Tevafuklar..

Evlilik (?)

Evet, demiştim.

Şunun şurasında birkaç hafta önce Gülsüm'e evlilik için erken değil mi diye nutuk atan ben, evet demiştim. Ama 5 gün boyunca sürekli istihareye yatmıştım ve hepsi hayırlı çıkmıştı. Ayrıca, şey.. Mus'ab'a karşı.. hmm, nasıl desem.. bir şeyler hissettiğimden zaten emindim..

Masada cevabıma ilk tepki Lisa'dan geldi;

"Ne diyor bu kız!"

Enrique konuşmama hakkını kullanıyordu sanırım.

Onlara cevabımı sindirmeleri için birkaç dakika izin verdim. Biraz sonra Selman, "Yakın zamanda düğünümüz var desenize," dedi ve ardından ekledi,  "O zamana kadar Kur'an okumayı öğrenebilirsem düğününüzde ben Kur'an okuyacağım şimdiden söyleyeyim."

Sonrasında herşey hızlıca oldu. Masadan kalktık. Bahçedeki çardakta oturduk. Enrique ve Lisa bana 46834768 defa emin olup olmadığımı sordu. Selman defalarca benim yerime "Hazır tabi!" dedi. Mus'ab konuşmalara katılmadı. O akşam ev halkı kararımın kesin olduğunu ve değişmeyeceğini anladı. Bu konu hakkında konuşmayı kesmeye karar vermiş olmalılar ki bir anda evliliğe dair bütün konuşmalar kesildi.

O güne dair yalnızca bir şey yıllarca aklımdan çıkmayacaktı. Evet dediğimde Mus'ab'ın yüzünün aldığı hâl!

Ertesi gün, sabah ezanıyla camiide olmam gerektiğini ev halkına söyleyince, Mus'ab, "Ben bırakayım seni yarın," dedi. Selman atlayıp, "Ben de geleceğim!" dedi. Şey, her şekilde haramdı biliyordum ama sanırım Mus'ab'la tek kalmamızdansa Selman'ın da arabada olması daha iyi olurdu. İzin isteyip odama çıktım.

Pijamalarımı giyip yatağıma oturunca bütün gün gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiverdi. Evet demiştim, evlenmeyi kabul etmiştim. Tam Gülsüm'ü aramak için telefonumu elime almıştım ki ekranda Gülsüm'ün ismi belirdi. Derin bir nefes alıp telefonu açtım, "Alo?"

"Selamun aleyküm Zehra, nasılsın?"

"Aleyküm selam Gülsüm, vallahi bilmiyorum nasılım.. Sen?"

"İyiyim şükür. Ya dün seni gördüm rüyamda. Burak az önce geldi eve. Ona yemek falan hazırladım. Seni arayayım bir dedim."

"Aa, nasıl gördün hayr olsun inşaAllah?"

"Böyle uzuun bembeyaz bir elbise giymiştin. Rengarenk çiçeklerin arasında yürüyordun. Yanında da bir bey vardı. O da beyaz giyinmişti. Başında takke vardı. Ama ben sizin arkanızda olduğum için yüzlerinizi göremiyordum. Çok güzeldi ya. Sabah rüyanın güzelliğiyle uyandım vallahi.."

Rüyanın şaşkınlığını atlatamadan, "Gülsüm.. Mus'ab bana evlenme teklifi etti." dedim.

Gülsüm şaşkınlıktan boş boş konuşuyorken, kendine gelmesini beklemeden, "Ben de kabul ettim," dedim.

Ardından 10 dakikalık şaşkınlık molası.

"Gülsüm, yeter vallahi yeter. Zaten ne yaptığımın ben bile farkında değilim. Yeter ya. Evet dedim ama sor bana neler düşüne düşüne evet dedim.."

"Kızım neyi düşünüyorsun? Sen zaten Mus'ab'dan hoşlanıyorsun. Daha buraya geldiğin vakit konuşmadık mı bunları? Şükret işte. Rabbim sizi haramdan koruyor, helal yoldan kavuşturuyor.. İstihareye yattın mı?"

"5 gündür yatıyorum, hep hayırlı çıkıyor. İstiharede hayırlı çıkıyor diye, evet dedim zaten. Ama ne bileyim Gülsüm, evlilik be bu!"

"Ne 5 gün mü? 5 gün önce mi teklif etti! Ve benim yeni haberim oluyor. Neyse şaşkınlığına veriyorum ama tribini daha sonra çekeceksin. Ya of Zehra bu iş telefonda olmaz. Yarın size gelsem aslında ne güzel olurdu ama.. Burak ne der bilmiyorum.."