Onlara Kosmak İcin Ayaklarım

159 14 3
                                    

                                2. Bölüm

"jin kardeşinin kemerini açmasına izin verme sakın oğlum..."
"tamam anne merak etme gözüm üstünde"
Yaklaşık yarım saat önce kahvaltı yapmak için evden ayrılmıştık... Babamın yoğun iş temposu yüzünden ailecek vakit geçiremiyorduk... Neyse ki annem babamın işine büyük bir saygı duyuyor onu destekliyor bu durumu asla sorun etmiyordu... Kardeşimin hastalandigi geceler annemin tek başına sabahlamasi içimi burksa da babamı da anlıyor yaptığı işe Sonsuz saygımdan ötürü ses etmiyordum annem gibi... Kardeşim işaret parmağımi eline almış öne doğru eğilip ısırmaya çalışıyordu o sıra bu hali beni çileden çıkarıyordu bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı... Babam ve annem derin bir sohbetin içine girmişti... Oyle ki babam kahkahalarla biseyler anlatıyordu... Annem de koltukta hafifçe yana dönmüş ona sevgi dolu bakıp arada onaylar biçimde kafasini sallıyordu... Arada kahkaha atarken elini babamın omzuna götürüp şefkatle okşuyordu babam halinden gayet memnun bir şekilde ayna dan bana bakıp
"aslan oğlum da babası gibi asker olacak... Ülkesini iyi yerlere getirmek için çalışacak... Oyle degil mı oğlum"
"hayır baba ben ressam olmak istiyorum çok iyi çizimlerim var biliyor musun senin resmini bile çizdim "
diyemedim çünkü babamin bu konuda büyük bir takıntısı vardı babası da asker olan babam kesinlikle bunun devamını istiyordu annemle anlasamadiklari nadir konulardan biriydi annem asla bunu onaylamiyordu... Babam ise bundan Daha şerefli bir işin olamayacağıni bunun benim sülaleme borçlu olduğumu söyleyip annemi sustururdu.. Bazen haftalarca gelmezdi eve geldiği an ise ilk işi beni karşısına alıp maceralarını anlatmakti... Bir nevi sevdirmeye çalışıyordu çünkü görüyordu odamda asılı olan resimleri... Çeşit çeşit boyaları tuvalleri... Hissetmiş olsa gerek beni kırmadan incitmeden bu yoldan alikoymaya çalışıyordu beni... Ben ise her hikayeden sonra gider anlattıklarını kafamda kaldığı kadarını kağıda resmederdm... Annemle paylasirdim annem yeteneğime hayran kalirdi... Ama bu kadar hayran kalırdi ve konu orda kapanirdi... Bu bile içimi burkardi... Düşüncelere dalmisken birden kardeşim elindeki oyuncağı arabanin içine düşürdü... Eğilip almak istedim... Egildigim sırada tekerleklerin sert  fren sesi kulaklarımı doldurdu... Aniden öne doğru savruldm... Annemin sesi Kulaklarımda
" aman tanrım çıldırmış olmalı üstümüze geliyor dikkat et..."
Sonrasi yok... Karanlik ve gözümü açtığımda makina sesleri geliyordu... Ağzımın üstünde birsey hissettim elimi götürmeye çalıştım ve canım acidigindan geri koydum elimi boynumun etrafına bısey sarilmis sağa sola dönemiyor beyaz tavani görüyordm.. Tekrar deniyorum ellerimi kaldırdım maskeyi çıkardım boynumdaki her neyse onu da çıkardım
ve nerde olduğuma bakmaya başladım... Burası bir hastane odasiydi... Karşıda elindeki dosyayı inceleyen bayan hemşire bunu doğrular nitelikteydi... Hemşire ye seslenmeye çalıştım
"afedersn.... " kendi sesimi ben bile duymamıştım... Tekrar deneyeceğim sırada kadın kafasını kaldırmış beni görmüştü... Yanıma koştu o an...
"merhaba küçük adam... Ben hemşire hyuna... Sakın korkma bir hastanedesin kaza geçirdin ama şuan iyisin"
O an söyledikleri aklıma kaza anını getirdi kesik kesik... Babamın mesleğim ile ilgili konuşmasi annemin ondan önce kardeşime dikkat et demesi hersey tam takır doldu beynime ama sonrası yok... Kadına bakıp fısıltı şeklindeki sesimle
"ailem... Kardeşim... Onlar nerde..."
Dedim... Kadın beni duymamış gibi boğazını temizleyip
"ben doktoruna haber verip geliyorum... Biliyor musun babaannen de burda" deyip çıkmıştı... Kısa bir süre sonra doktor gelmiş ardından babaannem ağlamaklı içeri dalmisti doktor birkaç soru sordu bana elleri ile bir yerlermi kontrol amaçlı muayene ediyordu bu süreç boyunca sadece babaanneme baktım ben... Ne kadar da yorgun görünüyordu o güçlü kadın gitmiş yerine başka bambaşka biri gelmiş gibi... Eli ağzında öylece Bana bakıyordu... Hafifçe gülümsedim bunu görür görmez gözyaşları akmisti... Ellerini kollarına sarip kafasını hafifçe yana eğdi ve gülümsedi öyle buruk öyle korkunç öyle hüzünlü bir gülüştu ki bu... Felaket habercisi olduğunu sonradan anlamış olsam bile o an içime endişe tohumları serpmisti bile.. Doktor muayene ettikten Sonra babaanneme dönüp
"gozumuz aydın uyandı... Yemek yedirir su icirirsiniz... Aşırıya kaçmayın... şimdilik bişeyi yok gibi... Bir kaç test isteticem... Sonra bısey çıkmazsa kısa sürede taburcu olabilirsiniz merak etmeyin teyzecim" dedi ve hemşire ile birlikte çıktılar... Babaannem yavaşça yanıma geldi... Eli saçlarımı okşadı usulca... Ne çok özlemişim meğer O an anladim... Alnımı öptü derince nefes alarak...
"güçlü ol tamam mı... Babanın oğlusun sen... Güçlü ol güzel torunum"
O an boğazıma bir yumru oturdu... Kafami hafifçe kldrip ne olduğunu sorarcasina yüzüne baktım.. Sanırım söyleyecek çok şeyi vardı.. Ama kötü bir şey duymak istemeyen ben onu susadım bahanesi ile kafeteryaya yollamıştım... Düşüncelerime dahi engel oluyor en ufak bir sahneyi bile kafamda canlandirmamak için savaşıyordm... Sonraki güne kadar bu böyle devam etti... Ne ben sordum ne o konuştu... Tetkiklerim yapılmış sonuçlarım temiz çıkmıştı... Yaklaşık 1 haftadır yoğun bakımda kaldığımı da öğrenmiş bulundum bu süreçte... Ertesi sabah hafifçe dogruldum yatakta karnımın sağ tarafında bir sancı vardı kazadan kalmış olmalı... ~yan taraftaki koltukta oturan babaannem çıkardığım  sese uyanmış biseye ihtiyacım olup olmadığıni sormuştu... Ona uzunca baktım ellerim yatağın yanlarında kumaşı sıktı... Kafami kaldırdım gözlerinin içine baktım...
"annem. Babam. Kardeşim. Onlar nerde... Babam beni görmeye gelmedi annem de öyle... Babaanne söyle nerde onlar..." derken sesimin titremesine engel olamamıştım...
"özür dilerim ben... Nasıl söyleyebilirim ki... AAamaa kardeşin iyi şuan hemşireler ona iyi bakıyor..."
"peki ya babam. annem... Onlar?"
Gozlerm dolu dolu taştı taşacak inatla iyi biseyler duymak istiyordm... Ellerim kumaşı sıkmaktan karıncalandi...babaannem ellerini yüzümün iki tarafına koydu tam bısey söylemek üzere iken "sssusadım.. " dedim... Gözyaşlarım akmaya başlamıştı...
Yine bısey söyleyecek gibi olduğunda
"söyleme" dedim ağlamaya başladı...
"nolur söyleme babaanne... Lütfen sus.. Su getir bana... Ertesi Gune kadar konuşmayalım... Onlar iyi olana kadar bana bısey söyleme..."
"özür dilerim oğlum ben çok üzgünüm... Onlar sizin kadar şanslı olamadı... Öldüler oğlum..."
ellerini öyle sert itmistim ki... Dengesini kaybedip koltuğa düştü sertçe..
"hayır... Hayır... Sus... Konuşma sana söyleme dedim... Neden yalan söylüyorsun... Anneler ölmez babalar ölmez onlar ben yaşadıkça yanımda duracaklardi ben daha babama ressam olmak istediğimi söylemedim..."
İçimde öyle büyük öyle tarifsiz bir ağırlık oluştu ki ne yapacağımı bilmediğimden yataktan inmiş ellerimi başıma koymuş odanın içinde turlar olmuştum...
" yalan söylüyorsun değil mi... Onlar yaşıyor... Ben annemin sesini duymazsam sağır olurum... Babama kosmazsam sakat kalırım... Ben ne için varım... Onları duymak görmek hissetmek için... Bak bana onlara koşmak için bacaklarım..." odanin ortasında arkam ona dönük kendimle mi onunla mi başkasıyla mi konustugumu anlamadan döndüm arkamı...
" nolur uyanayım... Babamin beni uyandırdığı kahvaltıya gidiyoruz dediği sabaha uyanayım babaanne bu sadece bir kabus olsun nolur... "  dizlerimin üstüne çöktüm... Haykırdım kafamı kaldırıp babaannem arkadan sarıldı yığılan vücuduma... Elini alnıma atıp beni sakinleştirmek için birkaç ssey söylüyordu onu duymuyordm elimi kalbime götürdüm... Sıktım var gücümle sanki kalbimin üstüne bısey koymuşlar gibi ağır geliyordu kalbim acıyordu... Yaşım 15 ve ben ailem olmadan nasıl devam edecektim... Babaannem alnimdaki eliyle saçlarımı okşarken bir yandan da kalbime götürdügum elimin üstüne elini koydu... Saatlerce o konumda ağladık ikimizde... Kucağında uyuya kaldım... Sonraki bir hafta nasıl geçti ne oldu bilmiyorum kardeşimin yanına gidemedim bir süre onu sevmek gelmiyordu içimden... Herseyden soğudum bunalımlar atlattım eğitimim gecikti... Bu süreçte elimi asla boyaya sürmedim... Asla resim çizmedim... Babamın istediği gibi bir evlat olmak istiyorsam çok çalışmam gerekirdi... Onun mesleği resim yaparak kazanılacak bir meslek değildi... Babaannemin yardımı ile okula başladığım dönem az da olsa sorunsuz geçti... İnsanlardan uzaklaştım... Babaannem beni yakınlaştırdi... Kardeşimden koptum babaannem beni bağladi... Yemek yiyemez oldum babaannem her yemeği sevdirdi... Ama başaramadığı tek şey oldu... Çizmem için elinden geleni yaptı ama bunu başaramadı... Bunu ben babama yapamazdm onun bana emanetiydi bu meslek.. İyi bakacak onurlu bir asker olacaktım... Babaannemin başaramadığı tek konu buydu... Ahhh şu kadın...Ona sahip olmak büyük bi şansti benim için...  Bunun için gecelerce tanrıya sonsuz teşekkür edişimi hatırlarım..
..................................................   ........................
Yaşım 28... Tamı tamına 13 yildr annem babam ve kardeşim  yok... Onlarsız devam ediyorum hayatıma... Nefes nefese uyandığım bir gece yarısı daha... Yine kabus görmüş birden firlamistim uzandığım yerden... O gün ki kazayı tekrar tekrar yaşamak tanrının hayatta kaldığım için bana verdiği bir lanetti sanrm... Ellerimi terden ıslanan saçlarıma götürdüm... Derin bir nefes alıp telefonuma uzandım... İki seferlik uzun çalıstan  sonra telefon açılmış ve ben konuya girmeden
"iyiyim ... Özledim seni gelip gör bir ara.  güzel çocuğum .. Yada istersen ben geleyim ..."
Bir süre sessiz kaldım ve
"seni cok özledim... Gelmeye çalışırım... Kendine  iyi bak... Görüşürüz..." dedim ve telefonu kapattım... İsim elimden alındıktan sonra uzun bir süre babaanneme gerçeği söylemedim... Onlar için askerlik kutsal onurlu bir meslekti. Gerek dedem gerek babam büyük işler yapmış adlarından söz ettrmisti.. Kalkıp kovulduğumu nasıl söylerdim  bu çok onur kırıcı olurdu... Ama Beş kurussuz ortada kalınca söylemek zorunda kalmıştım... Oda bunu dünyanın en normal olayiymis gibi karşılamış ve bana para yollamışti... Ancak utancımdan sık sık gidemem ona... Arada sırada görmek için gider dönerdm..  Çalıştığım paranın çoğunu ona yollardım... Yine de içim rahat değil... Alnımi sertçe sildm... Yatağa geri uzandım ve kısa süreli düşünce gezisinden sonra uyumaya basladim... Yarın çok işim vardı... Ne demişti o bunak... Yorgun görünüyorum İyice dinlenmeliyim...
........................            ................... ....................
O kazadan kısa bir süre sonra çok büyük bir şok daha yaşamıştım... Kardeşim o kazadan sonra asla toparlanamadı sürekli hastalanırdi... Bir sabah babaannemle hastaneye giderken keşke annemin yanına gitse o ona iyi bakardı  diye dua etmiştim... Duam kabul olmuştu... Yalnız kalmış olsam bile... Annemin babamın yanına gidebildiği için mutlu olmuştum içten içe... Babaannem iyice korkmaya başlamıştı bu durumda bir kaç saat ağlamami sonra da hayatıma devam etmemi garipsemis beni tedavi amaçlı bir doktora götürmüştü... Bir süre tedavi gördüm...  İlaçları asla almıyordm üzülmesin diye yemiş gibi yapardım... Çünkü ben iyiydim... Onların gidip de benim kalmamın bir sebebi olmalıydı diye gecelerce düşünmüş kendimce bir karara varmıştm... Babamın isteğini yerine getirmediğim sürece onların yanına gidemeyecektim çocuk aklımla bu düşünceye öylesine odaklandım ki... Asker oldum hem de çok büyük bir asker... İnsanların yerlerini almamdan korkutacak kadar iyi bir asker oldum... Sonunda da beni harcadıkları bir asker oldum... Ben kim seok jin babamın yanına gitmek için gece gündüz çalışıp onur bildiğim görevimden kovulmuş lanet dünyaya sıkışmış kalmıştım.. Babaannem olmasa çoktan bir yolunu bulup gitmiştim ama yapamazdım o üzülürdü biliyordum... Üzülmesi gereken son kişi bile değil... Bunu yapmaya hakkım yoktu...
............................................................................

In La KeshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin