir ve bizi bu şekilde yakalayabilirdi. Kafamı toparlayıp düzgün bir cevap vermeye karar verdim.
" Sana neden güveneyim Alaz? Belkide bu da bir tuzaktır." Soğukkanlılığını korurken bir adım bana yaklaştı. " Az önce konuşulanları sende duydun. Sence bana güvenmekten ve gerçekleri öğrenmekten başka çaren var mı?"
Ne olursa olsun hemen inanacak değildim. " O konuşmanın benimle ilgili olduğunu nerden biliyorsun?" Birden koridordan gelen seslerle ikimizde kalakaldık. Alaz beni yanına çekip duvara yasladı ve ağzımı kapatıp fısıldadı "Sakın sesini çıkartma."
Başımı onaylarcasına sallarken kapıyı kilitlediğini fark ettim. Sesler giderek yaklaşıyordu nefesimi bile ses çıkarmaktan korkarak alıyordum. Sesler kapının önünden daha net duyulmaya başladı.
"Mihrimahla dersin yok muydu?" Bu sesi tanıyordum fakat kim olduğunu bir türlü anlayamıyordum.
" Vardı fakat oyalamak için ormana gönderdim. Toplantıya katılmak zorundaydım." Bu Demirin sesiydi. Dersim vardı ve bir an önce buradan çıkmak zorundaydım.
" Ormanda kızın başına her şey gelebilir Demir, tek başına göndermen doğru değil."Demirin kahkahası yankılarken Alazın kasıldığını fark ettim. Çatık kaslarıyla kapıya bakıyordu. O an anladım, Alaz demirden neredeyse nefret ediyordu.
" O kıza hiçbirşey olmaz merak etme. Nasıl yapıyorsa her seferinde dört ayak üstüne düşüyor." Karşısındaki kişide gülerken sesler yeniden uzaklaşmaya başladı.Alaz elini ağzımdan çekti. "Ee ne diyorsun artık sende bu işte var mısın?" Kararımı vermiştim Alazla beraber her şeyi ortayı çıkaracaktım.
"Varım. " dudakları keyifle iki yana kıvrıldı ve yüzünde asi bir gülümseme oluştu. Her şey işte şimdi başlıyordu.Yarım saat sonra,
" Orada dikilmek yerine yardım etmeye ne dersin?" Gözlerimi devirip Alaza baktım. Yarım saattir toplantı olasındaydık. Alaz konuşmaları dinlemek için odaya dinleme cihazı yerleştiriyordu bense bu şeylerden pek anlamadığım için gözcülük yapıyordum. " Dikilmiyorum biri gelirse haber vermek için bekliyorum."
" Bu saatte kimse buraya gelmez herkes derste." Oflayarak yanına gittim." Ne yapacağım?" Elindeki küçük aletlerden birini elime tutuşturdu.
" Masanın altına sabitle." Masanın altına girip uğraşmaya başladım. Alazsa sandalyelerin altına girmiş cihazları oraya sabitliyordu. Bir anda kapının açılması ve duyduğum sesle başımı masaya çarptım. " Mihrimah" Kamer? Içimden küfürler ederek masanın altından çıktım. Kamer kollarını göğsünde bağlamış ikimize bakıyordu. Alaz umursamaz tavırlarla ayağa kalktı ve üstünü silkeledi." Burada ne işin var daha doğrusu ne işiniz var?" Gözlerini ikimizin üstünde ağır ağır gezdirdi. Kamere güvenebilir miydik bilmiyordum. Ne yalan söyleyeceğimi düşünürken dibime kadar girdi. " Bir soru sordum." Alaz ukala bir tavırla karşılık verdi " Demiri bekliyorduk. "
Kamer alayla güldü ve elimdeki cihazı alıp Alaza baktı " Bu ne öyleyse? " Tedirginlikle Alaza baktım cevap vermemişti. Kahkaha atınca şaşkınlıkla Kamere döndüm bu adam deliydi. " Ne yaptığınızı tahmin ediyorum boşuna çırpınmayın. Demire karnının ağrıdığını ve derse gidemeyeceğini mesaj atmışsın. O inandı fakat bana inandırıcı gelmedi nedense."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TREN
FantasyHayatınızda her şey normal mi? Peki normal dediğinizi varsayıyorum. Hayatınızda yalan var mı? Sanki ufaktan kıvranmaya başladınız. Ha ne dersiniz? Bu sorular bana sorulsaydı yürü git işine dalga geçecek başka adam bul derdim. Ama şimdi? Hayatımın iç...