Cehennemin, ah pardon, okulun kapılarından içeriye girdiğimde rahatsız edici bir gürültü beni karşıladı. Oradan oraya koşuşturan yarı yetişkin, dengesiz insanlar başımı döndürüyordu. Şu an yapmak istediğim tek şey bütün sorumluluklarımdan kaçarak yorganımın altına saklanmaktı. Ancak bunun için fazla geçti ve ilk dersim biyolojiydi.
Biyoloji sınıfımda Ezra'nın da olduğunu hatırlayarak derin bir iç çektim. Onunla konuşacak enerjim yoktu. Daha doğrusu yaşayacak modda değildim ve tek istediğim uyumaktı. Ancak bunun yerine dolabıma ilerledim ve kitaplarımı aldım. Cidden, birisinin bu kadar uğraştığım ve uykumu feda ettiğim için bana ödül vermesi gerekiyordu.
Sessizce sınıfa girdim ve henüz sadece bir iki kişinin gelmiş olduğunu görerek rahatladım. Arka sıradaki yerimi aldım, kitaplarımı yavaşça masamın üzerine bıraktım. Normalde öğretmenler sınıfa girene kadar, hatta ders sırasında bile insanları gözlemleyip vakit geçirirdim ancak bu sabah bunu yapacak enerjiyi bile kendimde bulamıyordum.
Geçen on dakika boyunca başımı sıraya yaslayıp uyumaya çalışmıştım. Başarısız oldum. İnsanlar sınıfı kendileriyle ve kendi gürültüleriyle doldurmaya başlamışlardı. Uyumaya çalıştığımı görmüyorlar mıydı?
Mrs. Brooks sınıfa girdi. Herkes susmuştu ve bunun Mrs. Brook'a karşı beslenen yersiz korku olduğunu çok iyi biliyordum. Beni ilgilendirmediğinden başımı sıramdan kaldırmaya bile uğraşmadım. Alınacağını sanmıyordum.
"Günaydın. Kaybedecek vaktimiz yok. Hepiniz eşlerinizi biliyor olmalısınız. Yerlerinizi alın ve araştırmanızın ilk bölümünü nasıl hazırlayacağınızı tartışın. Bu iki dersin sonunda bana taslak verin." Mrs. Brooks sustuğunda herkes olabildiğince sessiz bir şekilde eşleştirildikleri kişinin yanındaki yerini aldı. Ancak ben kıpırdamadım çünkü hayat dolu harika Ezra'nın (!) benim yanıma geleceğini biliyordum. Ki tahmin ettiğim gibi yanıma birisinin oturduğunu hissettim.
"Günaydın Luke." Her gün en az on beş kez duymaya alışkın olduğum sesi kulaklarımı doldurdu. Ciddiyim, çocuk konuşmayı seviyordu. Her konu hakkında bir görüşü mutlaka vardı ve mutlaka sesini çıkartmaktan çekinmiyordu.
Pek benimle örtüşmüyordu elbette.
Cevap vermek yerine başımı kaldırıp onun gözlerine dik dik baktım. Benden hoşlanmaması ikimiz için de iyi olurdu. Sonra arkadaşım olma girişiminde bulunarak zaman harcayabilirdi, ki bu üzücü olurdu. Ancak Ezra'nın bir şeylerden nefret etme gibi bir olayı olduğunu sanmıyordum. Her şeye ve herkese karşı sürekli iyiydi. Sinir bozucu derken bundan söz ediyordum tam da.
"Yine çok konuşkansın." Gülümsedi ve çantasından ne olduğunu önemsemediğim bir yığın şey çıkarttı.
'Ah, lütfen. Bence o sıfatı benden çok hak ediyorsun.' Diye düşündüğümü hatırlıyorum. Konuşmayı planlamıyordum. Gözlerimi Mrs. Brooks'a diktim ve onun çoktan bizi seyrettiğini gördüm. İçinde bulunduğum durumdan ne kadar hoşnutsuz olduğumu anlaması için elimden geldiğince somurtuyordum. Somurtmanın bile enerji istediğinden söz etmiş miydim? Hah. Ancak o yüzündeki gülümsemeyle bana bakarak başını salladı onaylarcasına.
"Eee, Luke. Konumuz hakkında kafa yordun mu?" Adeta bir kuş gibi cıvıldıyordu.
Başımı evet şeklinde salladım. Elbette ki düşünmüştüm. Sadece Mrs. Brooks'un hatrına...
"Benimle paylaşacak mısın?" Neredeyse durumun farkında olduğunu ama benimle bu ödevi çabucak bitirmek istediğini görebiliyordum. Ancak bu yine de iş birliği yapıp bir an önce bitirmek istediğim anlamına gelmiyordu. Hala sinir bozucu olmak, ve onun sinirli yanını görmek istiyordum.
Başımı hayır anlamında salladım.
"Ezra ile ne kadar uzun süre sadece beden diliyle konuşabilirim isimli bir oyun mu oynuyoruz?" Somurttu. Somurttuğunu görmek nedense bana garip bir tatmin hissi vermişti. Cevap vermedim. O da bir süre konuşmadı ve önündeki kağıda ödevimizin taslağı olduğuna inandığım bir şeyler yazmaya koyuldu.
"Mrs. Brooks bana senden söz etti." Sonunda konuştuğunda ilk kez ilgimi çekmeyi başarmıştı.
"Konuşkan insanları öldürme hobimden de bahsetti mi?" Boş boş baktım.
"Not alıyorum." Parlak bir şekilde gülümsedi.
Kağıdına baktığımda gerçekten de büyük harflerle 'LUKE KONUŞKAN İNSANLARI ÖLDÜRÜYOR' şeklinde bir not aldığını gördüm. Daha sonra yanına bir uzaylı kafası çizdi. Az kalsın gülümsüyordum, neredeyse kaslarımı harekete geçirerek dudaklarıma o gereksiz gülümsemeyi koyacaktım.
"Neden kendini tutuyorsun?" Anlam veremediğim bu soru kulaklarımda yankılandı.
"Neyden?" Ona bir soruyla cevap verdim.
"Mutlu olmaktan." Yazmaya devam ederken konuştu. Bu hemen cevap verebileceğim bir soru değildi. Cevabından emin olmadığım sorulara asla cevap vermezdim. Ya da vereceğim tek cevap emin olmadığım olurdu. Ancak Ezra'nın duyduğum şüpheden haberdar olmasını istemiyordum. Bu yüzden sadece sustum.
"Senin gibi insanlar hep hayatın boktan olduğunu söylüyorlar. Ama bu doğru değil. Hayat boktan değil. Hayata bakış açın, sadece, hayatın içinde olan güzelliklerin ne kadarını görmeye karar vermene bağlı. Ama sen kör olmayı seçiyorsun."
Ezra'nın bu sözleri beni şaşırttı. Ondan böyle bir şey duymayı beklemiyordum. Hele ki ilk konuşmamızda hiç. Mrs. Brooks'un ona ne söylediğini bilmiyordum ama her ne söylediyse Ezra beni çoktan çözmeye başlamıştı. Şimdi yapabileceğim tek şey elimden geldiğince onun kafasını karıştırmaktı.
Sanırım bu çocuktan nefret etmemin tek nedeni onun her zaman haklı olmasıydı. Hayır, iyi açıdan filan söz etmiyordum. Sadece onun doğası, ve onun kendisinde olan bir şeyler vardı. Her zaman hayat doluydu, bunu kıskanıyordum ama ben hep onun zıttı oldum. Birilerini haklı ya da hoş bulmaktan nefret ediyordum. Hiç kimse benim istediğim özelliklere sahip olmadığı için yalnız olduğumu düşünüyordum, bu bir bahaneydi. Ve yalnız olmaya alışmıştım. Ancak şimdi bu çocuk hiçbir yerden çıkarak beklediğim kişi rolüne bürünmüştü.
Belki de bu role bürünmemişti ve gerçekten de öyleydi. Ne fark ederdi ki?
"Ne söylediğini bilmiyorsun." En sonunda doğru olduğuna inandığım kelimeleri buldum ve konuşmaya fırlattım. Ezra kalemini bıraktı ve bana döndü. Gözlerimin içine bakıyordu, bundan hoşlanmıyordum. Yine zayıf hissediyordum ve güçlü bir şekilde başka bir tarafa bakma isteğim vardı.
"İnsanları seyretmeyi sevdiğini biliyorum. Ancak ben de insanları gözlemliyorum, ve emin ol, senin hakkında da belli başlı fikirlerim var."
![](https://img.wattpad.com/cover/26569658-288-k138759.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezra | ⚣
RomanceEzra ve Luke farklı dünyaların insanlarıydı. Birlikte mutlu olmak için yeni bir dünya yarattılar. ㅡ 2015