34-Parkurlu Koşu

675 73 49
                                    

Rin

Eve giderken Midoriya'ya ne kadar çok bağırdığımı hatırladım.

Ben...

NE YAPMIŞTIM LAN BEN BÖYLE?

Midoriya neredeyse ağlayacaktı!Hayır olamaz!Ben bunu nasıl şu an fark ediyordum?

Koşa koşa okula geldim ve yurda gittim.Hızlıca Midoriya'nın odasına girdim.

O...Ağlıyor muydu?

İnanamıyorum!Hepsi benim suçumdu!

Rin:Özür dilerim Midoriya...Ben çok üzgünüm...İyi bir abla olamadım...

İstemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu.Ben hayatım boyunca hiç bir zaman Midoriya'ya o kadar çok bağırmamıştım!

Ben bunu nasıl Midoriya'ya yapmıştım?(Y.N.:Sonunda aklın başına geldi Rin.)

Midoriya daha fazla ağlamaya başlamıştı.Onu böyle görünce ben de ağlıyordum.

Kapıyı kapattım.Ve koşarak Midoriya'nın yanına gittim.Ardından da ona sarıldım.

Sımsıkı sarıldım kardeşime...

Midoriya:Öhö-öhö abla boğuyorsun!

Öyle miydi?

Hızlıca bıraktım onu...

Rin:Ben...Çok özür dilerim Midoriya.Neden öyle bağırdım cidden bilmiyorum.Ben...Çok üzgünüm!

Daha fazla ağlamaya başlamıştım.O sırada Midoriya'nın ağlaması kesilmişti.

Midoriya:Önemli değil abla.Hem ben onu unuttum bile!

Bana gülümsüyordu.

Ama hayır...

O unutmamıştı.Gözlerinden anlıyordum.

Gözlerine baktığımda birden o gerçek aklıma geldi.

Artık bıkmıştım!Ne kadar kendimi onun ablası olarak görmek istesem de o büyük gerçeği ona söylemeden içim rahat etmeyecekti.

Sanırım vakti gelmişti.

Artık gerçek manada onun ablası olabilecektim...

Rin:Midoriya...Sana çok önemli bir şey diyeceğim.Turnuvalar bittiğinde...Tamam mı?

Bana merakla bakıyordu.Fakat çok da beni zorlamamış ve sadece "Peki..." demişti.

Biliyorum,merak ediyordu fakat şu an söyleyemezdim.Eğer şu an söylersen turnuvaya odaklanamayabilirdi.(Y.N.:Salak,şimdi sen onu meraklandırdın zaten.O zaman şu an da odaklanamayabilir.)

Umarım turnuva bir an önce biterdi.

×××

Beyza

Ertesi Gün

Turnuva gelip çatmıştı.Hepimiz kostümlerimiz giymiştik.Ve ilk yarışmanın ne olacağını merakla bekliyorduk.Gerçi ben ne olacağını bildiğim için çok da meraklı değildim.Parkurlu bir koşu yapacaktık.

Benim kostümüm beyazdı.Kahverengi bir kemerim vardı ve o kemerin her yerinde taslak defterlerim vardı.Çünkü benim tek gücüm onlardan geliyordu.

Hoş,aslında benim bir özgünlüğüm de yoktu.Ama özgünlüğü olanlardan bile daha güçlü olduğum bir konumum vardı:yazarlık.

İşte bu konumum sayesinde bir çok şeyi yapabiliyordum.

Fakat yine de...

Yazarlar kitapta bulunmazdı.Bulunamazdı.İşte bu yüzden ne kadar gücümün olduğunun hiç bir önemi yoktu.

Elbette bunu yapacak gücüm vardı:Kitabımın evrenine rahatlıklıkla girebiliyordum.

Fakat nerede görülmüş bir yazarın kitaba girdiği?

Bu mümkün değildi.

Şu an buraya gelmemin tek sebebi herkesi kurtarmaktı.Yoksa asla buraya gelmeyi planlamıyordum!

Kitabın içine tamamiyle bir ara karakter olarak girmiştim.Ve kimse de benim yazar olduğumu bilmiyordu.

Ayrıca yakın zamanda da buradan gitmeyi planlıyordum.Daha fazla kurguyu değiştirmek istemiyordum.

Parkurlu koşu yapacaktık ve şimdi herkes yerlerini almıştı.

Herkes çok gergindi.Ben hariç...

Ben zaten ne olacağını neler biteceğini biliyordum.

Kendime bir plan hazırlamıştım.Çok dikkat çekmemek için bilerek gücümü fazla kullanmayacaktım.

Tabi bunu ne kadar yapabilirsem...

Sonuçta bu kitabın evrenine bir ara karakter olarak girmiştim.

Ve ara karakterler çok yüksek bir derece alamazlardı.Bu altın kurallardan birisiydi.

Aslında çok güçlüydüm.Buradaki herkesi tek bir saniyede özgünlüksüz halimle,sadece konumum olan yazarlıkla yenebilirdim.Fakat bu,senaryonun seyrini fazlasıyla değiştirirdi.

Bu yüzden güçsüz gibi davranmak zorundaydım.

Düdük çaldı ve herkes destur atarcasına koşmaya başladı.

Ben ise yavaş yavaş koşuyordum.En arkada kalmıştım.

Öğretmen:AHHHH!O EN ARKADAKİ KIZ DA KİM?NEDEN O KADAR YAVAŞ KOŞUYOR ACABA!TOPARLAN ÖĞRENCİ!

Eyvah!Şimdi de en arkadayım diye dikkat çekmiştim.

Pekala,o zaman ben de olabildiğince normal olmaya çalışacaktım.

Taslak defterlerimden bir tanesini aldım ve içine uçan bir kaykay resmi çizdim.Hemen önümde bir kaykay belirmişti.

Uçan kaykaya bindim ve ilerlemeye başladım.O sırada beynime sövüyordum.

Ulan uçan kaykay neydi?O kadar yapabileceğim şey varken gidip bunu seçmiştim.

Çok yaratıcıyım(!)Şu an inanamıyorum,gözlerim yaşardı(!)

Neyse...Hem bu şekilde daha az dikkat çekerdim.

Bu şekilde ilerledim.Birden önüme robot canavarlar çıkmıştı.Bu robotlar bizi yavaşlatmak için koyulmuşlardı.

Defterimi hemen elime aldım ve şunu yazdım:"Önümdeki robot birden yere düşer,bozulmuştur.Ve ben de rahat rahat yoluma devam ederim.Olabildiğince yavaş bir şekilde..."

Defterime yazdıklarım,birebir gerçekleşmişti.Yavaş yavaş çıkışa yaklaşıyordum.

Şu an,maçtaki en sakin kişi bendim.Diğerleri ise yarışı bitirmeye odaklanmışlardı.

Böylelikle yarışma bir süre sonra sona ermişti.Bu yarışmada ben 23.olmuştum.Birinci kim miydi?Elbette Yatoydu.(Y.N.:Şaşırdınız değil mi ehehe)

Yato'nun birinci olacağını zaten biliyordum.Hem bu evreni zaten ben yapmıştım hem de zaten mantıklı bir şekilde düşünürsek aslında onun kazanacağı çok belliydi.Sonuçta özgünlüğü ışınlanmaydı.Bu yüzden direk olarak çıkış yerine ışınlanabilirdi.

Yine de,şu an yarıştığımız maçta birinci olmanın pek de bir önemi yoktu.Mesela Yota,şu an birinci olmasına rağmen,birbirimizle savaştığımızda en sonunda 6.olacaktı.Yani tabi eğer bir aksaklık çıkıp yine senaryo benden bağımsız olarak değişmezse...

×××

734 kelime

Kahramanlarım -Bakugo X MC-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin