[11.0]

174 31 12
                                    

*Uyarı: Rahatsız edebilecek içerik*

İki gün geçmişti.. Çok uzun bir süre değildi aslında ama bu kadar çok düşünmenin verdiği ağırlıktan mıydı neydi daha fazla gibi hissettiriyordu. Düşüncelerini bir şekilde toparlayıp bir karar vermeye çalışıyordu Doyoung. O gün Taeyong'un onu öpmesinden sonra ne mi olmuştu? Doyoung'du işleri çıkmaza sokan. Taeyong elini onun gözlerinden çektikten sonra Doyoung'da ellerini onun belinden indirmişti, sonra da ikisi de hiçbir şey olmamış gibi davranmışlardı. Gerekmedikçe konuşmamışlardı bile, doğrusu kelimelere gerek var mıydı? Doyoung defalarca onun bakışlarını kendi üzerinde yakalamıştı ve sözcükler olmasa bile ne düşündüğünü anlar gibiydi. Hissettiği o şeyi doğrulamak istiyordu, Taeyong sıradan biri değildi emindi buna neredeyse ama aradığı kişi de olmayabilirdi. Orada kalmayı kabul ettiğinde de aklında olan şeyi yapmak için yeterince sebep oluşmuştu. Onun uyuduğuna emin olduktan sonra, daha doğrusu saat çok geç olduğundan derin uykuda olduğunu düşünmüştü, onun odasına doğru ilerledi sessizce Doyoung. Kapısı zaten aralık olduğundan biraz daha ittirip içeriye girmişti. Girdiğinde gözüne çarpan ilk şey Taeyong'un çizimi olmuştu. Kendisini düşündüğünden çok daha iyi bir biçimde çizmişti ve hayranlığını gizleyemedi Doyoung bu güzel çizim karşısında. ''Doğru, beni haddinden fazlaca iyi bir şekilde inceledi'' diye içinden geçirdi Doyoung. Tabloya biraz daha baktıktan sonra gözü biraz yan tarafta kalan üstü hafif örtülü, kenardan bir kısmı görünen tabloya kaydı. Merak duygusu ne olduğuna bakması gerektiğini söylüyordu ve bakmıştı da. Bu manzara resmi.. Mark'la Yuta'nın bu eve yemek yemeye geldikleri zaman Mark'ın çok beğendiği resimdi. Doyoung görür görmez aklında bir şeyler canlanmaya başlamıştı. Anjo100 evreninde gördüğü yerleri andırıyordu bu çizim. İşte o an ciddi anlamda yapmaya geldiği şeyi hatırladı. Vakit kaybetmesine ya da endişe etmesine gerek yoktu artık. Dışlanmış melek oysa eğer kanatlarının olmadığı yerde bazı işaretler ya da çizim gibi bir şeylerin olması gerekiyordu. Doyoung Taeyong'un tam arkasına geçmişti ve tek yapması gereken onun tişörtünü hafifçe sıyırmaktı. Oyalanmadan bunu yapmak istedi ancak onun tarafından yakalanmıştı, hem de kendini bir anda yatakta bularak. Durum biraz tuhaf sayılırdı çünkü neredeyse onun üzerindeydi ama aynı zamanda Taeyong'un bunu bilerek yaptığını anlamamış olması içinde aptal olması gerekirdi. Yani tuhaf bulan sadece Doyoung gibi görünüyordu. Tabi bunun hemen sonrasında aralarında geçen konuşmalar daha da tuhaftı. Taeyong'un bir teklifi vardı ve Doyoung gerçekten şaşırmıştı, kelimeleri sindirmesine fırsat olmadan Taeyong ona bir şeyler fısıldamaya devam etmişti o gece. Baskıya dayanamayınca Doyoung apar topar onun yatağından kalkmış ve arkasına bakmadan salondaki yerine dönmüştü. Sabahta erkenden karşı daireye geçmişti Taeyong uyanmadan. İşte o zamandan beri Taeyong'un ona söylediği şeyler hakkında düşünüp duruyordu, bir yandan da Yuta'yı oyalamaya çalışıyordu. Yuta ona Mark'a her şeyi anlatmak istediğini söylemişti ama Doyoung dışlanmış meleği bulmadan bunun çokta iyi bir fikir olmadığına ikna etmişti Yuta'yı. Yine de onu ikna etmesi kalıcı olmayabilirdi çünkü arkadaşını iyi tanıyordu Doyoung, Mark'a daha fazla yalan söylemek istemeyeceğini biliyordu. Taeyong'la olan olayları ya da ondan fena halde şüphelendiğini söylememişti ona, olaylar ortaya çıkarsa her şey bir anda olacaktı. Ki Doyoung'a göre belki de böylesi daha iyiydi, olsun ve bitsin gibisinden. Daha fazla yerinde duramayacak gibiydi, aniden ayaklandı. ''Pekala, son bir kez onunla konuşmaya çalışacağım.'' dedi bomboş salona karşı. ''Eğer ikna edemezsem de..'' bir süre duraksadı, sonrasında ''belki de sadece yapmalıyım'' diye ekledi. Evden çıkıp karşı dairenin kapısını çaldı. Taeyong sanki kapının dibinde onun gelmesini bekliyormuş gibi kısa bir sürede açmıştı kapıyı.

Taeyong: Daha fazla dayanamadın değil mi?

Doyoung gözlerini devirdi.

Doyoung: Girebilir miyim?

CAPTIVITY | YuMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin