Burasının hali ne!? Etraf leş gibi içki kokuyor. Abimi görmezden geliyorum çünkü kafayı bulmuş bir şekilde saçma sapan hareketler yapıp bir şeyler mırıldanıyordu. Yerler desen içki şişeleriyle çerez doluydu. Sehpada da birkaç kutu ramen vardı.
Kaşlarım epey havada sırtını duvara dayamış, kolları önünde bağlı Sasuke-kun'a döndüm. "Ne yaptınız siz burada!?"
Beni yeni fark etmiş kafası güzel abim, "Sakura seeğen mi geldin?" Dedi.
Sasuke-kun ona göz devirip, "Planım kafasını biraz dağıtıp onu rahatlatmaktı. Ta-" lafını bölmemle devamını getiremedi.
"Bu kadar içmesi normal mi sanıyorsun! Amacın onu hastaneye kaldırtıp mı rahatlatmak!?"
Parmağıyla abimi işaret edip, "Sence bu kadar içmesinin sorumlusu ben miyim? Durdurmayı denedim ama bu aptalın inadı tuttu. Ben yeter dedikçe daha fazla içti." Bakışlarını abime yönlendirip alayla, "Tabi para babasının cebinden çıkmıyor."
Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Biraz olsun rahat nefes alamayacak mıyım ben?
Bir süre o şekilde kaldım. Az da olsa sakinleştiğimi hissettikten sonra gözlerimi açıp abime döndüm. Gittikçe daha kötü bir hal alıyor vücudu. Buna ruhu da dahil tabi. Oysa bir gün geçti. Bu kadar çabuk felakete döneceğini düşünmezdim.
Ben bile bu kadar değilim. Gerçi benim başıma böyle bir şey gelmedi. Ya benim sevgilim bile olmadı. Bu acı gerçeği tekrar hatırlamak canımı yakmadı değil.
Kendimi bir kenara bırakmam ve abime odaklanmam gerektiğini aklıma getirip oturduğu koltuğa ilerledim ve tam karşısında durdum.
Bardaktan içmek uğraştırmış olmalıki şişeyi kafaya dikmeye başlamış depresif abicim.
Kibar bir şekilde, "Abi biraz fazla olmadı mı? Hadi bırak, içme artık." dedim.
Beni sallamadan içmeye devam etti. Ufaktan da olsa bakmamıştı bile. Dalıp gittiğini düşünerek bunu bir fırsat olarak gördüm ve elinde tuttuğu şişeye uzandım. Elim şişenin alt kısmını sardığı sırada hızla kendime çektim. Abim bunu fark edince o da üst kısmındaki tutuşunu sıkılaştırıp kendine çekmeye başladı.
"Bırak şunu!"
Ona cevap verme zahmetine girmeden çekmeye devam ettim. Şişenin elimden kaydığını hissedince diğer elimi de devreye soktum. Yaptığım şey üzerine işim daha da kolaylaşmıştı.
Tabi bir yere kadar...
Abim de benim gibi yapınca yine aynı duruma gelmiştik. Abimin bu inatçılığı epey sinirimi bozduğundan bırakmaya pek niyetli değildim.
Benim de inadım pistir diyebilirim.
Şişe bir bana bir ona çekilip dururken yaklaşan adım sesleri ile birlikte gözlerimin Sasuke-kun'u bulması bir oldu. Bıkkın bir şekilde bize doğru geliyordu.
Bakışları abimde, "Zorlama, elinden ben alamadıysam sen hiç alamazsın."
Bu ne be? Bu Uchiha niye sarhoş değil. Yani olmasını istediğimden değil ama kapıda yaptığını da ayıkken yapmış olamaz herhalde.
Sarhoş olmadığına göre ayıkken yapmış işte. Saçma sapan şeyleri böyle derinden düşünmek zorunda mıyım!?Gerçi bir şey de olmadı. Bildiğin dalga geçti!
Sözlerine karşılık vermedim. Tamamiyle şişeye odaklıydım. Almam şart!
Abim sesli bir hırıltı verdi. Sarhoş insanlar sinirlendirilmemeli değil mi? Sanırım ben o noktayı çoktan geçtim.