"Kudüs, gözyaşımın şehri..."

13.8K 1.1K 87
                                    

"Böyle bir şeye nasıl cüret ederdiniz! Nasıl? Aklım almıyor!"

Mus'ab, Hocam ama.." dediyse de Müdür sözünü kesti.

"Susun! Sus! Açıklama istemiyorum! Böyle bir şey nasıl benim okulumda olabilir? Hem de benim gözlerimin önünde! Nasıl böyle bir şeye cesaret edebilirsiniz Bayan Akca, nasıl?! Hayır hayır! Buna müsaade edemem! Hemen ebeveynlerinizle görüşeceğiz ve bu işi halledeceğiz! Kendini bilmez bir kızın gözlerimin önünde bana terörist demesine katlanmak zorunda değilim! Seni okulumda görmek istemiyorum!"

"Gelebilecek bir velisi yok! Ailesi burada yaşamıyor."

Sanki suçlu ben değilmişim de Mus'ab'mış gibi bütün savunmaları Mus'ab yapıyordu.

"O zaman kimin yanında kalıyorsa o gelsin! Burada numarası yazılan evi aradım! Bu iş bugün bitecek!"

Müdür'ün köpüre köpüre söylediği cümlenin hemen ardından Enrique ve Leo odaya daldılar. Enrique önce bana sonra Mus'ab'a baktı. Büyük ihtimalle gözlerim kan çanağıydı çünkü sinirden yaklaşık 1 saattir oturduğum yerde ağlıyordum. Enrique gözlerimi görünce sanki kendi kızıymışım gibi;

"Burada ne olduğunu hemen açıklamazsanız gerçekten hepimizin canı sıkılacak Müdür Bey!" dedi.

Sonra Enrique Müdür'ün konuşmasını beklemeden bize odadan çıkmamızı ve dışarıda beklememizi söyledi. Böyle bir tepki beklemeyen Müdür Bey, sinir ve şaşkınlıkla eski masasının arkasındaki koltuğuna yerleşti. Leo ve Mus'ab'la dışarı çıktık. Leo, Mus'ab'a su ve bazı şeyler daha almasını söyleyince Mus'ab tek kelime etmeden okulun çıkışına doğru yürüdü. Leo'yla tek kalınca öylece gözlerimin içine baktı. En sonunda;

"Ne? Sen de mi benim suçlu olduğumu düşünüyorsun? Dertlenme. Zaten babam olanları duyunca büyük ihtimalle burada daha fazla kalmama izin vermez ve beni başka iğrenç yatılı liselerden birine postalar."

"Bunca insanı karşına alabilecek kadar ne gördüğünü merak ediyorum sadece İslam'da..."

Tam savunmaya geçecektim ki duyduğum cümleyi filtremden tekrar geçirdim ve.. Ve... Leo ne demişti öyle?

Elimle kalbimi gösterip;

"Ta buradan hissediyorum. Yetiyor." dedim.

O sırada Mus'ab elinde 2 şişe su, bir torba dolusu abur cuburla geldi. Sulardan birini alıp kafama diktim. Başka hiçbir şey istemiyordum. Ben kafamı duvara yaslamış, şu olayların bir an önce hallolmasını beklerken Mus'ab Leo'ya olayın ufak bir özetini geçti.

Yarım saat kadar sonra Enrique sinirli bir şekilde odadan çıktı. Gayet merhametli bir şekilde, "Haydi canım, gel. Eve gidiyoruz." dedi.

Yol boyunca konuşulmadı.

Eve girdiğimiz gibi bizi kapıda Lisa karşıladı.

"Canım iyi misin?" diyerek kocaman sarıldı. Allah'ım! Ailemden görmediğim şefkati bu insanlardan görüyordum, hiç yanlarından ayrılmak istemiyordum. Ama buradaki maceramın artık sonuna geldiğimizin farkındaydım.

Biraz sonra salonda oturmuş, birilerinin konuşmasını bekliyordum. Sanırım herkes bir diğerinden bekliyordu. En son Leo, "Ee ne oldu? Anlatsana baba," dedi.

Enrique, "Siz bu konuda düşünmeyi bırakın. Haydi yemek yiyelim artık!" dedi.

Akşam yemeği için sofraya indiğimizde Enrique boğazını temizleyip –bu hareket bana babamı hatırlattı- dikkatleri üstüne çekti.

Tevafuklar..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin