IV

9.3K 624 141
                                    

Saat gecenin üçüydü ve ben akılsızca bir karar alıp Ezra'nın sıkıcı defterini okumaya karar vermiştim. Aldığım bu kararın acısını çekiyordum ancak geri dönmek benim için bir seçenek değildi. Başlamışken hepsini bitirmeliydim. Bütün bu şarkı sözleri, paragraflar, ufak çizimler kimin için yapılmış merak ediyordum. Belki de sadece yapmıştı. Birisi için değildi. Ancak bu kelimeler sadece aşık olan bir insanın kalbinden gelebilirdi. Hah, sanki ne biliyorduysam aşık olmakla ilgili.

"Acı çektiğini biliyorum. Ama bunu saklamanı istemiyorum. Soğuk ve sevgisiz. Reddedilmene izin vermemem. Sakinleş. Seni saf hissettireceğim. Benim için 'o' olduğuna emin olabilirsin. Kalbindeki şiddeti uzaklaştırmak istiyorum. Güzelliğinin sadece bir maske olmadığını hatırlamak, fark etmek istiyorum. Seni, geçmişinden gelen şeytanlardan kurtarmak istiyorum. Kalbindeki gizli duyguları beslemek istiyorum. Aşıklarına, huysuz ve ilahi olduğunu hissettiriyorsun. Bir günahkar olduğunu düşünsen de, tüm masumiyetin bana ait olsun."

Bu sözleri okuduğum saniye, hangi şarkıya ait olduklarını biliyordum. Muse'un Undisclosed Desires şarkısıydı bu. Oldukça büyük bir tutkuyla yazıldığına inandığım bir şarkıydı. Tutku da Ezra'yı ifade ediyordu benim için. O yüzden onun defterinde bu şarkı sözlerini görmek büyük bir şok değildi.

"Kayıp gitmeyeceğine söz verirsen, seni asla bırakmayacağıma söz veririm."

Belkide aylardır atmadığım, boğazımda düğümlenip kalmış bir kahkaha attım. Kahkahamın bütün evde yankılandığını duyabiliyordum. Bu beni düşündüğümden fazla eğlendiriyordu. Gerçekten de, Ezra, bu ufak sanat parçası, aşık olmuştu. Kendisini bu gereksiz kara deliğin içine bıraktığına inanamıyordum. Kim neden aşık olmaya karar verirdi ki? İnsanlar aşık olmayı seçemediklerini söylerler bir de. Ben de bunun bir saçmalık olduğunu söylüyordum. Duygularınızı kapatmayı öğrenseydiniz aşkın ne olduğunu bilmezdiniz bile. Tıpkı benim yaptığım gibi, bu ufak şeylerle uğraşmanıza hiç gerek kalmazdı.

Sayfayı çevirdiğimde güzel bir çizim ile karşılaştım. İlk önce sayfanın dört köşesinin, ustaca çizilmiş ağaç ve çiçeklerle kaplandığı gözüme çarptı. En ufak ayrıntıları ve bütün güzellikleriyle çizilmişlerdi. Kendi eliyle çizdiğinden emin olmak için parmağımı çizimin üzerinde gezdirdim ve tamamen tükenmez kalemle çizilmişti. Onun bu kadar güzel şeyler yaratabileceğini bilmiyordum. Ağaç ve çiçek portrelerine o kadar odaklanmıştım ki kağıdın merkezindeki asıl sanatı gözden kaçırdım. Yine büyük ve görkemli bir ağaç, ve ağacın dibinde oturmakta olan bir figür. Figür nazik ve güzel gözüküyordu. Neredeyse bir kadın figürü gibiydi, ama kadın olmadığını anlıyordunuz. Göğüsleri yoktu ve saçları kısaydı. Elinde bir kitap tutuyordu.

"Senden vazgeçmeye çalıştım, ancak bağımlıyım. Hislerimi gömmene izin veremem."

Altında yazan şey buydu. Ürkütücü olduğunu düşündüm.

Aklıma gelen saçma düşünceleri hemen uzaklaştırdım. Buna kendimi fazla kaptırmıştım, hepsi buydu. Defterin tamamını okumak ile ilgili verdiğim sözü bir çırpıda attım ve bu mavi defteri kapattım. Bir daha da açıp okumak istemiyordum. Başımı ağrıtıyordu ve baş ağrısının büyük bir hayranı değildim.

Uykuya dalmak benim için her zaman en zor şeylerden birisiydi. İnsanlar nasıl beyinlerini susturup hiçliğe gidiyorlardı? Nasıl hiçbir şey yaşamamışçasına, geçmişleri onları avlamadan uykuya dalabiliyorlardı? Benim için uykuya dalmak, daha fazla düşünüp, oraya buraya dönecek enerjinin kalmamasıydı. Ve birden kapanırdın. Tıpkı şarjı bitmiş bir cihaz gibi.

---

"Luke." Annemin sesi bulanıklaşmış bilincime izinsiz bir şekilde daldığında, huzurlu bir şekilde yatağıma gömülmüştüm. Uyuduğum zaman en huzurlu olduğum zamandı. Beni bu garip hayattan daha da uzaklaştırıyordu ve her şey daha çabucak geçiyordu. Bu yüzden uyanmak istemiyordum. En büyük düşüncem acaba bir gün uykumda ölsem ve hiç uyanmasam neler olacağıydı. Ancak bunu dile getirsem herkes benim depresyonda olduğumu düşünürdü. Ben depresif değildim, hayatla ilgili sevdiğim ufak şeyler vardı. Ancak bu ufak şeyler yetmiş sene burada kalmam için yeterince büyük şeyler değillerdi.

Ezra | ⚣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin