6.BÖLÜM: ÇARE SENSİN.

224 108 9
                                    

       ithaf: _HerkeseYazar_

"Kendine çaresin."

Merve'yi oda da öylece bırakmış ve beni merdivenlerde bekleyen Ali Garsonun peşine takılmıştım. İki kat inip zemin katına geldiğimizde bana bir alt katı, yani o güzel bodrum katının merdivenlerini göstererek 'in' adlı bakışlarını atıp önce o merdivenlere yöneldi. İnip Sidar Bey'in odasının kapısında durduğumuzda cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Ona şaşkınlıkla bakıyordum. O şimdi cebinden Sidar Bey'in odasının anahtarını mı çıkardı? Çıkardı ve kapıyı açtı değil mi? Yanlış görmedim? Bunu daha önce söylediğimi hatırlıyordum ki bu adam Sidar ve Senar Bey'in sağ kolu gibi bir şeydi. Aslında buna şaşırmalıydım. Her yerde, her şeyde bu adamı görüyordum. Sidar ve Senar Bey'in olduğu her yerde.


İçeri geçtiğim an da beni karşılayan boş bir oda ve kapının karşısında duran o esrarengiz tablo oldu. Eve o tablo, benim için artık esrarengizdi. Gizemliydi. Manasınız geldiği kadar da mana ve anlam yüklüyordum o tabloya. Her zaman Senar Bey'in söylediklerini  aklımın bir köşesine oturtmuş olsam da bir o kadar anlamsızlaştırıyordum söylediklerini. Belki daha önce hiç aşık olmadığım içindir Senar Bey'in bu tabloda ki figürü ilk aşkına benzetmesini garipsemem. Aslında garip olan bu tablonun ona ilk aşkını hatırlatması değildi. Garip olan bu tablonun hep göz önünde olması, üstelik bunlar başka gözler. İçeri geçip ayakta dikilircesine karşımda ki dümdüz duvara baktığımda Ali Garsonun sesi ile irkilerek arkamı döndüm. Evet saygı için bile olsa ona 'Ali Bey' demem gerekirken, ben ona Ali Garson diyordum. Ona Bey sıfatını asla yakıştırmıyordum. İlk geldiğimde beni müşteri sanıp güler yüzüyle karşılarken, iş için geldiğimi söylediğimde duruşunu dikleştirip kaşlarını çatmıştı. Nasıl Bey denilir buna?

"Geç otur. Birazdan Sidar Bey gelecektir." Dediğinde, başımı onaylar bir şekilde bir aşağı bir yukarı haraket ettirip karşıda ki ilk koltuğa oturdum. O hala baş ucumda dikiliyordu. Beraber Sidar Bey'i beklediğimizde kapı kilidinin tıkırdamasıyla gelen ses ile kapıya çevirdim tablonun üzerinde ki bakışlarımı. Gelen Sidar Bey değildi.
Kapıyı iceri kapı arasında bana ve Ali Garsona bakan Senar Bey'di. Bizi burada beklemiyordu belli ki, bakışlarımdan da anlaşılıyordu ki şaşırmıştı. Anlık saşkınlığını üzerinden atıp konuştu.
"Sidar Bey nerede?"  Dediğinde, bu sefer şaşkınlıkla bakan taraf ben olmuştum. Abisine Bey demişti. Evet bu şaşırtmamalıydı, ama resmiyet yığını olan Sidar Bey'di, Senar Bey değil.

"Birazdan gelecektir Efendim. Biz de onu bekliyoruz." Senar Bey de olan bakışlarım, konuşması üzerine Ali Garsona kaydı. Senar Bey ise tamamen içeri girip dolaba yaklaştı ve içinden bir şişe çıkarıp yan tarafında duran küçük kitaplığın üzerinde ki kadehleri doldurdu. Üç kadeh doldurdu. Ne yani bende mi içecektim? Ben içmem. İçemem. Ah neyse abartıp kendimi kasmayacağım tabii bu içeceğim anlamına gelmez. Eline bir kadeh alıp Ali garsona doğru gelip ona verdi.

"Teşekkür ederim Efendim." Deyip elini minnettarca göğsüne vurup elindeki kadehi masaya bıraktı. Senar bey ise bize sırtını dönüp kitaplığın üzerindeki dolu olan diğer iki kadehi alıp dışarı çıktı. Ben gözlerimi odanın her bir yerinde gezdirirken yanımdaki telefonuyla uğraşıyordu. Evet yanımda ki dediğim Ali Garson. Çalan telefonu ile hızlı adımlarla kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtı. İçeri giren beklediğimiz Sidar Bey'di. Onun görüp ayağa kalkmaya yeltendiğimde elini 'otur' der gibi sallayıp kendi koltuğuna geçti. Gözlerini üzerimde gezdirirken bir yandan da masanın üzerinde ki kadehe bakıyordu. Konuya girmek adına küçük öksürüklerle sessizliği bozarken bir yandan da çekmecesinde bir kaç dosya daha çıkardı. İçimde bir şeylerin ters gideceğini zangır zangır bağıran bir ses vardı. Çok saçma olacak biliyorum ama bu yatakhanede iken Merve'nin bana  ters ters bakmasının etkisiydi. Bir türlü bunu kafamdan atamıyordum. Elinde ki dosyaları masasına bırakıp küçük bir paket daha çıkardı.

BAYAN DEĞİL KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin