Nişan

12.4K 1.1K 39
                                    

**GÜLSÜM**

"Anneee! Nerede şu lacivert elbisem. Bulamıyorum bir türlü ya."

Etrafta deli gibi dolaşıp hiçbir şey yapmıyordum. Bu akşam Burak'ın ailesi ciddi ciddi tanışmaya gelecekti ilk kez. Anneler tanışmıştı ama böylesi ilk kez olacaktı. Eğer bir sıkıntı çıkmazsa o ayın içinde nişan olacaktı. "Nişan" kelimesini duydukça elim ayağıma dolanıyordu.

"Kızım görmüyor musun gözünün önündeki elbiseyi? Al işte askıda bak. Dün akşamdan ütüleyip astın ya. Siyah örtün de yanında işte."

Annem ufak bir kahkaha atıp odadan çıktı. Gözümün önündeki elbiseyi görememiştim. Allah'ım ya! Utancımdan anneme cevap vermeden giyinmeye başladım.

Lacivert elbisemin üzerine siyah şalımı dolama yapmıştım. Annemle mutfakta son hazırlıkları yapıyorduk. Babam ve abim salonda oturmuş, geçen cumartesi gidemedikleri sohbeti izliyorlardı bilgisayardan.

Biraz sonra kapı çaldı. Az kalsın elimdeki yoğurt olduğu gibi üzerime dökülecekti. Allah'ım, bu ne heyecandı böyle. Senenin başında, "Burak'ı göreceğin için o kadar heyecanlanacaksın ki, elin tutmayacak heyecandan." deseler güler geçerdim. Şimdiyse heyecandan nefes alamıyordum.

*

Herkes yerleşmiş, her şey yerli yerine oturmuştu. Ben doğru dürüst mutfaktan çıkamamıştım. Çıkmamak da işime geliyordu açıkçası. Onca insanın karşısında -Burak'ın karşısında- heyecandan yürüyemez, kapaklanırdım yere herhalde. Biraz sonra annem "Gülsüm, gel biraz buraya. Bak Meryem Hanım konuşmak istiyor seninle. Gel biraz." deyince donup kaldım. Derin bir nefes alıp içeri geçtim.

Bizim salon büyüktür. Biraz da biçimsizdir. Kapıdan girince sağ tarafta da sol tarafta da ayrı iki oturma takımı var. Aradaki dolap yüzünden sağ tarafta oturan sol tarafta oturanı göremez. Yani Burak'ı görebileceğim tek yer kapıdan girdikten sonraki 15 saniyeydi. Kafam önde girdim salona. Meryem teyze -Burak'ın annesi- beni görür görmez kocaman bi gülümseme yayıldı yüzüne.

"Gel kızım. Gel, otur şöyle karşıma. Konuşamadık hiç. Nasılsın görüşmeyeli? MaşaAllah çok da güzel olmuşsun bu akşam."

Ben verecek cevap düşünürken annemin sesi duyuldu.

"Ah Meryem hanım ah. Bu elbiseyi seçene kadar ne çektik bir bilseniz..."

Annemin cümlesi hazırda bekleyen kan hücrelerimin yanaklarıma hücum etmesine sebep oldu.

1 saatlik muhabbet boyunca en fazla 15 kelime etmişimdir. Daha sonra annemin kaş göz işaretleriyle mutfağa gitmem gerektiğini farkettim. Mutfağa girdiğimde Burak'ın masada oturduğunu gördüm. Bir an ışık hızıyla salona geri dönmeyi düşündüysem de çok geçti, Burak beni görmüştü. Beni görünce hemen ayağa kalktı. Biraz sonra çaylarımızı içerken karşılıklı oturuyorduk.

Şimdi her gün okulda gördüğün insan nasıl bu kadar heyecanlandırıyor seni demeyin. İkinci dönemin başında ailemle de konuştuktan sonra kaydımı açıköğretime aldırdım. Yani ikinci dönemin başından beri görmüyordum Burak'ı. E konuşamıyorduk da haliyle. Arada sırada mesaj atıyordu hal hatır sormak için, o kadar.

"Annem sevmiş galiba seni. Az önce gördüm, ağzı kulaklarındaydı."

"Meryem teyze çok tatlı bir kadın maşaAllah," deyince Burak'ın gözlerinin içi güldü.

Yarım saat kadar öyle muhabbet ettikten sonra kalktılar. Bütün akşam telefonuma bakmamıştım. Üstümü değiştirip telefonumu elime aldım.

38 yeni mesaj. 35'i dernekteki kızların kurduğu gruptan. 2'si tanımadığım bir numaradan. Sonuncusuysa Burak'tan.

"Çok güzeldin bu akşam. Annem çok beğenmiş seni. En geç 2 haftaya kadar yine ziyaret edeceğiz sizi. Annem yarın annenle konuşacakmış inşaAllah."

Elhamdülillah..

"Gülsüm, ben Zehra. Numaramı değiştirmek zorunda kaldım. Müsait olunca konuşalım mı?"

"Gülsüm, konuşmamız lazım. Çok önemli!"

Hemen Zehra'yı aradım. Duyduklarım şok olmama yetmişti. En fazla ne kadar konuşmamıştık ki? 1 hafta mı, 10 gün mü?

"Ne yani şimdi okulun yandı, yurtsuz kaldın, baban Türkiye'ye geri gelmeni istemediği için ortaklık yaptığı birinin evine gittin. Sürpriz! Babanın ortağı Mus'ab'ın amcası! Öyle mi?"

"Evet aynen öyle. Aklıma direkt seni aramak geldi. Ama şimdi numara yabancı diye endişelendirmek istemedim." Zehra'nın sesi telefonda nasıl da endişeli geliyordu.

"SubhanAllah! SubhanAllah! Çok endişeli geliyor sesin Zehra. Az sakin ol."

"Nasıl sakin olayım Gülsüm? Aşağı katımda Mus'ab var. Üf, neyse başka bir şey konuşalım da kafam dağılsın. Sen napıyorsun? Bütün gece görmedin mesajlarımı?"

"Ay Zehra, kusuruma bakma ne olur. Burak'ın ailesi geldi bugün tanışmaya. Sıkıntı çıkmazsa en geç 2 haftaya nişan olur diyordu Burak. Annesi çok beğenmiş beni, yarın annemi arayıp konuşacakmış. Burak mesaj atmış. Ay Zehra ya, keşke yanımda olsaydın."

Zehra derince bir iç çekip;

"MaşaAllah kuzum ya. Rabbim daim etsin. Bakalım şu okul işi olmazsa belki nişana gelmek için babamları ikna edebilirim.." dedi.

Tam cevap verecektim ki, karşı taraftan kapı tıkırtısı geldi. Uzaktan bir ses geldi;

"Zehra, müsait misin?"

Zehra korkuyla karışık endişe içinde;

"Gülsüm! Mus'ab kapıda! Gülsüm!" dedi.

Ben cevap veremeden kapı tekrar tıklatıldı.

"Zehra, biraz konuşabilir miyiz?"

Selamun aleyküm. Mus'ab'la Zehra'yı beklerken nereden çıktı bu Gülsüm'le Burak? Sürpriz yapayım dedim.. Mus'ab'la Zehra için upuuzuun bir bölüm hazır. Bu bölümün vote'ları ve yorumları birazcık artınca paylaşacağım inşaAllah. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Allah'a emanet olun, dualarınızı eksik etmeyin.. Selametle :)

Tevafuklar..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin