*Uyarı: Rahatsız edebilecek içerik*
Telefon, cüzdan, anahtar, atıştırmalık birkaç bir şey, su matarası, iki kitap.. Sırt çantasını son bir kez kontrol etti, başka bir şey lazım değilmiş gibi görünüyordu. Mark'a seslendi artık çıkmaları gerektiğini belirterek. Mark uzun zamandır odasında ne yapıyordu gerçekten? Kahvaltının sonrasında odasına kapanmıştı ve ortalıkta değildi. Yuta hazırlanması bu kadar uzun mu sürdü diye düşünmeden edemedi. Ama evet, öyleydi. Mark ne giymesi gerektiği konusunda fazlasıyla kararsız kalmıştı. Biraz heyecanlanmış gibi görünüyordu, Yuta'yla ilk defa dışarı çıkıyor değildi ama şuan ki diğerlerinden farklı hissettiriyordu. Aynaya bakıp saçlarını tekrar düzelttikten sonra o da küçük sırt çantasını tek omzuna alıp sonunda odasından çıktı.
Mark: Gidebiliriz.
Yuta sesini duyunca ona doğru dönmüştü. Gerçekten tatlı göründüğünü düşündü. Biraz özenmiş mi sanki diye geçirdi içinden. Özenmese bile değişen bir şey olmazdı doğrusu, her halükarda Yuta'nın gözüne sevimli görünüyordu.
Yuta: Hazırlanmanın neden bu kadar uzun sürdüğünü şimdi anlıyorum.
Mark: Ah, biraz beklettim değil mi?
Kıkırdadı Yuta.
Yuta: Hım, biraz. Ama çok tatlı olmuşsun Mark.
Mark'ın suratında genişçe bir gülümseme yayıldı. Bakışmak için fazla vakit yoktu, artık çıksalar iyi olurdu.
Yuta: Hadi gidelim.
Mark tamam anlamında kafasını salladı ve evden çıktılar. Arabaya binmeleriyle beraber uzun sürecek yolculukları başladı. Yuta'nın onu götürmek istediği yer biraz uzaktı ama sorun değildi Mark için, çünkü gerçekten çok merak ediyordu. Hem gidecekleri yeri hem de günün nasıl geçeceğini.
Mark: Müzik açsam rahatsız olur musun hyung?
Yuta hayır anlamında kafasını salladı.
Yuta: Açabilirsin Mark.
Biraz kurcaladı ve hoşuna gidecek bir şeyler buldu Mark. Arka fonda çalan bir müzik varken geçtikleri yerlere bakmak daha eğlenceliydi. Aslında sık sık Yuta'ya da takılmıştı gözleri ama o araba sürdüğünden bunu fark ettiğini sanmıyordu Mark. Fark etse bile sorun değildi, ona baktığını inkar etmezdi. Bugün Mark kendisinde ilginç bir özgüven hissediyordu, anlık bir cesaretle her şey olabilirmiş gibi.. Neredeyse 1 saatin sonunda gelecekleri yere varmışlardı, en azından arabayla gelecekleri. Yuta arabayı uygun bir yere park etti ve eşyalarını alıp indiler. Mark şimdiden büyülenmiş gibiydi, ne kadar da temiz bir havaydı ve sadece kuş cıvıltıları duyuluyordu yükselen ağaçların ötesinde. Kesinlikle enfes bir doğa manzarasıydı.
Yuta: Bundan sonrasında yürüyerek devam etmemiz gerekiyor. Biraz uzun sürebilir ama sonunda buna değeceğine emin olabilirsin.
Mark: Şimdiden beğendim aslında, gerçekten çok merak ediyorum hyung.
Mark'ın bu kadar hevesli oluşu Yuta'yı gülümsetmişti. Ona yolu gösterdi ve beraber ormanın içinden yürümeye başladılar. Mark gerçekten burayı ilk defa görüyordu. Hatta oraya gelirken geçtikleri yolların birçoğundan da daha önce hiç geçmemişti. Yuta burayı nasıl keşfetmişti ki?
Mark: Hyung burayı nasıl buldun?
Yuta: Umm, aslında doğa gezilerine biraz meraklıyımdır Mark. Doğrusu burası tamamen şans eseri keşfettiğim bir yer. Biraz uzak ama geldiğimde gördüğüm manzara bana yolu unutturuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPTIVITY | YuMark
Fanfiction"Daha önce karşılaştık değil mi?" "Bunu zaten biliyorsun Mark." "Hayır hyung.. biz gerçekten ilk defa 5 yıl önce mi karşılaştık?"