Ekin: Şaka mı bu
Çınar: Ne şaka mı
Ekin: Rüyada mıyım
Çınar: He tamam anladım
Çınar: Sen patates kızartmalarını buldun değil mi?
Ekin: Evet
Ekin: Çık cama
Ekin: Beraber yiyelim
Çınar: Cama çıkarım ama yemem
Ekin: Neden?
Çınar: Diyetteyim
Ekin: Ben seni tombişken de severim
Ekin: Sorun yapma sen
Ekin: Sen beni tombişken sever misin diye soracaktım ama vazgeçtim
Ekin: Sen beni ne beter hallerimle sevmişsin biraz kilo alınca mı sevmeyeceksin
Ekin: Yani seversin değil mi?
Çınar: Bu soruyu sormamışsın gibi sayıp cama çıkıyorum
Çınar: Sen de çık
Ekin: Cama çıkmanı söyleyen benim zaten
~~~~~
Elimdeki patates tabağını masanın üzerine bırakıp camı açmıştım. Camı açtığım gibi Çınar'in yüzüyle karşılaşırken gülümsememle birlikte o da bana gülümsemişti.
"Bana patates kızartmak nereden aklına geldi?" derken cama oturup tabağı da elime almıştım.
"İçimden geldi." derken oturduğu penceresinden bana doğru uzanıp tabaktan bir parça patates almıştı.
"Aferin, hep böyle içinden gelsin."
"Senin de içinden gelse de ketçap yapsan şu Çınar'ına keşke."
"Üşenmezsem yaparım bir ara." dediğimde yüzüne üzgün bir ifade yerleştirmişti.
"Üzdün beni."
"Üzülme."
"Ama üzdün."
"Al patates ye, üzüntün gider." diyerek tabağı ona uzattığımda birkaç patates daha almıştı.
"Ama yine de üzdün beni."
"Çınar! Sana kaç kere dedim cama oturma diye." Çınar'ın annesinin sesi duyulduğunda ikimizin de bakışları ona doğru dönmüştü.
"Ben çıkıyorum, sen de in o camdan. Düşeceksin bir gün." diyerek annesi geldiği gibi giderken camlar arasındaki boşluğa baktım. Dengesini kaybetse bile tutunabileceği bir yer vardı, tutanamasa bile dengesini sağlamasına yardımcı olabilirdim.
"Annemi biliyorsun zaten, neyse. Gelsene." dedikten sonra camdan odasına inmiş ve oraya gelmemi işaret etmişti.
Elimdeki tabağı masaya bıraktıktan sonra dengemi kaybetme ihtimalim için bir elimi Çınar'a uzatmış ve elimi tuttuğu gibi onun odasına geçmiştim.
Bu onun sevgilisi olarak ilk kez odasına gelişimdi ama diğerlerinden farklı hissettirmiyordu. Sanki Çınar ile hâlâ sadece arkadaş gibiydik.
"Çınar, saçını öreyim mi?" dediğimde ani ve saçma sorumla beraber Çınar şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Tamam, ör."
Yatağın ucu oturduğumda Çınar da ayaklarımın dibine oturmuştu. Aklıma gelen anıyla gülümsedim, küçükken de Çınar'ın saçlarını hep örmek isterdim ama buna asla izin vermezdi. Nedenini hiç sormamıştım, o da söylememişti.
"Neden küçükken saçını örmeme izin vermiyordun?"
"Çünkü saçıma dokunulması uykumu getiriyor, dizinde uyuyakalırım diye istemiyordum."
"Uyuyakalsan ne olacaktı ki?" derken bir yandan da onun saçlarını örüyordum.
"Bilmiyorum, belki de sana daha fazla aşık olmaktan korkmuşumdur." derken kendi kendine konuşuyor gibiydi. Sonradan dediklerini fark edince birden susmuştu.
İkimiz de duygularımızı sık sık dile getirmiyorduk, Çınar duygularını kelimelerle yeterince iyi ifade edemediğini söylüyordu ve bunu davranışlarıyla belli ediyordu. Ayrıca bir şey söylediği zaman da utanıyordu.
"Yanlış anlama, o korkunç bir şey değil ama ben çocuk aklıyla korkmuşum işte." dediğinde ördüğüm saç tutamını çözüp Çınar'a dorğu eğildim. Yüzüm Çınar'ın yüzünün tam yanında duruyordu.
Yanağını hafifçe öpüp geri çekildikten sonra saçlarını ellerimle karıştırmıştım. Zaten dağınık olan saçları daha da dağılmıştı.
Çınar kafasını geri eğip bana baktıktan sonra gülümsemişti.
"Patates olmuşsun." diyerek yanağımı sıktığında gülüp yavaşça alnına vurmuştum.
"Bunu iltifat olarak kabul etmeyi o kadar çok isterdim ki." dediğimde yanağımı tekrar sıkmıştı.
"Patates'in yanına en iyi ne gider biliyor musun? Ketçap, yani ben"
~~~~~
Bölümü bir türlü bitiremedim bittiği yer saçna geldiyse kusura bakmayın artık.
Bu arada size kötü bir haberim var
Final yaklaşıyor...
Yazacak bi şey kalmadı, aklımdaki kurgu bitti ve muhtemelen birkaç güne final gelir.
Neys, bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ketçaplı Patates | Texting
Short StoryÇınar: Benim için patates olmadan ketçap bir hiçtir Çınar: Sen patatessin, ben de ketçap Çınar: Ben de sensiz bir hiçim