İthaf: Aleynanur3434 ♥
" Sonunu görmek istiyorsan, başlamanın adı zafer olsun."
Bir gezegen, büyük bir ülke, kalabalık bir şehir ve dolu sokaklar. Size neler hissettirir? Bana hissettirmiyor. Hissiz kılıyor beni. İçimi saran, acaba onlardan birine rastlar mıyım korkusu. Bu imkansızdı. Nerede olduğumu bilmiyorlardı. Bu büyük ülke, bu büyük şehir ve küçük ama büyük sokaklar bizi bize çıkarmaz. Biliyordum. Ama ben bir gün onlarla karşılaşacağım. Onlarla yolumu kesiştireceğim. Ama ilk önce bu döngüyü düzene sokmam gerek, onun ise beni bana hissettirmesi.
Gözlerimi açtığımda, güneş yeni yeni saçıyordu ışıklarını. Yine yabancısı olduğum bu şehrin bilmediğim bir parkında uyuyakalmıştım. Evden kaçışımın üçüncü günü. Kafamdaki tek meşguliyet ise acaba aranıyor muydum düşüncesi. Uzandığım banktan kalkıp oturma pozisyonunu aldım güneşin tam karşısında, biraz da yukarıya diktim gözlerimi. Güneşin doğuşunu izleyecektim. Serin havanın rüzgarıyla titriyordum. Bir an önce bir iş ve kalacak bir yer bulmalıydım. Burada bu şekilde kalamazdım. Hayatta kalmak için bile olsa bir işe ihtiyacım vardı. Oturduğum yerden kalkıp, olduğum parkta biraz yürüyüş yaptım. Çoğu yerin açılmasını bekleyecektim. Önceliğim bir iş aramak olacaktı. Son üç gündür yaptığım tek şey yürümekti. Yürürken de düşünmek. Evden çıkışım, başımı alıp gitmekti. ben ise sadece bir şehir değiştirebildim bu ne kadar gitmek sayılırdı? Bu gitmek sayılır mıydı? Alkolik bir babanın şiddetinden, üvey bir annenin yapamadığı bir annelikten ise kaybolmak en iyisiydi. belki de kurtulmanın en temiz hali.
Hala bilmediğim şehrin bilmediğim caddelerinde dolanıyorum. Önüme gelen her iş yerine giriyorum. Hiçbir sonuç alamadan çıkıyorum. Her yer deneyimli eleman arıyor ama benim hiçbir işte çalışmamam, işe alınmamama neden oluyor.
Yürümeye ve aramaya devam ettim. gözüme takılan bir "ELEMAN ARANIYOR" yazısı bana biraz umut vermişti. Hızlı adımlarla karşı kaldırıma geçip hemen restorana girdim. İçeriye girdiğimde beni karşılayan güler yüzlü bir garson oldu.
"Buyurun efendim, hoş geldiniz"
Anlaşılan beni müşteri sanmıştı. bu sersefil halimle böyle büyük bir mekanda nasıl müşteri olabilirdim ki? Etrafıma göz gezdirdim gerçekten büyük bir yerdi. Belki de sadece büyük şehirlerde böyle büyük yerler vardır. Ha! nerede miyim? burası Bursa. Büyük bir şehirdi biliyordum. Zaten burası ile ilgili tek bildiğim büyük bir yer olması. Etrafımda bulunan onlarca müşteri, şık kadınlar ve onlara eşlik eden beyler. Gerçekten göz kamaştırıyorlar.
"Buyurun efendim!"
Çok yakınımdan çıkan ses ile kendime geldim.
Ah! garsonu unutmuştum.
"Merhaba! ben iş ilanını gördüm de, yetkili biri ile görüşebilir miyim?"
Garsonun yüzünde ki iyimserlik, o tebessüm solmuştu. Anlaşılan bu müşterilerine özel olan bir tavırdı.
"Benimle gelin."
Kalın ve kaba sesi beni ürkütmüştü, belki de utanmıştım. Hiç bir şey demeden peşine takıldım. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Bu bugün gelebileceğim son iş yeriydi, bu günkü son umudum. Dediğim gibi çok büyük bir yerde ve bunun ikinci ve üçüncü katları da var. Epey iş yapılan bir yer olmalı. Kafamda ufak hesaplar yaptım asıl konuşacağım kişinin odasına doğru ilerlerken. Büyük ve şık bir yer zengin mekanı diyelim. Çok kazanıyorsa çalışanlar da bundan faydalanıyordur, aldıkları ücret güzel olabilir. Burada çalışmalıydım, daha fazla sokakta kalamazdım bu şekilde kendimi tehlikeye attığımı biliyordum. Buraya gelmişsem, belirli bir düzen kurmalıydım. Yapamayıp dönmek gibi bir karar alama, ki bunu yapmam benim sonum bile olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN DEĞİL KADIN
General FictionBüyük acılarla karşılaşmış her kadın'ın minik gülümsemeleri vardır. Ve siz; "Kahkaha atanları değil, tebessüm edenleri unutmayın." Bir galibiyet hikayesi... 30.10.20 (Lütfen kitaba feminist bir tutumla yaklaşmayalım.☆) Kaliteli bir düzenlemeden son...