Multide Çınar var
Koşar adımlarla okulun kapısında beni bekleyen Çınar'a doğru ilerledim. Bugün epey geç kalkmıştım ve hazırlanana kadar bayağı bir zaman geçeceğini bildiğimden Çınar'a beni beklememesini söylemiştim.
Ama yine de okulun kapısında beni bekleyeceğini söylemişti, ne kadar ısrar ettiysem de onu ikna edememiş, en sonunda pes edip beni okulun kapısında beklemesini söylemiştim.
"Koşma ya, niye koşuyorsun?" diyen Çınar ile ona garip garip bakıp derin bir nefes alıp Çınar'ın yanında durup okula ilerlememiz gerektiğini belli edercesine okulu işaret etmiştim.
Yan yana okula doğru ilerlerken Çınar'ın elini elimde hissedince kendi kendime gülümseyip parmaklarımızı birbirine kenetlemiştim, bunu ben yapmasaydım elini çekecek gibi duruyordu çünkü.
Şansımıza hocanın işinin çıkmasıyla birlikte derse hoca yokken girip sıramıza oturmuştuk ama bir de şanssız kısım vardı, merdivenlerde Yankı ile karşılaşmıştık. Teneffüste yanımıza gelip bin tane şey soracaktı, buna emindim.
Bakışlarımı Çınar'a çevirdiğimde çantasında bir şeyler arıyordu. Onun görmediğini fırsat bilerek yüzünü incelemeye başlamıştım. Onca senelik arkadaştık ama ona hiç bu gözle bakmamıştım.
Bakmadığımı sanmıştım.
Sarı saçları ve mavi gözleriyle gerçekten çekici duruyordu ancak çökük gözaltları ve uykulu gözleri onu hep mutsuz gibi gösteriyordu. Yankı'nın söylediğine göre de ben olmadığım zaman etrafta tam anlamıyla hayalet gibi geziyormuş.
Ama yine de nasıl herhangi bir kızın ondan hoşlanmadığını anlayamıyordum. Bu benim işime geliyordu ama merak etmemiş değildim.
"Çınar, hiç sana yazan biri var mı?" diyerek ona doğru yaklaştığımda bakışlarını hemen bana çevirmiş ve içten bir şekilde gülümsemişti.
Yapma yanarız.
"Ben de bana bakarken başka şeyler düşünüyorsun sanıyordum, meğer aklın bana başka kızların yazıp yazmamasındaymış." diyerek çantasından aradığı şeyi, kalemini, çıkarıp tekrar bana dönmüştü.
"Ve sence yazan olup olmaması benim umrumda gibi mi duruyor?"
"Bu evet mi demek hayır mı?" dediğimde gülmüştü.
"Bu seni seviyorum demek." dediğinde sınıfta olmasak saçıma veya yanağıma küçük bir öpücük konduracağına neredeyse emindim.
Hoca ders boyunca gelmezsen teneffüs zili çalmasıyla beraber Yankı'nın sınıfa dalması bir olmuştu. Birkaç dakika daha beklese patlardı çünkü.
"Allah'ım ne güzel bir manzara bu böyle. Tabii ben olmasaydım bu manzara daha önce oluşacaktı ama kusuruma bakmayın artık."
"Kusura bakacağım tabii niye bakmayayım?" diyen Çınar'la birlikte Yankı bakışlarını ona çevirmişti.
"Sana tavsiyeler veren bendim nankör."
"Ama hiçbiri mantıklı değildi ve hiçbirini de uygulamadım."
"Kalbimi kırdınız şu an."
"Üzülme Yankı, sen olmasan Ekin'i kimden kıskanacaktım ben?" dedi Çınar.
"Beni Yankı'dan mı kıskandın?" diye Çınar'a döndüğümde masumca gülümsemişti.
"Suçsuzum, sen onunla özel konuşmak isteyince aklımda bir sürü senaryo oluşmuştu. Ayrıca bu sürekli ayarlasana deyip duruyordu."
"Ama kime olduğunu asla belirtmedim ki!" diye araya girdi Yankı.
"Ben olmasam seni kimden kıskanacaktı? Benim sayemde sana olan aşkını daha da fark etti o. Hadi şimdi bana teşekkür edin." diye de devam etti.
"Bak şu an teşekkür ettik, bak aynen."
~~~~
Ben geldim, gidiyorum.
Bana bir adet Çınar lütfen...
Neys, bb
![](https://img.wattpad.com/cover/234806697-288-k698049.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ketçaplı Patates | Texting
Historia CortaÇınar: Benim için patates olmadan ketçap bir hiçtir Çınar: Sen patatessin, ben de ketçap Çınar: Ben de sensiz bir hiçim