FIND ME -15-

980 101 55
                                    




Bazı problemlerden ötürü bölüm yazamamıştım. Bugün biraz daha iyi hissettiğim için bölümü yayınlamak istedim. Umarım beğenirsiniz. Ayrıca değinmek istediğim bir konu var.  Bölümlerin okunma sayısı yüksek fakat vote sayıları çok düşük. Bu durum beni gerçekten üzüyor. Bir yıldıza basmak size bir şey kaybettirmez. Sizi seviyorum. Desteklerinizi gösterirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler...

Keyifli Okumalar!

-BADDIV





Medya: Rüyanızda görmeniz dileğiyle :)



ÖNCEKİ BÖLÜMDE;

Sanırım Eun Hyuk ilk defa bir işe yaramıştı. Notu iki elimin arasına alıp tam ortadan ikiye ayıracaktım ki bir anlık duraksadım. Evet benim için okunmadan çöpe atılacak bir kağıt parçasıydı ama bu lanet ettiğim notu bulan kişi Jackson'dı. Gülümseyerek zarfın içinde ki kağıt parçasını çıkardım.

Ne yazdığı umrumda olmadığı için zarfı hızlıca cebime atıp Eun Hyuk'un yazdığı not kağıdını ortadan ikiye ayırdım.

İşte şimdi oldu.

Çöpe gitmesi gereken tek şey buydu.

Parçalara ayrılan kağıt parçasını büyük bir zevkle çöp kutusuna atıp stüdyoya doğru yürümeye başladım.

Yarını en güzel gün olarak ilan edebilirim sanırım.





Sabahın erken saatinde kalkıp şişmiş gözlerimi indirmekle uğraşmıştım. Yapmış olduğum kahve tonundaki mükemmel buğulu göz makyajım için saatlerimi vermiştim. Dikiz aynasındaki yansımama tekrardan bakıp gülümsedim.

Tabii bir de mükemmel kıyafet kombinim vardı. Üstüme lila renginde, ince askılı bir bluz giymiştim. Bluz çok az göbeğimi gösteriyordu fakat giydiğim yüksel bel ve oldukça bol olan deri pantolonum sayesinde tarz bir görünüm elde etmiştim.

Arabayı hızlı bir şekilde boş bulduğum yere park ettikten sonra kontağı kapatıp bakışlarımı tekrardan dikiz aynasına kaydırdım. Sağ koltuktaki çantamı elime alıp arabanın kapısını açtım. Topuklarım zemine değdiği an otoparkın içinde taban sesleri yankılandı. En nefret ettiğim sesin bu olduğu söyleyebilirim.

Şirketin kapısından girip asansörün bulunduğu tarafa yöneldim. Bugün fazlasıyla heyecanlı ve sabırsızdım. Jackson'dan haber bekleyip saatlerce krizler geçireceğimi biliyordum. Asansör tuşuna basıp çelik kapının açılmasını bekledim. Yan ve hemen arka tarafımda birkaç kişi de benim gibi bekliyordu. Yansımalarını buğulu gri kapılardan görebiliyordum. Kapıların açılmasıyla hızlıca kendimi kabine atıp en arkaya geçtim.

Göz açıp kapayıncaya kadar biten asansör yolculuğumun ardından topuklu ayakkabılarımın çıkardığı ses eşliğinde  stüdyonun bulunduğu koridorda yürümeye başladım. Büyük ihtimalle Do Hyung beni gördüğü an şok geçirecekti.

Stüdyo kapısının önüne geldiğimde yan tarafta bulunan camlı bölümden içeriye kaçamak bir bakış attım. Do Hyung başını sallayarak monitöre bakıyor bir taraftan da elinde ki kalemle kağıda not alıyordu. Kapının kolunu kavrayıp yavaşça araladım.

"Demek bensiz başladın!" Sesimi işittiği an ani bir hareketle bana doğru döndü.

"Whoa, bu ne güzellik Min Ji-shi?" Hayranlıkla beni süzerken gülümseyerek kapıyı kapatıp elimde ki çantayı askılığa astım.

FIND ME |Jackson|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin