Bardağını doldurup onun önüne doğru ittirdi. Yuta'ysa bakışlarını asla onun üzerinden indirmiyordu. Hem aniden ortaya böyle bir şey atıp hem de nasıl onu sarhoş etmeye çalışabiliyordu? Yuta bazen Johnny'nin gerçekten aptal olduğunu düşünüyordu.
Johnny: Ah dostum neyin var ama?
Yuta: Tüm ekibi toplayıp buraya getirdin, beni sarhoş etmeye çalışıyorsun ve hala neyin var diye soruyorsun? Sana ne yapmaya çalıştığını anlamamış gibi mi görünüyorum?
Evet, Johnny 'yeni gelen çalışana hoş geldin partisi' bahanesi altında tüm ekibi yemeğe çıkarmıştı. Zaten Moon Company'nin pazarlama departmanı eğlenceye fazlasıyla düşkündü, hele ki para bölüm şeflerinin cebinden çıkacaksa kimse bunu kaçırmazdı. Parti düzenlenen kişi Mark olduğundan o da gelmişti mecburen. Yuta onun içkiye fazla dayanıklı olmadığını biliyordu bu yüzden Johnny onu kenara çekmiş olsa bile bir gözü onun üzerindeydi. Biraz uzaklarında karaoke için şarkı seçmeye çalışıyorlardı ekipten kişilerle.
Johnny: Ne yapmaya çalışıyormuşum? Ekibimle eğlenmeye geldim sadece.
Tamamıyla yalan. Asıl amacı Yuta ve Mark'ın tam olarak nasıl bir ilişkileri olduğunu öğrenmekti. Johnny'e garip gelen bir şeyler vardı, üniversiteden tanışıyorlardı ve o zamanlar yakınlardı öyleyse birbirlerini gördüklerinde neden o kadar şaşırmışlardı? Bu hikayede bir saçmalık vardı ve ayrıca Johnny Yuta'yı daha önce hiç öyle görmemişti. Fazlasıyla şaşırmış ve sanki biraz afallamış gibi. Bu yüzden onu sarhoş edebilirse bir şeyler öğrenebileceğini düşünüyordu ama karşısındaki Yuta olduğundan biraz zor bir görevdi.
Johnny: İçmiyor musun?
Yuta: İçeyim içmesine ama kolay kolay sarhoş olmadığımı bilirsin. Yani düşündüğün şey biraz zor.
Johnny: Öyleyse ayık kafayla söylemeye ne dersin?
Yuta kafasını iki yana salladı ve Johnny'nin doldurduğu içkiyi yudumladı. Bu vurdumduymaz ve kibirli tavırlarına alışıktı Johnny, sinirlenmezdi o yüzden. Yuta kafasını tekrardan Mark'ın olduğu tarafa doğru çevirdi onu kontrol etmek için. Eğleniyor gibi görünüyordu, öyleyse sorun yoktu.
Johnny: Şimdi ona bakmadığını mı söyleyeceksin?
Yuta: İçkiye pek dayanıklı değildir bu yüzden kontrol etmek istedim. Sarhoş olduğunda onunla sen uğraşacaksan sorun yok tabi.
Johnny: İçkiye dayanıklı olmadığını bildiğine göre daha önce beraber içmişsiniz demek oluyor bu.
Yuta: Ortak arkadaşlarımız vardı dediğimizi hatırlar gibiyim.
Johnny: Sadece bu kadar mı? İçimdeki ses neden bu kadarıyla sınırlı değil deyip duruyor bana? Dün seni ilk defa öyle gördüm Yuta.
Yuta: Nasıl?
Johnny: Fazlasıyla şaşırmış ve biraz da afallamış.
Yuta: Afallamak..
Johnny: 5 yıl önce kesinlikle bir şey oldu ama bana kolay kolay söylemeyeceksin değil mi?
Yuta güldü.
Yuta: Senaryo yazmaya devam et.
Johnny: Mark'a mı sorsam bir de?
Yuta: Ölmeye o kadar meraklıysan bir dene.
Sormazdı, sadece blöf yapıyordu. Yuta'dan öğrenmek istiyordu ama kolay olmayacağının farkındaydı. Onunla uğraşırken zaman oldukça hızlı geçmişti ve ekiptekiler yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Mark sarhoş olmuş ve kafasını masanın üzerine koymuştu. Yuta iç çekti ve Johnny'e ters bir bakış attı.
Johnny: Ne?
Yuta: Sorumluluğu al.
Johnny: Tek sızıp kalan o değil. Bak şuna ne dersin, ben diğerlerini evlerine bırakayım sen de onu evine bırak. Daha önceden tanıştığınızdan senin bırakman daha uygun olur.
Bırakırdı bırakmasına, hatta Johnny'e sadece öylesine söylemişti 'sorumluluğu al' diye ama Mark'ın evini bilmiyordu.
Yuta: Pardon ama evini nereden bilebilirim acaba?
Johnny telefonunu açıp Mark'ın cv'sindeki adresi gösterdi ve ona yolladı.
Johnny: Artık biliyorsun.
İkisi oturdukları yerden kalktılar ve diğerlerinin yanına gittiler. Johnny sızmış çalışanlarından birini kaldırıp arabasına götürdü. Yuta'da masanın en köşesinde oturan Mark'a seslendi. ''Mark, tamamen sızdın mı?'' Cevap gelmemişti ama Mark sanki kafasını hayır anlamında sallamıştı. Yuta eğilip yüzünü kapatan saçlarını kaldırdı. ''Seni evine bırakacağım.'' Mark onu duyuyordu ama bilinci çok yerinde değildi, Yuta'da ondan bir cevap beklemedi zaten. Ayağa kalkmasına yardım etti ve bir elini beline koydu ona destek olmak için. Arabasına götürdü ve emniyet kemerini taktı. Bu halini biliyordu ama görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Kendi kendine kıkırdadı. Johnny'de o sırada üç sızmış çalışanını arabasına tıkıştırmıştı. Sık sık karşılaştığı bir durum olduğundan artık alışmıştı. Yuta'ya döndü.
Johnny: Benimkileri paketlediğime göre kaçıyorum.
Yuta: Tamam, yarın şirkette görüşürüz. Dikkatli git.
Johnny: Sende. Ah, unutmadan iyi eğlenceler mi desem?
Yuta: Siktir git.
Johnny gülerek arabasına bindi ve oradan ayrıldı. Yuta'da hemen onun arkasından yola çıktı. Adresi navigasyona girmişti, Mark'ın evi şirkete ne kadar da uzaktı. Her gün bu yolu mu gelip-gidecek diye geçirdi içinden. Arada bir Mark'a takılıyordu gözü. Bir şeyler mırıldanıyordu ama Yuta ne dediğini asla anlamıyordu. Sadece tatlı görünüyordu. Yaklaşık 40 dakika sonra Yuta zorda olsa Mark'ın evini bulabilmişti. Apartmana girdiler.
Yuta: Daire 2, neyseki ilk kat.. Anahtarlar nerede Mark?
En azından halen onu duyuyordu. İş çantasını işaret etti. Yuta bir eliyle Mark'ı tutmaya çalışırken diğer eliyle onun çantasını karıştırdı. Anahtarı tüm çantayı boşaltmadan bulabildiği için memnundu. Kapıyı açtı ve ikisi beraber içeri girdiler. Stüdyo dairelerdendi, Mark muhtemelen tek başına yaşıyordu. Yuta onu koltuğa bıraktı yavaşça. Üzerine örtecek bir şeyler ararken biraz etrafı da incelemişti. En sonunda bir örtü bulduğunda bunu yapmayı kesti ve Mark'ın yanına gelip üzerini örttü. Saçlarını düzeltti. Bu sırada Mark yine bir şeyler mırıldanıyordu. Bu sefer sesler neden 'oppa' gibi çıkıyordu? Yuta bunun gerçekten eskide kaldığının farkındaydı. Muhtemelen yanlış duyduğunu düşünmesine rağmen istemsizce gülümsedi. Gitmeden önce onun yanağına bir öpücük bırakmak güzel olabilirdi ama yapmayacaktı. ''İyi geceler'' diye fısıldadı ve onun evinden ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPTIVITY | YuMark
Fanfiction"Daha önce karşılaştık değil mi?" "Bunu zaten biliyorsun Mark." "Hayır hyung.. biz gerçekten ilk defa 5 yıl önce mi karşılaştık?"