43- Tek çocuklu mutlu bir aile (FİNAL)

3.1K 261 164
                                    

Kolay ve zor olduğu konusu herkes açısından farklılık gösterebilirdi çünkü eğer Yoongi'ye sorarsanız karnındaki kesiği o an hissedebildiği için daha önce yaşadığı her şeyden daha acılı ve korkunç bir şey olduğunu söylerdi, Jimin'e sorarsanız beklerken kalbinin duracağını sandığını ve o yerde ikisini de kaybederse geri kalan hayatı boyunca ne yapacağını asla bilmediği için bu konudan çok korktuğunu söylerdi, kraliyet ailesine sormanıza dahi gerek yoktu çünkü onlara şöyle bir baksaydınız hepsinin oldukça heyecanlı ve endişeli olduğunu görebilirdiniz. Sarayın geri kalan bir kesimine göre bu oldukça kolay bir şeydi bu yüzden o kısım endişelenmemiş ve sadece onlar için sevinmişti fakat diğer taraftan kıskanç ve bu olayı fazla abartan kişiler de vardı ve onlar bu sırada odalarına çekilmişlerdi.

Tüm o zor zamanın sonunda sevimli bir bebek dünyaya gelmişti, kız bir bebek.

İkisinin istediği de bu şekilde olduğu için Jimin bu duruma çok sevinmişken Yoongi karnındaki ağrılar ve yorgunluğu yüzünden daha bebeğini görememişti fakat rahat bir şekilde Jimin'in yatağında uyurken kızı da tam yanı başında uyukluyordu yani omega gözlerini açtığında muhtemelen göreceği ilk kişilerden biri kızı ve eşi olacaktı.

Jimin bir süre önce odada bulunan herkesi kovduğunda tebrik ve diğer tüm hediyeleri daha sonra halledeceklerinden bahsetmişti çünkü şu anda sadece üçü beraber olsun istiyordu.

Bir süredir serçe parmağı kızının minicik elinin arasında duruyordu ve normalde serçe parmağını pek sevmiyor olsa da elini tutmaya çalışan kişinin bu görünüsü hayatında gördüğü en güzel ikinci şeydi.

Birincisi tabii ki Yoongi den başkası değildi, omega her zaman onun gözünde dünyanın en güzel ve mükemmel şeyi olarak kalacaktı fakat şimdi bir kişi daha vardı ve şu anda yanında uyuyan babası kadar güzel olduğu için Jimin ne yapacağını bilemiyordu.

Ağlamak ve uyuyan ikiliyi kollarının arasına alarak sabahlara kadar sevmek gibi bir ikilemin arasında kalmışken kendini şu anda dünyanın en şanslı insanı olarak görüyordu.

Hâlâ ikisinin böyle güzel bir kızları olduğuna inanamıyordu, her şey hayal gibi geliyordu ona ve eğer bu bir hayalse Jimin asla bitmesini istemiyordu.

Çok korkuyordu, bir şey olacak ve şu mutlu anlar bir şekilde bozulacak diye ödü patlıyordu fakat sonrasında Yoongi yüzünü buruşturarak yavaşça hareket ettiği için boşta olan elini onun saçlarına çıkarmış ve ismini seslenirken parmaklarını sakince yüzüne doğru indirmişti.

Gerçekten bir insanın bu kadar güzel olabilmesini aklı almıyordu. Bir aralar acaba sadece ben onu çok sevdiğim için mi böyle düşünüyorum diye kendini sorgulamıştı fakat hayır, Jimin onu ilk gördüğünde de oldukça güzel olduğunu düşünmüştü. Herkes Yoongi'nin her şekilde çok güzel olduğunu düşünürdü.

Bakışlarını etrafta gezdirirken Eunbin'in onlara verdiği oyuncağı gördüğünde pek istemese de parmağını kızının avucundan çekmiş ve dikkatli bir şekilde yataktan kalkarak oyuncağa ulaştığı gibi onu eline alarak kızının yanına bırakmıştı.

Bir süre boyunca daha böyle sessizce kalmalarının üzerine Yoongi yine kaşlarını çatarken bu sefer gözlerini de açmış ve yarı kapalı olan gözleri ile boş bir şekilde etrafına bakınmıştı.

"Yoongi baksana" diyerek heyecanlı bir şekilde konuşan Jimin'e doğru dönen bakışlarının ardından aralarında uzanan bebeğe doğru baktığında gülümsüyordu fakat sonrasında yüzü düz bir ifade almış ve "Neden bu kadar çirkin?" diye sorarken bakışlarını Jimin'in gözleri ile buluşturmuştu.

Alfanın yüzünde görmüş olduğu korku karşısında bir anda gülmeye başladığında Jimin'in yüzü bu arada tuhaf bir hal aldığında Yoongi karnını tutarak uzandığı yerden doğrulurken "Tanrım! Şu tipine bak sadece şaka yapıyordum, o çok güzel" dediğinde Jimin rahat bir nefes alırken kalbini tutmuştu. 

"Ne kadar korktum haberin var mı?"

"Yüzünden anlaşılıyordu zaten ama gerçekten öyle söylemiş olsaydım ne yapacaktın?"

"Yani ne yapabilirim ki, yine sen aksini düşünene kadar uğraşırdım heralde."

Yoongi gülmeye devam ederken kendisine bakan bebeğine doğru eğilmiş ve biraz daha yakınlaşarak kızının alnını öperken "Selam" demişti. "Benimle birlikte ortalığı karıştırmaya var mısın? Beraber sarayın altını üstüne getireceğiz."

Yeni doğmuş olan bir bebekten nasıl bir tepki alması gerekiyorsa aynen o şekilde sakin bir tepki alırken onun esnedikten sonra biraz da olsa gülümsediğini gördüğünde heyecanlı bir şekilde Jimin'e dönmüş ve "Gördün değil mi? Gülümsemek kabul etmek demektir yani biraz daha büyüdüğünde işleri karıştırmak için onu kullanabilirim" dediği için başını iyi yana sallayarak gülen alfadan gözlerini çekmişti. Bebeğini kucağına alırken gülümsemiş ve "Seninle çok eğleneceğiz. Söz veriyorum bir dakika bile sıkılmayacaksın" demişti.

"Bence kızımız senden daha uslu biri olacak" diyerek gülen Jimin'e dönen Yoongi kaşlarını çatmış ve "Hayır, uslu durmak hiç zevkli değil. Eğlenebilmek için yaramazık yapıp ortalığı karıştırması gerekiyor" diyerek omuzunda tekrar uykuya dalmış olan kızının sırtında parmaklarını gezdirmeye başlamıştı.

"Tabi siz ortalığı karıştırın öyle kafanıza göre, sonuçta Jimin bir şekilde sizi kurtarır öyle mi?" diye ciddi kalmaya çalışarak konuşan Jimin bile bir süre sonra gülümsediğinde Yoongi başını sallamış ve "Bence sende bizimle birlikte yaramazlık yaparsan her şeyden haberin olur ve bizi daha kolay kurtarırsın" demişti.

"Ya bir gün kurtaramazsam ne olur?"

Jimin sorusunu sorarken kollarını göğsünde bağladığı için Yoongi onun bu ciddi olmaya çalışan haline gülmüş ve "Küçücük çocuğa ceza vermeyeceklerini biliyoruz fakat bana gelecek olursak ise benim cezamı sen verebilirsin" dedikten sonra konuşmaya devam ederek, "Zindana hapsedebilir ya da istediğin her şeyi yapabilirsin sana bırakıyorum" demişti.

"Zamanı gelince hangisini istediğime kadar verebilirim."

"Zamanının gelmesini o kadar uzun süre beklemek zorunda kalacağını da hiç sanmıyorum."

Her şey böyle devam edecekti. Yoongi yine ortalığı birbirine katacak, Jimin onun ceza almasını engellemeye çalışacak, çocukları ile ilgilenecek ve kısacası öyle pek büyük bir değişim geçirmeyeceklerdi.

Yoongi kendi babası ile yaptığı her şeyi kızıyla da aynı şekilde yapmak istiyordu. Onunla oyunlar oynamak ve diğer yapacakları şeyler bir yana dursun Yoongi kızına asla kimsenin karşısında onlara yaranmaya çalışmaması gerektiğini öğretecekti.

Kendini herkesten üstün görmeyi değil de kim olursa olsun kimsenin yanında kendini küçük görmemeyi öğretecekti.

Babasının kendisine verdiği derslerin aynısını kızına verecek onu tam anlamıyla babasının istediği biri gibi yetiştirecekti.

Onun da Jimin'in de yapmak istediği çok şey vardı ve dürüst olmak gerekirse isteklerini gerçekleştirecek oldukça uzun bir zamana sahiptiler.

Bu yüzden şu anda kızlarına bakarken ikisi de gereğinden fazla mutlu hissediyordu.

Seneler öncesinde asla tahmin edemeyecekleri bir şekilde birleşmişken şimdi bir çocuğa sahip olmaları onları mutlu ediyordu.

Hayatlarındaki tüm o zorluklara rağmen birbirlerine sahip olmak güzeldi ve ikisi de bunu böyle sürdürebilmek için yemin etmişti.

Park Jimin ve Min Yoongi'nin tarihin tozlu sayfalarının arasına altın harfler ile kazınmasının hikayesi ise tam olarak bu şekildeydi.



Sizi gerçekten çok ama çok beklettim ve yine de öyle tam istediğim gibi bir final de yazamadım açıkçası bu yüzden özür dilerim.

Fakat bu kurguya ilgi duyarak bir şans verdiğiniz için de teşekkür ederim.

GIVE IT TO ME | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin