Bölüm 1
Julia dişlerini fırçalarken kapısı tıklatıldı. Sertçe.
''July, July, July. Ne zaman hazır olacaksın?! Geç kalacağız!''
Sabine sabırsız bir arkadaştı. Aynı zamanda ısrarcı. Köpürmüş macunu lavaboya tükürüp suyu açtığı sırada cevap verdi. ''Beş dakika daha!''
''Brandon bu kıza nasıl katlanıyor?''
Kapalı kapının ardından diğer arkadaşı Rose'a kendini çekiştirildiğini duyan genç kadın bağırdı. ''Şansını zorlama, Sabine!''
Arkadaşının kıkırtısını duyduğu sıra ağzını havluyla kurutuyordu. İşlem tamam, diye düşündü. Hazırdı. Aynadaki aksine baktı. Koyu kumral saçları omuzlarından aşağıya dalgalar halinde süzülüyor, beyaz tenine zıtlık katıyordu. Yeşil gözlerini ortaya çıkarmak için fırfır askılı haki renk, dizlerinin altında biten düğmeli bir elbise tercih etmişti. Makyaj yapmayı sevmezdi, bu yüzden rimel sürmekle yetindi.
Arkadaşı Rose'un aksine Julia'nın ergenlik döneminde sivilce problemi olmamıştı. Sanırım genetikti, ancak bunu hiçbir zaman öğrenemeyecekti. Çünkü Julia bir yetimdi.
On sekizinden sonra üniversiteyi kazanıp Liverpool'dan Chichester denilen ufak, öğrenci şehrine taşınmış ve tek başına ayakta durmaya çalışmıştı. İngiliz edebiyatı bölümünü okurken aldığı burs ve yarı zamanlı çalışmayla sürdürdüğü yoğun yaşamının ortasına bir nefes gibi düşmüşlerdi Sabine ve Rose.
Ardından Rose sayesinde tanıştığı Brandon ile güzel birliktelikle ödüllendirilmişti. Hayat, ona verdiği zorlukları arkadaşları ve sevgilisi sayesinde hafifletmişti.
Omzuna siyah küçük çantasını astıktan sonra kızların çoktan arabaya bindiklerini gördü. Ancak bir sorun vardı.
''Şöfor yanı benim, Sabine.''
''Asla olmaz! Bu geziyi en çok ben istiyorum. Bu koltuk benim hakkım.''
Kollarını göğsünde kavuşturan arkadaşına üzülmüş numarası yaparak eline telefonunu verdi. ''O zaman navigasyonla bizi sen yönlendireceksin.''
Sabine'in yön duygusu çok zayıftı. Bu yüzden hiç tereddüt etmeden pes etti. ''Tamam, tamam. Ön koltuk senin!'' ardından işaret parmağını arkadaşının üzerine bir silah gibi doğrulttu. ''Dönüşte sen arkaya geçersin, haberin olsun!''
Julia tehdit karşısında sırıttı. ''Anlaştık.''
Bu süre zarfında sessiz kalmayı tercih eden Rose, motoru çalıştırdıktan sonra neşeyle ''Hayatımızın macerasını yaşamaya hazır mıyız?!'' Diye sordu.
Julia ve Sabine hep bir ağızdan cıvıldadı. ''Hazırız!''
Yol boyunca radyodan dinledikleri Rock'n Roll müzikleriyle eski üniversite yaşamlarına geri döndüklerini hissetti Julia. Onlar ailesiydi ve mezun olduktan sonra her sene bu ritüeli yapmaları genç kadına bir nevi enerji veriyordu.
Rose'un histerik halleri, Sabine'in macera tutkusu ile birleşince, her yıl ayrı bir anı ve serüven içinde bulyorlardı kendilerini.
Telefondan eski pagan inancına göre ibadethane olarak kullanılan bir tapınağa gidiyorlardı. Gizlice. Çünkü tapınak şuan ziyarete kapalıydı ve restore halindeydi.
Ancak Sabine'in bir arkadaşı geçen hafta buradaydı ve içeride hiçbir tehlikenin olmadığını, tamamen güvende olacakları temennisini vermişti.
Julia derin bir nefes verdi. Yağmur damlaları yavaşça arabanın ön camını ıslatırken Rose'a yolu tarif etti. Çok yaklaşmışlardı.
''Brandon'la ne zaman evleneceksiniz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korsan ile Deniz Kızı -TAMAMLANDI-
Ficción GeneralZAMAN SERİSİ 1. KİTAP ~ Julia Gordon, üniversiteden arkadaşları Sabine Wealer ve Rose Everdeen ile Dublin'i ziyaret ederler. Eski pagan inancına ait bazı kalıntıların Dublin'den sadece birkaç kilometre uzakta olduğunu ve görmek için can attığını sö...