[6.1]

177 32 0
                                    


Arabasını gözüne kestirdiği bir yere park etti ve indi. Şöylece bir etrafa bakınmasına gerek kalmadan ''5 dakikaya geliyordun he?'' cümlesini işitti. Biraz gecikmişti ama dünden beri gerçekten yoğundu. Ellerini göğsünün önünde düz bir şekilde birleştirdi özür dilediğini göstermek için. Doyoung hızlı olmasını işaret etti ve Yuta daha fazla oyalanmadan onun yanına gitti. Konuşmaları gereken önemli şeyler vardı bu yüzden Doyoung ışınlanma totemi kullanıp gelmişti. Beton yükseltinin üzerine oturdular.

Doyoung: Senin bu rahatlığını görende senatodan izin alıp geldiğimi zanneder.

Yuta: Üzgünüm ama gerçekten dünden beri meşgulüm. Önemli bir misafirimiz var ve yeni bir proje üzerinde sayılırız. Uzun süre çalışıyoruz ve misafirle ilgileniyoruz bir yandan. Bu işi bile Johnny'le bana yıktıklarına inanamıyorum.

Yuta kaşlarını çattı.

Doyoung: Tamam, tamam düzelt şu ifadeni. Anladım, yoğunmuşsun gerçekten.

Yuta yüz ifadesini düzeltti ve meraklı bir şekilde Doyoung'a baktı.

Yuta: Bir şeyler bulmuş olmalısın.

Doyoung evet anlamında kafasını salladı.

Yuta: Az önce birileri beni azarlıyordu hızlı ol diye, neler olduğunu söylemeyecek misin?

Doyoung derin bir nefes aldı.

Doyoung: Pekala, nereden başlasam.. Huang'la olan görüşmemi zaten biliyorsun.

Yuta: Hım, Migma'ya da gitmişsin belli ki. Oradayken bir sorun çıkmamıştır umarım.

Doyoung: Aslında son dakika neredeyse başıma bir bela alacaktım ama ucuz yırttım. Akıllı oluşum sağ olsun. Her neyse, sonuçta Migma'da öğrenmem gerekeni öğrendim.

Yuta: Kun-ge mıydı?

Doyoung: Evet Kun-ge. Sapmayla oluşmuş hayatındaki değişime dışlanmış bir meleğin müdahale etme olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi bana.

Yuta: Dışlanmış melek mi? Tabi ya, onlar ayrılmış özel bir tür. Ayrıca çok güçlü olanları da vardır, öyle duymuştum.

Doyoung biraz şaşırmıştı.

Doyoung: Ben bile ilk kez Kun-ge'dan duymuşken sen nereden biliyorsun dışlanmış melekleri?

Yuta sırıttı.

Yuta: Eh, bende az evren gezmedim sonuçta. Her şey kitaplarda yazmaz Doyoung.

Doyoung: Huh.. Keşke baştan söyleseydin o zaman hiç uğraşmazdım evren evren gezmekle.

Yuta: Hadi ama sadece özel bir tür olduklarını biliyorum, benim sapmayla oluşmuş reenkarneme müdahale etmiş olabileceklerini değil. Ama eminim sen çoktan benden daha fazla şey öğrenmişsindir.

Az önce hafif bozulan ifadesinin yerini şimdi gururlu bir ifade almıştı.

Doyoung: Eh, öğrenmişimdir elbet. Kun-ge bana bir harita vermişti meleklerin yaşadığı evrenlerle ilgili. Hepsine gitme gibi bir imkanım yokmuş çünkü bloke kartlarını meleklerin yaşadığı evrenlerde ancak bir kere kullanabiliyormuşum.

Aslında Yuta bunu da biliyordu ama onun modunu düşürmemek için bir şey söylemeden onu dinlemeye devam etti.

Doyoung: Hangisine gideceğimi seçmek için önce dışlanmış melekler hakkında bilgim olması gerekiyordu. Bende Migma'dan döner dönmez araştırmaya koyuldum ve sonunda bir yerde karar kıldım.

Yuta: Hangi evren?

Doyoung: Anjo100.

Bu evren adı Yuta'ya hiçte tanıdık gelmemişti.

Doyoung: Çok küçük bir evren, daha önce duymadın değil mi?

Yuta: Hafızamı ne kadar yoklarsam yoklayayım duymamış gibiyim. Neden Anjo100 evreni?

Doyoung: Çok düşündüm, gerçekten çok kafa yordum bunun üzerine. Dışlanmış melekler özel bir tür ama sapmayla oluşmuş bir hayata etkide bulunabiliyorsa tüm dışlanmış meleklerin içinde daha da özel olanı arıyoruz demektir. Uzun zaman önce bazı melek evrenleri dışlanmış melekleri sürgün etmişler. Sürgün edilen dışlanmış melekler pek çok evren ve gezegene yayılmış ama Anjo100 evrenine gidenler olmamış. Halbuki Anjo100 evreninin huzurlu ve sakin olduğu yazılmış tüm kitaplarda. Üstelik orada dışlanmış meleklerle alakalı olaylar yaşanmamış hiç. Bu sence de biraz garip değil mi, neden kabul edilebilecekleri bir evrene gitmek yerine başka yerlere dağıldılar?

Yuta: Ya da neden özellikle Anjo100 evreninden uzak durdular?

Doyoung: Aynen öyle. O evrende tuhaf olan bir şeyler olmalı, bunun başka açıklaması olamaz. Tamamından farklı bu yüzden içimden bir ses bana oraya gitmemi söylüyor. Sen ne dersin?

Yuta: Mantık doğru görünüyor Doyoung. Tek sorun oraya gittiğinde neyle karşılaşacağını bilmiyoruz. Ya bir şey-

Doyoung onun lafını kesti.

Doyoung: Olmayacak. Özel güçlerim ne güne duruyor? Kavga etme konusunda senin kadar yetenekli olmayabilirim ama akıllı oluşum sayesinde kendimi kolayca savunabilirim.

Yuta: Biliyorum ama tek başına gidecek olman rahatsız ediyor yine de beni.

Doyoung: Gözlerim yaşardı.

Yuta: Dalga geçme.

Doyoung gülümsedi.

Doyoung: Dünya'daki Yuta'yı 909 evrenindeki Yuta'dan daha fazla seviyorum sanki. Bu gezegendeki Yuta daha duygusal biri gibi.

Yuta: 909 evreninde sürekli yan yana olduğumuzdan endişelenmiyordum seni aptal. Şimdi yalnız olduğundan durumlar farklı.

İmalı bir bakış attı Doyoung, Yuta'nın hafif sinirlenmiş yüzüne.

Doyoung: Sen öyle diyorsan.

Birbirlerini bakıp güldüler. Ama zaman hızlıca ilerliyordu. Doyoung ışınlanma toteminden gelen sinyali duydu.

Doyoung: Fazla zamanım kalmadı. En kısa sürede Anjo100 evrenine gideceğim ve umarım sana güzel haberlerle gelirim. Artık git- bekle. Mark'la nasıl gidiyor?

Yuta: Bende bu soru ne zaman gelecek diye bekliyordum.

Doyoung: 10 üzerinden puanlamaya ne dersin?

Yuta: 6 diyelim mi öyleyse?

Doyoung: Fena sayılmaz he?

Yuta gülümsedi.

Yuta: Hiç fena sayılmaz Doyoung.

Kısa bir durum raporu da aldığına göre artık gidebilirdi Doyoung. 909 evrenine döndükten sonra ilk fırsatta Anjo100 evrenine gidecekti. Yuta'nın da fikrini aldığına göre artık içi rahat bir şekilde devam edebilirdi. Yuta üzerine oturdukları yükseltiden atladığında arkasına dönmeden anlamıştı ki, o oradan kaybolmuştu. Yavaş adımlarıyla arabasına doğru ilerledi. Bugün gerçekten yorulmuştu, bir an önce eve gitmek istiyordu. Mark muhtemelen uyumuştur diye geçirdi içinden. En azından kapısını aralayıp ''iyi geceler'' diye fısıldayabilirdi. Daha fazla oyalanmadan evine gitmeliydi.. 

CAPTIVITY | YuMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin