@Suvedanur_shnl adlı kişiye ithaf edildi.
Beni içeri almasından bu yana içimden saydığım kadarıyla sekiz dakika geçmişti. Bu kısacık zaman dilimi bile bana ne kadar da uzun gelmişti. Karşımdaki koltukta dirseklerini dizlerinin üzerine koymuş, ben ise bana her bakışında gözlerimi kaçırmış içimden ne diyeceğimi düşünüyordum. Gözlerini bir saniye bile ayırmıyordu benden.
O adamın beni zorla evlendirmeye kalkışmasından bahsedemezdim. Peki ya ne diyecektim? Gecenin köründe neden geldiğimi nasıl açıklayacaktım? Ben kara kara düşünürken, boğazını temizleyip konuşmaya başlamasıyla gözlerimi yavaş yavaş yerden kaldırıp yüzüne baktım.
Yüz hatları her zamanki gibi yine sertti ve itiraf etmem gerekirse gerçekten de çok güzeldi. Bu görüntüsü karşısında yutkunamadan edemedim. Yutkuntum utanç duygumu körüklerken ellerimi birbirine kenetleyip dizlerimin üzerine koydum.
"Seni bekliyorum anlatacak mısın ne olduğunu?" 'biraz daha zaman veremez misin?' İç sesim kendini gösterirken ellerimi birbirinden ayırıp koltuğun kenarlarına yerleştirdim. Sanırım yalan söylemekten başka çarem yoktu. Kendimi toparlayıp kısa bir soluk aldım.
"Ben yardımını kabul ediyorum, yani eğer hâlâ geçerliyse." Bana inanmaz bakışlar attı ve ardından " Bu saatte bunu söylemek için gelmedin herhâlde." Dedi. Aferin Hayat bakalım şimdi ne diyeceksin? Derken hiç düşünmeden aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Evet. Yani ben onun beni tekrardan kaçırmasından korktum. Benim evim güvenli olmayabilirdi." Sanırım bu sefer inanacaktı çünkü ben bile söylediklerime inanmıştım. Dudağının bir kenarı kıvrıldı ve başını iki yana usulca salladı. Sanırım bu da hayır demekti. Off zaten hata benimdi ne diye gelmiştim ki ona, bana gerçekten yardım edeceğini mi sanmıştım.
"Tamam ya boşver, unut dediklerimi bu saatte rahatsız ettiğim için de kusura bakma." Ayağa kalkıp yüzüne bile bakmadan kapıya doğru yürüyüp çıkacağım sırada, arkamdan konuşmasıyla bir adım daha atacakken olduğum yerde durdum ve bedenimi yavaşça ona çevirdim.
"Doğru düşünmüşsün." diyip arkasından devam etti konuşmaya.
"Burada kalman en iyisi."
Söylediklerini idrak etmem birkaç saniyemi alırken ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim ama yapamadım. Dilim tutulmuştu sanki. İnanamadığım şey ise bu kaba ve egolu adamın bana hâlâ yardım edeceğini söylemesiydi. Mutluluktan gözlerimin parladığından adım kadar emindim. Sanırım bu hareketinden sonra içimde ona karşı olan önyargılarım birazcık da olsa dinmeye başlamıştı.
"Derya Hanım'ın odasındaki katta boş bir oda var, orada kalırsın." Dedi düz bir sesle.
"T-tamam." diyebildim sadece. Ama bu seferki kekelemem korkudan değil sevinçtendi.
Siyah hareleri birkaç saniye daha yüzüme baktıktan sonra hızlı adımlarla yanımdan geçip gitti ve o gün odasında yanlışlıkla sıktığım parfümün kokusu tekrardan burnumu doldurdu.
Sanki nedendir bilinmez ama bu koku onun üzerinde daha da bir hoş olmuştu. Bu koku sadace ona hâstı. Sanırım ben bu adamın kendisine değil ama kokusuna bir hayli hayrandım.
Bende daha fazla salonun ortasında öylece durmamak için koltuğun üzerinde unuttuğum çantamı aldım ve Derya ablanının hemen yanındaki, boş olduğunu söylediği odaya yürüyüp kapısını açtım ve ardından duvardaki ışığını da açıp içeri girdim.
İlk defa giriyordum bu odaya, gayette güzeldi bence. Küçük ve şirin bir odaydı, tam benlikti. Pencerinin hemen yanı başında olan tek kişilik bir yatak ve karşısında bulunan küçük bir dolap vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ESARETİ +18
Teen FictionDolgun dudaklarını benim narin dudaklarıma yaslayıp tutkuyla öpmeye başladı. Tereddüt etmeden ona karşılık verdim.