22- Biraz kavga ve çalınması gereken anahtarlar

1.9K 237 55
                                    

"Sen benim sakin fakat damarına basıldığında oldukça yaramaz ve tüm bu her şeyin aksine sevimli olan küçük kardeşimsin tamam mı?" diyerek saçlarını biraz daha dağıtan Jimin'e bakarken ellerinden kaçarak başını tekrar salladığı sırada bir yandan da üzerindeki kıyafetlere bakarken gülümsemişti. Rolünü ve ne yapıp yapmaması gerektiğini biliyordu çünkü bu durumu defalarca kez Jimin ile çalışmışlardı. Yapacağı tek şey sahte abisinin yanında oturarak masada konuşulanları dinliyor gibi davranmak ve birkaç kez sıkıldığı hakkında mırıldanarak abisine karşı mızmızlanmaktı. Bunlar işin basit olsa dahi en önemli kısımlarından biriydi fakat bu yapacağı şeyi bugün yapmayacaklardı. Bugün yapacakları şey kurbanları ile biraz yakınlaşmaktı.

Tabii buraya gelmeden hemen önce ormanın içerisindeki kulübede dinlenirken bir yandan da tüm bu her şeyler hakkında konuştukları için diğer şehrin sınırlarına girer girmez göreve başlayacak olduklarının zaten bilincindeydi.

Askerlerin geri kalanı arasında en güvendiği kişi Kihyun olduğundan dolayı Baekhyun'u ona emanet etmiş ve eğer onun başına bir şey gelirse kendisini ölü sayması hakkında bir şeyler söylemişti. Ona her ne kadar güveniyor olsa bile Sehun'un yanına da giderek bir gözünün hep diğer omeganın üzerinde olmasını istemişti. Bu gece neler olacağını bilmediği için istemsizce endişeleniyordu.

Tüm planlarının ters tepme olasılığı da vardı çünkü.

"Herkes yerlerine geçti biz de beş dakika içerisinde oraya gireceğiz."

"İstediğim her şeyi yiyebilir miyim peki?" Mekana doğru ilerlerken içerideki alfa ve omegaların bastırılmış feromon kokuları karışarak burnuna ulaşırken yüzünü buruşturarak sadece ayaklarına bakmaya başlamıştı. Sahte abisinin koluna girmiş yürürken bu abi olayını ilk duyduğunda bir süre boyunca sakin kalamayarak güldüğünü hatırlıyordu çünkü hangi ülkede dilini ağzına soktuğun, hatta daha da ileriye gittiğin biri ile abicilik oynardın ki?

"Aklına gelen her şeyi de yiyebilirsin" diyerek kapıyı açan alfanın peşinden oldukça gürültülü olan yer altı barlarından birine girdiğinde gülümseyerek başını iki yana sallamış ve yanlarında sohbet eden bir sürü kişi olduğundan dolayı sesini duyurabilmek için Jimin'in kulağına yaklaşırken "İnan ki bunu istemezsin" derken kendini tutamamış ve ortamın da getirdiği hava ile beraber sahte abisinin yüzüne oldukça yakından bakarken olduğundan daha sesli bir şekilde gülmüştü.

Buraya görev için gelmemiş olsaydı saatler boyunca içer ve muhtemelen üst katta bulunan odalardan birinde yanındaki alfa ile oldukça güzel birkaç saat daha geçirerek sabaha kadar bar köşelerinde sürtebilirdi. Fakat bunu yapmak için önünde iki koca engel vardı; birincisi buraya görev için gelmiş olmalarıyken ikincisi ise Jimin'in onun içmesine izin vermiyor olduğuydu. Yoongi'nin tüm zevk aldığı şeyler yavaş yavaş elinden alınıp odanın en uç köşesine fırlatılıyormuş gibiydi fakat omega buna alışması gerektiğini de bilerek hareket ediyordu. Artık eski hayatı önünde yoktu, yaşam şartlarına ve kendi durumuna göre bazı şeyleri atlaması gerekiyordu.

"Jimin, bugün biraz içsem en azından?" Alfa takip ettikleri kişinin bulunduğu masayı ararken etrafa bakınmaya devam ettiği sırada başını iki yana sallamış ve "Belki ilerleyen saatlerde sana bir şeyler verebilirim ama asla biri sana bir şey verirse o bardağı ya da yiyeceği kabul etme, yanımdan uzaklaşma ve en önemlisi ise asla kimseyle yukarıya çıkma" diyerek daha öncesinde birkaç kere daha söylediği sözlere biraz eklemeler yaparak tekrar etmişti.

Omega uslu bir şekilde başını sallarken gözlerini etrafta gezdiriyor ve ellerindeki çalgılar ile şarkı söyleyen insanlara eşlik eden bedenlerin her birine bakarken bazılarına utangaç bir havayla gülümsüyordu. Eğer rol yapıyorsa bu işi en güzel şekilde yapmaya çalışacaktı bu yüzden biri ile gözleri birleştiğinde normalde yapmayacağı bir şekilde minik bir şekilde gülümsüyor ve tekrar o tarafa bakmamak üzere bakışlarını kaçırıyordu.

GIVE IT TO ME | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin