Tıpkı Benim Gibi

105 8 5
                                    

                          Bölüm 5

Buzu alan genç  karşısındaki  adama baktı bir süre  boş boş... Acilen oralı değilmiş gibi davranması  gerekiyordu... Çünkü bu durum biraz fazla gariplesmeye başlamıştı.. Aldığı buzu duvara bodoslama çarpmış olduğu tarafa hafifçe dokundurdu...  Ufak sızlamış ve yavaşça  uzaklaştırmıstı... O sırada odada onun  dışındaki iki kişi pür dikkat onu seyrediyordu oda bunun  farkındaydi...
"benim de bir giderim varmış sanırım... Kafamı çarpmamı dert edip buz getirdiğine göre .." dediği an Karşısindaki çocuk bu cevaptan pek memnun kalmamış olacak ki
"hadi ordan "
Bakışlarıyla jin e bakti bir süre... Jin buna cevaben  hafifçe yana eğdi kafasını  dudağınin kenari hafifçe yukarı kalkti... kaşlarını yukarı "yalan mı" der gibi kaldırdı... O sırada odada bulunan ve bu gergin havayı dağıtmak isteyen bir diger adam boğazını temizlemiş ve  Sahte bir kahkaha atmıştı...
"ahaha"
Ardından da kendi oğlunu gösterip
"jin bu karşında oturan genç oğlum kim taehyung
..ve oğlum bu karşında oturan beyefendi de  yeni koruman kim seok jin.."
Koca bir sessizlik oluştu birden... Zavallı adam lafını bitirmesine rağmen bir karşılık alamayınca tekrar boğazını temizlenmiş ve oğluna doğru
"Bundan sonra seninle o ilgilenecek ve en ufak bir şikayet şımarıklık  istemiyorum taediyince jin in ufak kikirtisi duyuldu... Birden bir sessizlik ortamı olusmustu . Taenin sinirli solumasi dışında bir ses yoktu... Tae nın kolları göğsünde birleşmiş sinirle bir babasına bir de jin e bakıyordu... Jin hemen elini ağzına götürüp ufak bir öksürdü ve sonra oturduğu yerden diklesip...
"" merhaba memnun oldum taetae... Elimden geleni yapıp seni bu zalim dünyadan  koruyacağım.. Lütfen iyi anlaşalım" deyip sırıttı manali bir şekilde... Tae kollarını çözüp babasına bakmış hayret eder gibi kaslarini kaldırıp jin ı göstererek
"onu istemiyorum... Onu kesinlikle istemiyorum... Patronu ile nasıl konuşacağını dahi bilmiyor.... İstemiyorum..."
"onu dediğin kişi senin evcil hayvanın değil doğru konuş..."
"o benim çalışanım bana hizmet edecek ve benmle laubali konuşamaz anlad" lafını jin in esnemesi  kesmişti... Şok olmuş bir şekilde kafasını hafifçe jin e çevirdi... O sırada babası
"dinlenemedin sanırım akşam... Çok sıcaktı bende pek uyuyamadım evlat..." demişti jine ilgili bir tonlamayla .tae yı o an tamamen kulak ardı etmişti... Umrunda değil gibi davranıyordu yada gerçekten umrunda değildi babasının tavırlarından tam olarak anlayamamısti bısey .. Tae biran bunun bir kamera sakasi olabileceğini düşündü... Ağzı hala acıktı... Jin tae ye ufak bir bakış atmışti o kısacık bakışma sırasında  yüzüne  şeytanı bir gülümseme yerleştirmişti.. Benimle uğraşma velet ben belanın ta kendisiyim der gibiydi bakış... Tae nın Babasına çevirdi kafasını
"evet gerçekten uyuyamadım... Yorgunum biraz ama bu akşam iyice dinlenir toparlanırm... İlginiz için teşekkür ederim" demişti... Eğer bu şımarık bebe onu zorlayacagini dusunduyse şayet yanılmışti
.. Çünkü jin onu adam etmeye şu dakikada karar vermişti... Hiç sevmezdi zengin züppeleri onlardan ototamirhanesinde çok çekmişti... Sanırım hepsinin acısını karşısında oturan şok olmuş bir şekilde bir babasına bir de kendisine bakan gençten çıkaracaktı... "Umarım" dedi içinden
"umarım canımı sıkmazsn yoksa canını çok fena yakarım velet" demişti... Tae toparlanmis  ve tam birsey diyecekken babasınin telefonu çalmıştı  tae pes eder gibi geriye yaslanmis telefonla konuşmak için   dışarı  çıkan babasını beklemeye başlamıştı... Elleri yine göğsünde bağlı bir süre masanın üstündeki buz torbasına baktı... Sanırım babasının işi uzun sürecekti...
"taehyung..." dedi tislar bir şekilde... Jin anlamaz bir şekilde tae ye bakmaya devam etti... Tae Bakışlarını buz torbasından çekti yavaşça ... Jinin gözlerinin içine öyle keskin öyle sinirli bakmıştı ki bir süre jin ne yapacağını bilemedi...
"adım taehyung bana taetae deme bir daha..."
Jin emrivaki konuşması karşısında biraz sinirlenmiş derin bir nefes almıştı... Gözlerini hafifçe şaşırmış gibi açmış ve bir elini ağzına götürmüştü
"aman tanrım ..." demişti.. Tae yine anlamaz bir şekilde baktı çocuğa... Jin öyle ciddi bir şaşırma yerleştirmişti ki yüzüne tae gerçekten merak etmişti devamında ne geleceğini... Sonra etrafına bakinmaya başladı... Birsey arar gibi bir hali vardı ceplerine bakıyordu ceketinin ve pantolonunun... Yetmedi oturduğu yerden kalktı... Oralara baktı... Tae kollarını indirmiş  hafifçe öne eğilmiş merakla jin e bakıyordu...
"ne arıyorsun"
"bısey kaybettim"  dedi jin... Elini çenesine koymuş düşünür gibi yapmıştı...
"ne kayb" lafını tamamlayamadı... Çünkü jin hemen cevap vermişti
"fikrini sorup sormadığımı arıyorum..." taehyung neye uğradığını şaşırmış sinirlenmeye başlamıştı...
"sen ne saç..."
"hah buldum sanırım onu umrumda olmayan şeylerin arasına atmıştım... Bi saniye.." dedikten sonra oturmuş ve ceketinin ic cebine  elini koymuştu... Elini çıkardı ve taehyung şok olmuş bir şekilde önce jin in ona doğru tuttuğu orta parmağa ardından da jin e bakmıştı... Jin sinsice gülümseyip göz kırpmıstı... Tae nın gözü seyirdi birden.. Jin tae nın gözlerinden ateş püskürttügüne yemin edebilirdi ama kanitlayamazdi. Sessizce yutkundu tam parmağını indireceği sırada acıyla bağırdı... Tae onun orta parmağını iki dişi arasına almis var gücüyle sıkıyordu... Jin yüksek bir çığlık attı
"aaaahhhhhh seni gidi velet bırak parmağımı"
Bir yandan söyleniyor bir yandan tae nın kafasını uzaklaştırmaya çalışıyordu... Tae inatla bırakmıyordu..Jin var gücüyle tae nın kafasını itti tae de kafasini  ileri itiyordu . Tam o sırada kapı açıldı kapinin açılmasi ile tae nın babası içeri girmişti dikkati dağılan jin elini çekmişti tae nın kafasından derken tae nın kafası jin in kucağına düşmüştü yüz üstü... Tae nın babası şok olmuş bir şekilde önce vücudunun yarısı önündeki ufak masaya uzanan ve kafası karşı tarafta oturan jin in kucağına düşmüş oğluna ardından da yüzü acıyla kasılan kızaran  jine baktı... Ellerini ağzına kapatıp
"siktir burda ne oluyor böyle. Bu ne ne demk noluyor lan burda benim oğlumun kafasının senin kucağında ne işi var. Senin suratın neden boyle lanet olsun" dedi şok olmuş bir şekilde... Jin bezmiş bir şekilde elini taenin kafasına atmıştı ve çocuğu kaldırmıştı... Taenin vücudunun yarısı hala masaya dayaliydi jin e aşağıdan hirlar gibi bakıyordu... Jin tae ye bakıp kocaman aldığı nefesi vermişti bir çırpıda... Tae hala parmağını ısırıyordu ama önceki kadar sıkmıyordu neyse ki... Jin taenin ağzındaki  parmağını adama gösterip hafifçe salladı elini tae nın de kafası sallanmisti böylelikle...
"aşıları tam mj bunun bey baba kuduz olmam dimi... Oğlunuz beni ısırıyor da..." 
dediği an tae ağzındaki parmağı daha fazla sıkmaya başlamıştı... Jin önce bir kahkaha atmış ardından acı içinde
"seni gidi yaramaz şımarık ucube bırak parmağımı koparacaksin..." babası koşup taenin vücudunu çekmeye başlamıştı...
"tae bırak... Tae parmağı kopacak lütfen oğlum bırak"
"laftan anlamaz bu kuduz... Bırak ulan beni esssoooggglllu esssekkk" diye haykirmisti resmen..  Tae nın babası tae yı çekmeyi bırakmis sinirle dolu şaşırmış bir ifade ile jin e bakmıştı... Jin her hakaret edisinde tae nın daha da sıktığını anlamış ve
"tamam tamam ozur dilerim... Lütfen bırak artık canım çok yanıyor" dediği an tae yerinden kalkmış üstünü düzeltip imalı imalı bakmıştı jin e... Jin ise
"acsan git yemek ye... Benim parmağından ne istedin... Senin sorunun ne... Psikopat velet..." diyen jine doğru tam atlamak üzereyken babası onu belinden yakalamış öbür tarafına almıştı... Birbirini öldürecek gibi bakan İki gencin arasında çok da sağlamda durmuyordu... Hemen bir çözüm yolu bulmaliydi... Tae ye bakıp sorun ne der gibi bir nefes vermişti... Tae jine ufak bir ders vermek istemişti o an...
"baba..." demişti ağlamaklı
"bu psikopat diyene de bak hele... Bana neler dedi bi bilsen"  dedi. öyle gerçekçi bir ses tonuyla konuşmuştu Ki jin bile ona odaklandı o an...
"adamn parmağıni ağzına sokup koparacak kadar ne yapmış olabilir sana tae umarım geçerli bir sebebin vardır..."
"bana işkence edeceğini sonra beni öldüreceğini sonra cesedimi köpeklere yedirecegini ve sonra da o köpekleri diri diri yakacağını söyledi... İnanabiliyor musun"
Babası şok olmuş bir biçimde jin e baktı... Tae babasının atan rengini farketmis ve hemen kolunu tutup
"iyi misin baba" demişti korkarak jin bir yandan parmağını seviyor bir yandan da tae ye doğru
"söylediğin herseye inandı... Onu korkutup öldürmek mi niyetin... Mirasının peşinde falan mısın.... Waaawww ne hayırlı evlat ama..." 
Tae nın babası gözleri dolu bir şekilde oğluna bakmıştı... Tae ise başını iki yana sallamış bazen babasının çocuk gibi olduğunu kabullenmesi gerektiğini unutuyordu...
Tae sabrının sınırlarındaydi buz torbasını tutup jin e fırlattı... Jin ise bir kahkaha patlattı buz torbasını parmağına koydu...
" tamam baba...sadece şakaydı..ama bu onu haklı çıkarmaz ben haklıydım "
Babası titrek bir sesle
"hhaaanngisi şaka hangisi gerçek"
"hangisi şaka olsun isterdn..." demişti sinirle... Babası ise ne yapacağını şaşırmış bir şekilde direk jin e dönmüş bıkmış bir şekilde "ona biraz nazik davranamaz misin ." demişti... Bu bir emirden farklı tarzda söylenmişti... Jin in hoşuna gitmişti...
"parmağımı yada her hangi bir yerimi isirmadigi sürece olurum..." demişti... Tae ise gözlerini devirmiş
"ben evime gidiyorum... Ne haliniz varsa görün" deyip kapıya yönelmişti...
"bu akşam yokum ona nazik davran tae..."  demişti arkasından babası ... Tae ise cevap vermeden çıkmıştı kapıdan... Tae nın babası jin in karşısına oturmuş...
"o çok yorucu değil mi... Seni anlıyorum.. İşin biraz zor ama inan bana zamanla alışıyor insan " diye devam ederken konuşmasına jin sadece az önce yaşananları düşünüyordu kendi kendine
"çatlak velet... Ama eğlenceli bir velet" demişti... Adam yerinden kalkıp kendi koltuğuna geçerken jin dikkatini ona verdi...
"benim artık çıkmam lazım... Şirkette bekle şoför seni alması için talimat aldı. Evine uğrar ihtiyacın olanları alırsın .. Yapman gerekenleri biliyorsun... Ve oğlum sana emanet lütfen ona dikkat et.."
"merak etmeyin gözüm üstünde olacak  emin olabilirsiniz bana güvenin "  dedi... Adam eşyalarını toplarken kafasni kaldırıp jin e baktı.. Sonra kendi kendine mırıldandı. Ancak jin duymadı... Kapıdan çıkarken jin de onun arkasında onu takip ediyordu... Adam durdu ve jin e dönmeden
" inan bana sana kendimden çok güveniyorum  evlat "  demişti... Jin in içi bir garip olmuştu... Karşısındaki adam çok garipti... Bir an ciddilesiyor bir an komedi olabiliyordu... Bir an mafya gibi katı olup korkutuyor bir an sorumluluk sahibi bir Baba gibi olabiliyordu... İlginçti ama bu adam biraz kendisine benziyordu. Birden çok benliği vardı içinde... "Tıpkı benim gibi" dedi jin... 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
In La KeshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin