Hakan tahmin ettiğim gibi tutuklanmamıştı, tutuksuz yargılanma kararı çıkmıştı ilk duruşmadan. Bende üniversiteye gitmeyi kesmiş, kendimi eve kapatmıştım. Her gün Hakan tarafından tehdit mektupları alıyordum. Hakan'ın en yakın arkadaşları, ailesi sürekli telefonlarımı taciz ediyordu.
Umut'un içeri girmesine izin vermiyordum.
Eve girmesine izin verdiğim tek kişi çocuğu için endişelenen Çiğdem teyze idi. Aslında karakola gidip suç duyurusunda bulunduğumun ertesi günü üniversiteye gitmiştim ama insanların bakışlarına, sözlü şiddetine dayanamamıştım. Kimse Savaş'a inanmıyordu.
İnsanların dudaklarından sadece "orospu kendin istedin, rızan vardı tecavüz diye bok atıyorsun şimdi çocuğa" gibi şeyler çıkıyordu. Herkes yargısız infaz yapıyordu, Savaş hayattayken de böyle yapmışlardı.Bu arada asla izlememem gereken bir diziyi izlemiş, moralimi daha da bozmuştum. Aynaya baktığımda ağlayan ve yıpranmış gözler beni karşılıyordu. Sanki Savaş'ın başına gelen şeyler benim başıma gelmiş gibiydi. Tek dayanağım Savaş'tı ve o ölüydü.
"İÇERİ GİRMEME İZİN VER LANET OLASI!"
Bir gün daha kapının diğer tarafından Umut bağırıyordu. Ona her zaman olduğu gibi gitmesi için telefondan bir mesaj atarken diğer taraftan televizyonda 13 Reasons Why'ın yeni sezonunu açmıştım.
"EĞER BENİ İÇERİ ALMAZSAN ÇİLİNGİR ÇAĞIRACAĞIM!"
Bağıran sese aldırmadan, mahvolmuş Clay'i izlerken ruhsuz gözlerle izlemeyi sürdürdüm. Uzun süren sessizliğin ardından Umut'un gittiğini anlamıştım. Clay şerefsizdi , Jessica bir kaşar, Alex ise salaktı. Kesin.
"İyisin."
Duyduğum sesle irkilirken rahatlamış bir Umut salon kapısından bana bakıyordu. Gözlerinin altı aynı benimkiler gibi morarmıştı belki daha da mordu ve giydikleri o kadar baştan savmaydı ki... Onu hiç böyle görmemiştim. Hala şok olmuş bir şekilde ona bakarken Umut bana yaklaştı kolumdan çekip ayağa kaldırdı ve sarıldı.
"Seni çok merak ettim." diye saçlarıma mırıldayan bedene bir şey demezken içimden gram bir şey demek gelmiyordu. Artık hesap sormak, bir şeyleri öğrenmek istemiyordum. İçimdeki tüm o soğuk duygulara rağmen kalbime dolan sıcaklık o soğumuşluğu eritirken tek yaptığım Umut'un kokusunu içime çekmekti.
"Bir daha sakın yapma tamam mı? Ölecek gibi oldum."
Umut'a yalnızca başımı salladım, gri gözlerin sahibinin bedenini ayırıp gözlerimin içine bakmasına izin verdim.
"Senin için savaşacağım." dedi, ona karşı çıkmadım. Sarılarak kollarının arasında uyumam için kendime izin verdim. Bir zamanlar kollarımın arasına aldığım beden çoktan kocaman bir adam olmuştu.
*
Ertesi gün uyandığımda yanımda Umut'tan hiçbir iz yoktu. Uzun süre ondan haber alamayınca kendimi eve kapatmaya devam etmiştim.Sezgi'yi eve çağırdığımda en yakın arkadaşımla aslında vedalaştığımın o da farkındaydı.
"Nereye gideceksin peki?" diye sorduğunda sorusu cevapsızdı çünkü bende bilmiyordum . Çiğdem, Savaş'ın babasını yanına İngiltere'ye veya Amerika'da eğitimime gidebileceğimi söylemişti. Maddi olarak sıkıntıları yoktu, tek zor olan ayrılmamdı. Artık zorlandığımı hissetmekten çok gün geçtikçe tükeniyordum, bir an önce her şey bitsin ve ardından gideyim istiyordum.
Savaş'a taciz edenlerin elebaşını Hakan ve İbrahim ikisi de hapse girmişti, daha sonra sürekli Savaş'a şiddet uygulayan Hakan'ın kuzeni ceza almıştı ama hepsinin Savaş mezun olmadan çıkması muhtemeldi. Adalati Savaş için bu kadar sağlayabilmiştim. Daha doğrusu benden çok Umut sağlamıştı, nasıl yapmıştı bilmiyorum ama Savaş'ın bende olan günlüğü ve başka mağdurların da desteği ile hepsi en azından cezalarını alabilmişlerdi.
"Sanırım İngiltere'ye gideceğim."
O günün akşamında Umut'un yine geçen günkü gibi başka kızla bir haberi çıktı ama bu sefer kendisinden hiç haber alamadım. İçimdeki duygular o kadar çok tükenmişti ki kendime gelmek istiyordum. Merak bile edemiyordum.Eşyaları yavaş yavaş hazırlamaya başladıktan beş gün sonra Umut'tan bir mesaj almıştım.Dediğine yaparak aşağı indiğimde her zamanki lüks arabası yerine çok pahalı olmayan bir araba duruyordu ama arabaya yaslanırken duruşu, mimikleri bile her zamanki hali ile aynıydı. Tek değişen araba olmuştu.
"Nereye gidelim istersin?"
"Akvaryuma gidelim mi?" dediğimde tek istediğin buydu. Çocukken yetiştirme yurdunda gitmediğimiz tek yer orasıydı, biletleri inanılmaz pahalıydı.
Sanki ilk randevumuz, son randevumuz olacak gibiydi.
Y.N: her şeyi o zamanda aceleye getirmiş gibiyim aslında istediğim gibi ilerlemedi ve baya apar topar oldu ama bu bölümün başı bile tam bir sene önce yazıldı, sadece okuyan birkaç kişi için sonlandıracağım💕

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yolun sonuna kadar [boyxboy]
Teen Fiction"Neden peşimden geliyorsun be?" diye bağırdım. Sırt çantamı ona doğru savururken arkamdan sessiz adımlarla beni takip eden ama dikkat çekmekten başka bir işe yaramayan gence oldukça kızgındım. "İzin ver" dedi ve yokuşun aşağısını göstererek devam e...