'Hope'

4.3K 210 102
                                    

Duvarın köşesine sinebildiğim kadar sinmiş ve biraz ötemde duran cesetten olabildiğince uzaklaşmaya çalışmıştım ama kokudan uzaklaşmak gibi bir şansım yoktu.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum, bu odada geçirdiğim her dakika o kadar belirsizdi ki kafayı yememe az kalmıştı.

Üstelik hala ne uçak vardı ne de başka bir şey.

Omuzumdan akan kan neredeyse tüm vücudumu kaplamıştı, endişeliydim. Kendim için değil de bebeğim için. O caniler bana yemek vermeyi bırakın su bile vermemişlerdi hatta beni buraya kapattıklarından beri yanıma kimse gelmemişti.

Odayı aydınlatan mum erimişti ve bana karanlığın geleceğini hatırlatıyordu. Bir cesetle karanlık bir odada tıkılıp kalmıştım, akıl sağlığım beni zorluyordu.

Sonunda ayak sesleri sessizliği bıçak gibi kestiğinde bitkin bedenimi yaslandığımda duvardan kaldırmaya çalıştım. Kapının kilidi açıldı ve içeriden süzen ışık odayı biraz aydınlattı. İçeri Jamie'nin girmesini beklerken genç yaşlarda bir çocuk girdi.

"Kimsin sen? Ne zaman bu lanet yerden çıkacağım?"

Parmağını dudaklarına götürüp susmamı işaret etti ve etrafa bakındıktan sonra kapıyı kapatıp yanımda diz çöktü. "Sessiz olmalısın, sana yardım edeceğim."

Yutkunmaya çalıştım ama boğazım öyle kuruydu ki bu canımı acıtmıştı. "Seni Zayn mi gönderdi?"

Kafasını olumsuz anlamda sallayıp elindeki su şişeni dudaklarıma götürüp bana su içirdi. İçim öyle yanıyordu ki suyu hemen bitirmiştim. Bir süre gözlerini omuzumda gezdirdikten sonra derin bir nefes aldı. "Özür dilerim."

Kafamı geri yaslayıp alabildiğince derin bir nefes aldım. "Sen bir şey yapmadın."

Karanlıkta parlayan mavi gözlerinde öyle bir hüzün vardı ki, en azından aralarında insan olan birini görmek içimi rahatlatmıştı.

"Şimdi o kurşunu çıkarmam gerek, lütfen ses çıkarma yoksa ikimiz de ölürüz."

Kafamı zorlukla olumlu anlamda salladığımda sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. "Gözlerini kapat bunu görmek istemezsin."

Dediği gibi yapıp gözlerimi sıkıca kapattım ve derin nefesler almaya başladım. Bir süre sonra dayanamayacağım kadar fazla bir acıyla birlikte bedenim kasılırken parmaklarını omuzumun içinde hissetmeye başlamıştım.

Dudaklarımı sıkıp çığlık atmamaya çalışırken nefesim kesiliyordu ve göz yaşları ardı ardına yanağımdan süzülüyordu. "Bitti."

Sesini duyar duymaz gözlerimi açtım, vücudum hala deli gibi titriyordu. Üzerimdeki beyaz atletin bir kısmını kolayca yırttı ve omzuma dolayıp yaranın kapanmasını sağladı. "Neden bana yardım ediyorsun?"

Çocuk cevap vermeyince sağlam olan elimle yakasını tutup onu kendime çektim. "Çıkarın ne?"

"Sadece, seni böyle bırakamazdım." diye yanıtladı beni, gülümsedim. "Teşekkürler."

Mahçupça gülümseyip ayağa kalktığında gitmek üzere olduğunu anlayıp onu durdurdum. "Uçak ne zaman gelecek?"

Şimdi üzgün gözlerinde daha da üzüldüğünü belli eden bir ifade vardı. "Uçak gelmeyecek, planlar değişti."

"Ne olacak?" diye sordum.

"Bilmiyorum."

Vücudumu kaplayan korkuyu umursamadan gülümsemeye çalıştım. "Zayn beni bulacak."

Çocuk bir kez daha bana baktıktan sonra dikkatli bir şekilde odadan çıktı ve beni bu pislik yuvasında yalnız bıraktı.

Eğer uçak gelmeyecekse bu beni götüremeyecekleri anlamına geliyordu ve Zayn'in beni bulma olasılığı daha da yükseltiliyordu.

I'm Having your baby / ZAYLENA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin