Peçe?

12.8K 1K 64
                                    

Leo'nun müslüman olmasından sonra her şey bir anda değişiverdi ve işin garip tarafı bu değişim o kadar hızlı oldu ki 1 hafta içerisinde içinde bulunduğumuz durum tamamen farklı bir hal aldı. Gezimizin geri kalan günlerini camileri gezerek tamamladık desem yalan olmaz. Leo bana, "İstanbul'daki camiileri gezmek istiyorum," dediğinde aklımda hemencecik bir liste yapmıştım bile. Sırayla başladık.. Leo gittiğimiz her caminin imamıyla görüşmek istiyordu. Hiçbiri Leo'yu kırmıyordu. Konuşmaları genelde caminin bir köşesinde yapıyorlardı ve Leo bizi yanlarında istemiyordu. İşin güzel kısmı, her seferinde yüzü daha bir gülerek geliyordu. Elindeki İngilizce meâlin neredeyse yarısına gelmişti. Gündüzleri ayaklarımıza kara suları indirene kadar gezdiğimizden ben de Mus'ab da kendimizi odalara zar zor atıyorduk. Leo öyle değildi. Bütün gece oturuyordu. Bir elinde Kur'an meâli, bir elinde o karmaşa içinde zar zor bulduğumuz ingilizce Sünen-i Tirmizi, önünde bilgisayarı bütün gece araştırma yapıyordu.

Leo'ya baktıkça, "Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anne babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar." hadisini daha iyi anlıyordum. Bu çocuk bilgiye açtı. Bilgi derken, kastettiğim matematik değil, fen değil, coğrafya değil.

1 haftalık tatil o kadar çabuk geçmişti ki.. Göz açıp kapayıncaya kadar deyimi buraya cuk oturuyordu sanırım. Valizlerimiz kapının yanındaydı. Odaları son kez toparladım. Şöyle derince bir nefes alıp aşağıya indim.

"Haydi, çıkalım."

Evden çıkarken son bir kez daha baktım evime... Evim... Evim demek bile zor geliyordu ağzıma. Mutlu değildim bu evde. Çünkü yalnızdım. Kapıyı kilitleyip anahtarı sitenin güvenliğine teslim ettikten sonra önce kiraladığımız aracı teslim ettik. Ardından taksiye binip havaalanının yolunu tuttuk. Leo takside bile elinden bırakmamıştı bilgisayarını. Kiraladığımız arabayı kullanması için Mus'ab'a anahtarları fırlattığında, Mus'ab gözlerini kocaman açarak, "Ne? Arabayı benim kullanmamı mı istiyorsun? Oğlum iyi misin sen?" dedi. Leo araba sürmeye aşık bir adamdı. Leo, ön koltuğa yerleşirken sadece, "Daha önemli işlerim var." demekle yetindi. Bu cevap Mus'ab'a yetmiş olacak ki kafasını sallayıp direksiyona geçti.

*

Uçaktan indiğimizde saat öğleden sonra 4'ü 25 geçiyordu. Bizi almaya Enrique gelmişti. Eve gittiğimiz gibi kendimi odama attım. Acaba Leo evdekilere müslüman olduğunu söyleyince ne tepki vereceklerdi? Acaba bundan dolayı beni suçlarlar mıydı?

Akşam yemeğini yerken bir anda Leo, "Baba, 2 haftalık bir kampa gideceğim," deyince herkes ufak bir şok dalgasına maruz kaldı. Enrique, "O nereden çıktı oğlum?" dedi. Leo sadece, "Güzel bir kamp buldum. Gitmek istiyorum. Mus'ab'la birlikte." dedi.

Mus'ab içtiği çorbayı yutamadı bir an. Ardından, "Ne diyorsun sen be?" dedi. Leo bozuntuya vermeden, "İstanbul'da olanlardan sonra bu kampa ihtiyacım var Mus'ab," dedi. İstanbul'da olanlar? Ah, şey, evet. Şahane, artık evin içinde konuşmamamız gereken bir konu vardı. Enrique Mus'ab'a da fikrini sorup olumlu cevap alınca, izin verdi.

Yatsı namazını kıldıktan sonra elimde Kur'an'ım bahçeye çıktım. Böyle güzel havalarda bu bahçenin keyfini sonuna kadar çıkarmak istiyordum. Mülk Suresi'ni henüz bitirmiştim ki Mus'ab'la Leo yanıma geldiler.

Mus'ab, "Allah kabul etsin," dedi. Leo da onu tekrarladı, "Allah kabul etsin..."

Leo'nun cümlesi yüzümdeki kocaman gülümsemenin sebebi oluvermişti bir anda. Ardından benim soru sormama fırsat kalmadan Leo açıklamaya başladı;

"İstanbul'dayken çok düşündüm. İslamiyet'i iyice benimseyip bir müslüman olarak yaşamaya başlayana kadar evdekilere söylemeyi düşünmüyorum. Babam seninle -bu sırada eliyle beni gösteriyor-  tartışmıyor ama aslında çok bilgili bir adamdır. Konu din olduğu zaman asla susmaz. Babamın karşısına yarım yamalak ve bilgisiz bir müslüman olarak çıkmak istemiyorum. Bir şey söylediği zaman savunabilmek istiyorum. New York'ta bir kamp olacakmış. 2 gün sonra başlayacak ve tam 2 hafta sürecekmiş. 2 hafta içerisinde İslami bilgisini sağlamlaştırmak isteyenleri bekleriz gibi bir şeyler diyordu kampın afişinde. Oradan geldikten sonra babama söyleyeceğim."

Tevafuklar..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin