༄༄༄
Rosé'den;
"Çok güzel görünüyorsun..."
Jungkook Bey'in dedikleriyle beraber utançla kafamı eğmiş ve de hafifçe gülümsemiştim. Bana öyle bir bakıyordu ki, utanmamam oldukça zordu gerçekten.
"Teşekkür ederim Jungkook Bey, ayrıca siz de oldukça harika görünüyorsunuz."
"Rosé, ne olur artık bana Jungkook Bey deme ya... Bak istiyorsan tavşan falan diye de seslenebilirsin ama yine de Jungkook Bey deme lütfen. Yani seni yemeğe çıkarttım, belki de onlarca kez sana aşık olduğumu söyledim ama hâlâ daha 'Bey' mevzusunu aşamadık resmen seninle."
Şimdi fark ediyordum da, cidden tavşana benziyordu...
O kadar şirin bir şekilde söylenmişti ki, bu haline karşılık gülmeden de edememiştim doğrusu. "Peki, nasıl istersen." Dediğimde elini havaya kaldırmış ve yüzünü de üzgün bir surat ifadesine büründürmüştü.
"İtiraz kabul etmiyorum Rosé! Bir kere de benim dediğim olsun ya!"
"İyi de, ben kabul et-"
"Bak, hâlâ daha itiraz ediyorsun!"
"İTİRAZ ETMİYORUM Kİ!"
En sonunda daha fazla dayanamayarak bağırdığımda oldukça şaşırmış olacak ki, gözlerini kocaman açmış ve de hafifçe irkilmişti. Tabii beni hep sakin bir şekilde görmeye alışık olduğu için şu anda şaşırması da oldukça normaldi.
"Ne çıktı az önce senin içinden Kleopatra'm? Hem sen hep böyle haşin olsana, çok seksi oluyorsun bu şekilde..."
Dedikleriyle beraber gözlerim kocaman açılırken, utançtan dolayı yanaklarımın da kızardığından emindim. "Eğer biraz daha böyle şeyler dersen, ben de yine Jungkook Bey demeye başlarım sana!"
Dediklerime karşılık ağzına hayali bir fermuar çekmiş ve de gülümseyerek koluna girmem için kolunu bana doğru uzatmıştı. Koluna girip gülümsediğimde her ikimizi de oldukça şık görünen bir restorandan içeriye girdirmişti.
Üzerimde mini, bordo ve de vücudumu tamamen saran saten bir elbise vardı. İnce askılı olan bu elbise oldukça naif ve güzel duruyordu aslında. Saçlarımı da açık bırakmayı tercih edip hafifçe dalgalandırmış ve de sade bir makyaj yapmıştım.
Siyah topuklu ayakkabılarım ve siyah çantamla beraber de oldukça uyumlu göründüğümü düşünüyordum. Yani en azından ben öyle hissediyordum. Öyle olmasam bile bu çok da umurumda değildi açıkçası.
Jungkook ise her zaman olduğu gibi çok şık bir takım elbise giymişti ve gri ile siyah tonlarının hakim olduğu bu takım elbiseyle beraber de oldukça yakışıklı görünüyordu.
Garsonların da yönlendirmeleriyle tahminimce bizim için ayrılmış olan masaya doğru ilerlemiştik. Masanın önünde durduğumuzda Jungkook, sandalyemi çekmiş ve gülümseyerek oturmam için beklemişti.
Bu kibar davranışı karşısında tebessüm ederek teşekkür etmiş ve sandalyeye yerleşmiştim. O ise bu sırada, önemli olmadığını söyleyerek yanımdan ayrılmış ve de hemen karşı tarafımdaki sandalyeye oturmuştu.
Restoran o kadar büyük ve ihtişamlıydı ki, hayran kalmamak elde değildi doğrusu. Birkaç saniye boyunca etrafı incelediğimde yanımıza bir garson gelmiş ve de siparişlerimizi alarak yanımızdan ayrılmıştı.
"Rosé... Aslında seni yemeğe çıkartmamın bir sebebi var. Seninle baş başa kalmak istememi saymıyorum zaten de, bu yemeğin asıl sebebi sana bir şey sormak istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tailed Star
Fanfiction"Bu elbisenin üzerindeki desenlerde de olduğu gibi ışıl ışıl parlaması için, elimizden gelenin en iyisini yapacağız kesinlikle." ༄ Kuyruklu Yıldız • Bts❦Bp ༄ Jenmin • Rosékook • Taelice • Namsoo ༄ Başlangıç Tarihi: 27.06.2020 ༄ Bitiş Tarihi: 28.07.2...