Çınar
Cama oturduğum gibi kulaklığımı takıp telefonumdaki şarkıyı başlattım, şu sıralar Ekin'in en sevdiği şarkıydı. Bu yüzden telefonuma yüklemiştim, şimdi de ilk defa dinleyecektim.
Ekin'e olan duygularım ufak bir patlama yaşadığı anda.
İçimde onu kaybetme korkusu vardı, bu her zaman vardı ancak onu Yankı ile gayet samimi bir şekilde konuşurken görünce daha da artmıştı. Belki de saçma bir korkuydu ama korkuyordum işte, benim için saçma falan değildi.
Belki de bencilce davranıyordum ama o benim çocukluktan beri tek ve en iyi arkadaşım olmuştu. Eğer sevdiğim kız değil de sadece arkadaşım olsaydı yine korkardım, arkadaşlarım benim için her zaman aşırı değerli olmuşlardı.
Her ne kadar Ekin'den başka arkadaşım olmasa da.
Birden Ekin'in camının açıldığını fark ettiğimde bakışlarımı hemen oraya çevirmiştim. Ekin ise beni umursamadan cama oturmuş, defterine bir şeyler karalamaya başlamıştı.
Çizim yapmayı her zaman çok sevmişti, küçükken odasının duvarlarını boyadığı için hep annesinden azar yerdi. Ben de benim odamın duvarlarına çizim yapabileceğini söylemiştim, annem çizimleri benim yaptığımı sanıp bana kızıyordu.
En azından Ekin üzülmüyordu.
Göz ucuyla hâlâ odamın duvarında olan çizimlerden birine baktım, her ne kadar odamın duvarları defalarca boyanmış olsa da bazı kısımları asla boyamamıştım, böyle kalsın istiyordum.
Duvarımın bir köşesinde Çınar ağacı vardı, benim odama çizim yapacağı zaman her zaman benimle ilgili şeyler çiziyordu.
Bakışlarımı tekrar Ekin'e ve çizim defterine çevirdiğimde sürekli bir şeyler karalayıp sildiğini fark etmiştim, çizecek bir şey bulamıyor olmalıydı.
Elimi ona uzattığımda ilk önce elime bakıp sonra bakışlarını bana çevirmişti.
"Elimin üstüne ufak bir patates kızartması paketi çizsene."
"Sonunda çizecek bir şey buldum." diyerek kendi kendine güldü ve kalem kutusundan kalemlerini çıkarıp elimi rahatça çizim yapabileceği bir şekilde tutmuştu.
Yüzümde istemsiz bir gülümseme ile onun bu odaklanmış halini izlemeye başladım, ona baktığımı bile fark ettiğini düşünmüyordum.
'Kendinden kaçamadı o çınar'
'Derdinden kurumadı ki çınar, uyumadı ki çınar'
Şarkı sözlerine sonunda dikkat ettiğimde denk gelen sözlerle gülümsedim. Neye gülümsediğimi bilmiyordum, belki de ismim geçtiği içindi, özellikle şu aralar Ekin'in bu şarkıyı defalarca dinlediğini varsayarsak.
Kulağımdaki bir kulaklığı çıkarıp dengemi kaybetmemeye çalışarak Ekin'in kulağına taktığımda birkaç saniye hangi şarkının çaldığını anlamaya çalışmıştı.
"Bu en sevdiğim şarkı, beğendin mi?"
"Şarkı zevkine güveniyordum zaten, beni yanıltmadı." dediğimde mutlu olmuştu, sevdiği şarkıların beğenilmesi hoşuna gidiyordu.
"Senin patatesinin markası Ekin."
Dediğini anlamadığım için kaşlarım hafifçe çatılırken çizimi bitirdini göstermişti. Çizime yakından baktığımda ancak ne dediğini fark edebilmiştim, küçük harflerle 'Ekin' yazıyordu.
"Kendine de ketçap çiz o zaman, markası Çınar olsun ama."
"Hayır, onu sen çizeceksin."
Kalemlerini bana uzattığında elinden kalemleri alıp kucağıma koymuştum, düşmemeleri için oldukça dikkat ediyordum.
Çizimim iyi olmadığı için fazla detay olmayan bir ketçap kutusu çizmiştim, zaten detay olmadan da olurdu bence. Böyle de gayet ketçap kutusuna benziyordu.
En sonunda kalemle 'Çınar' yazıp çizimi bitirmiştim.
Elini bıraktığım gibi çizime yakından bakmak için elini benim tarafımdan çekip çizimi incelemiş ve mırıldanmıştı.
"En yakın arkadaşların taktığı kolyeler gibi, bizimki de çizim oldu işte."
~~~~
Bugün canım 2 bölüm atmak istedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ketçaplı Patates | Texting
Kısa HikayeÇınar: Benim için patates olmadan ketçap bir hiçtir Çınar: Sen patatessin, ben de ketçap Çınar: Ben de sensiz bir hiçim