O soğuk ve rahatsız edici yerin aksine böylesine rahat bir yatakta birine sarılarak onun sıcaklığı ile uyumak ikisi açısından da güzel bir şey olmuştu. Yorgunluklarını üzerlerinden atabilmeleri için kaç saat uyumaları gerektiğini bilmiyorlardı fakat Yoongi çok uzun bir süre uyuma taraftarı değildi. Uykuyu bu hayattaki çoğu şeyden daha çok sevdiği halde çok uzun bir süre uyuduğunda başında tuhaf bir sızı duyuyor ve bundan gerçekten nefret ediyordu.
Dünden bugüne her şey oldukça sakin ve güzel ilerliyordu saat sabahın erken saatlerini geçeli çok olmuştu, Jimin göğsüne sokulmuş olan omegaya sarılıyor ve uykusuna devam ediyordu. En az onun kadar derin bir uykuda olan Yoongi ise midesinde olan hareketlenme ile huzursuzca gözlerini aralamıştı.
Rahat bir şekilde dinlenmenin etkisiyle aslında vücudunun her bir noktasının ne kadar sızladığını anlamaya daha şimdi başlıyordu çünkü üzerindeki tüm o hamlık gittiğinde yerine acısı kalmıştı.
İğrenç bir şekilde tekrar midesi de bulanıyordu bu yüzden Jimin'in belindeki elini tutarak onu kendinden uzaklaştırmış ve normalde biraz hareketlenme olduğunda uyanan Jimin'e doğru bakmıştı.
"Çok yorgun olmalı" diye kendi halinde mırıldandıktan sonra yataktan destek alarak ona doğru eğilmiş ve Jimin'i açılmış olan alnından öptükten sonra yavaşça geriye çekilerek odanın pencerelerinden bir tanesini aralamıştı.
Geldikleri an uyuyor olduğu için etrafa bakınamamıştı fakat şu anda bahçeye şöyle bir baktığında Chanyeol'un yaşadığı yerin gerçekten güzel bir yer olduğunu anlayabiliyordu.
Derin bir nefes aldıktan sonra odanın içerisine göz gezdirirken iki farklı kapı olduğunu fark edince onlardan birinin herhangi bir banyoya açıldığını düşünerek kendine en yakın olan kapıya ulaşarak içeriye girmişti.
Tahminleri doğru çıkarak oldukça geniş bir banyoya girmiş olduğunu gördüğünde öncelikle karşısındaki aynadan hâlâ yorgun bakan gözlerini gördüğünde bir elini karnına yerleştirerek bir köşede bulunan büyük küvetin bir kenarına oturmuş ve içerisinin tamamen dolması için iki taraftan akan suları sonuna kadar açmıştı.
Bir köşeye dizilmiş olan kokulu sabunları ve başka birçok şeyi daha gördüğünde kokusu en çok hoşuma gideni alarak küvetin başına dikilirken küçük bir şişede bulunan güzel kokulu sıvıyı suyun içerisine dökmüştü.
Su sesleri ile birlikte küvet her bir saniye daha çok dolarken Yoongi üzerindeki kıyafetleri çıkararak yere bırakırken ellerindeki sargıları da yavaşça çözmüştü fakat bunu çok kolay bir şekilde yaptığı söylenemezdi çünkü sol elindeki sargı tam bileğindeki kesiğin üzerindeki yaraya yapışınca onu yumuşatabilmek için bir süre suyun altında uğraşması gerekmişti.
Avuç içleri ve aynı zamanda bileğine de şöyle bir baktığında yüzünü buruşturarak onları görüş açısından çıkarmıştı çünkü pek iyi görünmüyorlardı.
Çoktan çıkarmış olduğu kıyafetlerinin üzerine basarak küvete ulaştığı gibi içerisine girerek yerleşmiş ve sıcak suyun vücudunu gevşetmesine izin verirken başını geriye yaslamıştı.
Bir süre sonra bulunduğu yerin kapısının açılma sesini duyduğunda gözlerini hafifçe aralayarak oraya dönmüş ve gömleğinin düğmelerini aralayarak yanına yaklaşan Jimin'in üzerinde gözlerini gezdirmişti.
"Burası sahiden iyi kokuyor."
"Hâlâ ne olduğunu çözemedim ama benim de hoşuma gitti." Yoongi derin bir nefes daha alarak konuştuktan sonra Jimin'in gelerek karşısına oturmasını göz ucuyla takip ettikten sonra bir bacağını onun bacaklarının üzerine koymuştu.
"Saraya ne zaman geri döneceğiz?" diyerek kısık bir sesle konuşan Yoongi sayesinde Jimin onun bacağında gezen elini birkaç dakikalığına olduğu yerde durdurmuş ve "Bilmiyorum" demişti. "Herkesin kendini biraz da olsa toparlaması gerekiyor, eğer yolda içimizden biri bile kötü durumda olursa bu hiç iyi olmaz."
"Daha şu görevler adına pek bir şey yapmamış olduğumuzdan eminim ama o kadar yorgun hissediyorum ki sanki bu his hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor Jimin."
Jimin bir elini hâlâ omeganın bacağından çekmeden diğer elini ona doğru uzattığında Yoongi onun uzattığı eli tutarak yerinden kalkmış ve karşısında kalan yere ilerleyerek Jimin'in yanına sıkışmıştı.
"Senin için daha ağır geldiğini biliyorum. En başından sana bu teklifi yapmam saçmalıktı aslında, üstesinden gelebilirsin sanmıştım fakat ne kadar yorgun olduğun dışarıdan bile görünüyor. Bu yüzden özür dilerim."
"Özür dinlemeni gerektirecek bir durum yok. Bu kadar da beter olacağını bilemezdik ve ben bunu sorun etmiyorum çünkü eğer biraz iyi olursam bile yine seninle gelmek istiyorum ben öyle sakince yaşayacak bir insan değilim çünkü. Hayatımın her anında her zaman bir hareketlilik oluyordu bu yüzden eğer çok sakin bir şekilde yaşarsak işte o zaman kafayı yiyebilirim." Sözleri kendisi ile beraber Jimin'i de güldürdüğünde alfa hemen sonrasında yalancı bir şekilde kaşlarını çatarak "Neden öyle diyorsun, daha benim prensim olacak ve diğer krallıkların prensleri ile çay partilerinde buluşacaksın" diye dalga geçtiğinde Yoongi'yi biraz daha güldürmüştü.
"Çok kaliteli zamanlar geçireceğimi şimdiden hissedebiliyorum, hatta belki de minik bebeğimiz de çay içme konusunda bize katılır, ne dersin?"
"Çay içmeye değil de masayı dağıtmaya katılabilir" diyen Jimin yanında oturan Yoongi'den bir baş sallama kazandığında sözlerine "Bazen düşünüyorum da bence şu bebek işi gerçekten iyi oldu. Sana pek belli etmediler o gün fakat annemlerin bunu duyunca ne kadar çok sevindiğini ben gördüm, hele ki abim çok mutlu oldu çünkü bebekleri sahiden çok seviyor" diye devam etmişti.
"Şansa bak ki benim kadar mükemmel bir insandan çocuğun var, bebeğimiz çok güzel bir şey olacak."
"Ondan hiç şüphem yok zaten Yoongi, hayatım boyunca görüp görebileceğim en sevimli bebek olacağını çok iyi biliyorum. Umarım her yönden sana benzer."
"Tüm bu zorlukları ben çekiyorum bi zahmet bana benzesin, eğer benzemezse çok sinirlenirim ona göre." Bir de kollarını çaprazlayıp omuzlarını düşündüğünde Jimin gülerek ona biraz daha yakınlaşmış ve yüzünü kendisine çekerek Yoongi'nin hafif aralık duran dudaklarını öpmüştü.
"Bu konuda endişen olmasın, en çok sana benzeyecek."
"Benzemesin de o zaman görüşürüz biz onunla."
Jimin bakışlarını suyun altında kalan Yoongi'nin karnına götürdükten sonra artık Yoongi bu durumdan çok rahatsız olmadığı için elini de oraya koymuş ve "Oradan çıkmadan önce Yoongi'ye benzemek için elinden ne geliyorsa yapmaya çalış kızım olur mu? Yoksa bu babanın çenesinden kurtulamayız" derken gülümseyerek konuşmuştu.
"Kızım mı?"
"Bilmem, bir anda öyle söyleyebildim."
"Kız olsa çok iyi olurdu bence Jimin." Düşündüğünde sahiden de bir kız çocuğunu şu anda bir erkeğe tercih ederdi sanırım çünkü yaşadığı çevre ve birçok etkenden dolayı genelde hep çevresinde erkekler olurdu bu yüzden bir kızı olursa ona güzel elbiseler giydirerek oyunlar oynamayı sahiden isterdi.
"Benim için fark etmez, sonuçta çok güzel olacağını zaten biliyorum."
Sonraki bölüm artık saraya gönderiyorum bunları biraz da sarayı karıştırsınlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GIVE IT TO ME | yoonmin
Fiksi PenggemarKraliyet ailesinin varlığından bu yana şehri ve geri kalan birçok şeyi koruyan kıdemli ordusunun başında bulunan Park Jimin, şehrin göbeğindeki genelevde çalışan Min Yoongi ile geçirdigi gecenin ardından ona asla karşı çıkamayacağı bir teklif sunar...