Bir dizi üst üste yığılmış dosya onu tamamıyla kapatmıştı. Elini havaya kaldırıp hemen karşısında oturan adamdan başka bir dosya vermesini istedi. Bu adamın görüntüsü tamamen kapanmış değildi çünkü gerçekten büyük bir adamdı. Boyu 1.85 civarlarında olmalıydı, karizmatik bir yüze sahipti. Koyu kahve arkaya doğru yatırdığı saçlarının birkaç perçemi önüne düşüyordu. Gömleğinin kollarını hafifçe sıyırmış, kravatını gevşetmişti. Ne harika bir görüntüydü. Elinin altındaki kahvesinin bitmiş olduğunu fark etti ve çoktan öğle arasının geldiğini, ''benden bu kadar'' dedi. Karşısındaki adam onu duymuş muydu emin olamadı çünkü yüzünü görmüyordu. Uzanıp dosyaları onun önünden çekti.
''Yuta, öğle molası.''
Yuta önündeki dosyalarla öylesine meşguldü ki molanın geldiğini fark etmemişti. Yapılması gerekenler henüz bitmemişti.
Yuta: Bunları tamamlamadan mı yemeğe çıkacağız Johnny?
Johnny, büyük adamın adı. Yuta'nın takım arkadaşı. Daha doğru bir ifadeyle pazarlama bölümü şefi, Yuta'da onun yardımcısı. İkisi pazarlama bölümünün as elemanları.
Johnny: Dönünce bitirebiliriz. Ayrıca bugüne yetişmesi gereken bir şey yok. Dostum hem kahvem bitmiş hem de karnım aç, daha fazla devam edemem.
Yuta kafasını salladı.
Yuta: Pekala, kafeteryaya?
Johnny: Kafeteryaya.
İkisi beraber yemek yemek üzere kafeteryaya gittiler. Moon Company'nin büyük kafeteryası, ki şirkette oldukça büyüktü. Kozmetik ve bakım ürünleri, küçük ev aletleri, seyahat malzemeleri, kıyafet, ayakkabı vb. ürünlerin üretim, pazarlama ve satışını yapan yüksek kazançlı bir şirketti Moon Company. Johnny'nin şefi olduğu pazarlama bölümü, sadece seyahat malzemelerinin pazarlanmasından sorumlu olan kısımdı. Şirkette bütün alanlar farlı takımlara ayrılmıştı. Kafeteryada yemek yerken Johnny Yuta'ya bugün bölüme yeni bir çalışanın geleceğinden bahsetmişti. Aslında bir süredir yeni çalışan alınması konusunda konuşuluyordu bu yüzden şaşırtıcı bir haber değildi. En azından Yuta yeni çalışanı görene kadar durum böyleydi çünkü yemekten sonra kendi katlarına çıktıklarında karşısında gördüğü kişi kesinlikle şaşırmaya değer biriydi. Bu çok imkansızdı. Yeni gelen, ekipteki diğer kişilerle tanışırken bölüme giren iki kişiyi fark etmiş ve bakışlarını onlara doğru çevirmişti. Onun yüzündeki ifade de Yuta'dan farksız değildi. Göz göze geldiklerinde Yuta bir kez daha kafasını iki yana sallayıp gözlerini ovuşturdu. Ağzından iki kelime çıktı ''bu imkansız.'' Johnny ne olduğunu anlamamıştı ama Yuta'yı çekiştirdi ve yeni gelenin hemen önünde durdular.
Johnny: Ekibimizin yeni üyesi olmalısın. Ben bölüm şefi Johnny.
Genişçe gülümsedi fakat uzun sürmedi bu. Bir terslik olduğu açıkça belliydi. Yeni gelen cevap vermemişti ve halen Yuta'yla bakışmaya devam ediyordular. En sonunda bu durumun garipliğini anlamış olmalıydı. ''Yuta op-'' sözlerini tamamlamadan kendini durdurdu. Neredeyse ona oppa diyecekti. Öksürüp devam etti, ''Yuta hyung, uzun zaman oldu.'' Yuta afallamış yüz ifadelerini bir an evvel bir kenara bırakmalıydı. ''M-mark'' bunu söylerken sanki bir soru gibi çıkmıştı sesler. Johnny artık kesinlikle emindi, bu ikisi tanışıyordu ve bu tanışıklık pekte normal bir şeye benzemiyordu. Araya girmesi gerektiğini fark etti.
Johnny: İkiniz tanışıyorsunuz demek. Tamam millet şimdi neden bu kadar şaşırdıklarının nedenini anladık he? Herkes masasına dönsün.
Çalışanlar yerlerine döndüler.
Johnny: Sanırım bölüm şefine kendini tanıtmak istersin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPTIVITY | YuMark
Fanfic"Daha önce karşılaştık değil mi?" "Bunu zaten biliyorsun Mark." "Hayır hyung.. biz gerçekten ilk defa 5 yıl önce mi karşılaştık?"