"İyiyim Chan tansiyonum felan çıkmıştır belki"
"İyi peki"
Tekrar ellerini tutarak gözlerinin içine baktım.Ve yine aynı o his
Belli ettirmemeye çalışarak sağ kolumu hareket ettirdim.Beni izleyen adımlarla sol ayağını bir adım öne attı.
Böyle böyle ilerleyerek neredeyse 1 saat boyunca çalıştık. Sadece ellerini tutmuş ve gözlerinin içine bakmıştım.
Gözleri güzeldi
Her baktığımda kendimi daha da çekiliyor hissediyordum. Her baktığımda daha da düşecekmişim gibi
Topuklu ayakkabıyı sanki bir çöpmüşçesine öylesine bir yere atıp koltuğa üzerindeki kıyafetle yaylanmaya başladı.
Yine dönüyordu pasaklı haline
Gerçi ne zaman düzgün biri olmuştu ki eski haline geri dönsün.O hep aynıydı değişen bir şey yoktu
"Jeon-ah davetiyeye ne kadar kaldı?"
"18 gün var daha"
"İyi bari daha çok varmış."
"Bugünlük burada bitirelim.Yarın oraya gelecek kişileri nasıl saygı çerçevesinden konuşursun diye biraz çalışmalıyız"
"Hanımhanımcık olmayabilirim ama elbet nasıl konuşulacağını biliyorum."
"Pekala test edelim seni o zaman"
Dış kapıya yakın duran Tae'nin neden aldığını bilmediğim ama benim evimde duran şapkayı taktım.
"Şimdi beni yabancı biri gibi hayal et."
"Peki"
Onu tanımıyormuş gibi yaparak yanına gittim.
"Davet genellikle ayakta olacak o yüzden ayağa kalk Chan"
Derin bir iç çekip ayağa kalktı. Elimi uzatarak ismimi söyledim.
"Merhabalar ben Jeon Woo"
"Bende Ji Chan"
Kesinlikle umutsuz vakaydı!
"Sanırım biraz önce bana yalan söylediniz. Gördüğüm kadarıyla siz nazik bir hanımefendisiniz"
"Sizene benim nazikliğimden"
Kendimi koltuğa atarak şapkayı yere attım.Çok işim vardı benim bu kızla!
"Öncelikle Ji Chan,annenin tanıştırmadığı kişilerle tanışma, tanışma gereksinimi duyan kişileri terslersin,ayrıca tanımadığın bir adamın elini neden tutuyorsun? Kötü niyetli biri olabilirdim. Ayrıca sana kaynak saç taktığımız zaman da insanlar ismim Ji Chan dediklerinde inanırlar mı? Senin ismin Lee Lena pasaklı"
"Pasaklı?"
"O kadar cümle içinden cidden bunu mu anladın?"
"Sen bana pasaklı diyemezsin!"
"Bal gibide derim pasaklı hanım"
Elini sıkarak benden uzaklaştı. İşte böyle adam ederlerdi
Kısa bir süre içinde pijamalarıyla tekrar koltuğa oturup televizyonu açtı.
Sanırım bana küsmüştü
"Chan?"
"Efendim Jungkook?"
Jeon-ah'da dememişti
Kırılmıştı belki de bana
Bende yanına oturarak biraz yaklaştım.
"Chan bana bakar mısın?"
Kafasını televizyondan ayırmayarak kanalları değiştiriyordu. Gözüm kanalları sinirle değiştiren eline takılı kaldı. Parmak boğumları beyazlaşmıştı
Sanırım gerçekten bana sinirlenmişti
Biraz daha yaklaşarak parmağımla çenesini kendime çevirdim.
Gözleri anında beni bulurken içimde birşeyler hissediyordum.
Gözlerimi yerdeki halıya kilitleyip biraz ondan uzaklaştım. Sonuçta 1 ayın sonunda bir daha görüşemeyecektik zararlı çıkan kesinlikle ben olurdum.
Ellerini benim yaptığım gibi çeneme koyarak onunla göz göze gelmemi sağladı. Biraz daha yaklaşınca gözlerim sonuna kadar açılmıştı
Ne yapıyordu bu kız?
Kulağımın altına neredeyse hissedilemeyecek bir öpücük kondurduktan sonra kulağıma doğru fısıldamaya başladı.
Benim ise içim kıpır kıpırdı
Söyleyeceğinden çok yaptığı hareketlerden etkileniyordum.
Kendine itiraf edeceğim bir şey olsaydı kesinlikle bu olurdu. Evet ben bu kızdan gerçekten etkileniyordum.
"Söylesene Jeon-ah"
Hafif bir öpücük daha kondururken kendimden geçmek üzereydim
"Pasaklı dediğin birisinden etkilenmek nasıl bir duygu?"
İlham perilerim kaçtı.Hiç yazasım yok ama kendimi zorlayınca ortaya kötü bir bölüm çıkıyor.
Bu bölüm içime sinmese de idare ediverin. Öpüldünüz aşkuşlarım
Bir sonraki bölümde görüşürük💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hanımefendi✔
Fiksi Penggemar*Bu kitap kesinlikle berbat bir kitaptır benim gözümde. Her türlü hata vardır. Düzelt imalarınızı görmek istemiyorum ilk kitabım ve eğer düzeltmeye kalksam cümleler başka yere gider, yorumlarınız da farklı görünür.O yüzden oku geç "Onu bir hanımefen...