"Ya bırak beni! Kalkmayacağım işte!"
Böyle aşkın ızdırabını... derler ya. Şuan tam o durumdayım. Neredeyse yarım saattir abimi yataktan kaldırmaya çalışıyorum. Ama bir türlü beceremedim. Yok yani inat etti kalkmıyor.
"Ya abi saçmalama! Okul ne olacak?" Bir yandan da onu sarsıyordum.
Kafasını yastıktan kaldırıp bana baktı. "Okula gidip onun yüzünü görmek istediğimi mi sanıyorsun? Onu görürsem neler yaparım bilmiyorum." Kafasını tekrar yastığa gömerken, "O yüzden rahat bırak beni."
Sabah sakinleşir diyordum ama daha beter gibi bir şey oldu. Ona hak veriyorum ama okula gitmesze annem tepesine biner.
Tabi ya annem! Belki o abimi kaldırabilir.
Abimi sarsmayı bırakıp, "Iyi ben de annemi çağırırım. O kaldırır seni." Dedim. Ben odadan çıkarken o da ağzında bir şeyler geveledi.
Aşağı inip anneme abimi kaldıramadığımı söyledim. O da yüzünde garip bir ifade ile yukarı çıktı. Ben de peşinden gittim. Abimin odasına girdiğimizde annem abimin üzerinden yorganı çekip, "Ne bu! Yapışmışsın yatağa! Kalk çabuk!" Diye bağırdı.
Abim kafasını yastıktan çıkarıp yorgana uzanmak için elini kaldırdı. Annem bunu fark edince eline vurup elini tekrar aşağı indirmesini sağladı.
Abim tepki vermek yerine kafasını tekrar yastığa gömdü. Annem çabuk sinirlenen biri bunu bilmeyen yoktur. Ama şuan sinirlenmesi haksız yere gibi bir şey olur. Sonuçta abim ve Hinata bağlıydılar. En azından abim öyleydi. Yani abimin bu duruma gelmesi gayet normal.
Annem abimin onu takmaması sonucu kaşlarını iyice çattı. Annemin bir şey yapacağını anladığımdan onu dürtüp bana bakmasını sağladım. Kulağına yaklaşıp, "Anne biraz dışarı gelebilir misin?" Diye fısıldadım.
Bir süre abime baktı. Sonra tekrar bana dönüp kafasıyla onayladı. Sanırım abimde bir gariplik olduğunu anlamıştı.
Odadan dışarı çıktığımız anda da bana beklediğim soruyu sordu. "Ne oldu buna? Depresyona girmiş bir havası var."Söylemem gerekiyordu kendimce. Yani abim bana kızabilirdi. Ama annem eninde sonunda öğrenirdi. Yine de üstü kapalı anlatmakta fayda var. Gerçi anneme her şeyi anlatıp sonra da Hinata'yı yolmasını izlemek zevk verir. Yapar mı ki öyle bir şey? Belki...
"Abim sevgilisinden ayrıldı. Ondan biraz üzgün." Bu kadar bilgi yeterli.
"Hinata mı?" Kafamı olumlu anlamda salladım. "Zaten ne buluyorduki o kızda. Birde üzgün mü?" Annemin de dilinden bal damlıyor.
Annem bir şey daha diyecekken kapı zili çaldı. Annem kapıya bakmak için aşağıya inerken ben de abimin odasının kapısında bekledim. İçeri girip abimi fazla kızdırmak istemiyordum. Merdivenlerden gelen ayak seslerini duymamla oraya baktım.
Sabah sabah Sasuke-kun'un burada ne işi olabilir!? Şu tipe bak! Havalı havalı yürümeler! Sanki podyuma çıkıyor!!
Beni sallamadan abimin odasının kapısını açıverdi. Ben de sinirle peşinden içeri girdim. Hesap sorar gibi, "Niye geldin?" Dedim.
Bana dönüp, "Seni ilgilendirir mi?"
Bir düşüneyim...evet! Sonuçta benim evimdesin!"Kimin evinde olduğunun farkında mısın?" Biraz olsun sakin kalmaya çalışıyorum.
Bir şey demeden abime dönüp omzundan dürtmeye başladı. "Aptal dünden beri telefonun kapalı. Ne oldu lan?" Abim birkaç saçma ses çıkardı.
Sasuke-kun biraz daha dürttü. Durum hâlâ aynı olunca abimin kafasına bir yumruk geçirdi. Abim kafasını ani bir hızla kaldırıp yataktan kalktı. Sasuke-kun'a kaşlarını çatıp, "Bir defolun gidin odamdan! Yetti be!! Rahat bıraksanıza beni!!"