***
"Affedersin de sikerler öyle işi."
Aynen. Giriş cümlem bu olmalı. Hatta bu benim bence hayatımı özetleyen cümle öbeği olmalı. Alın yazım olarak bu yazmalı.. Eğer ki öldükten sonra Münker ve Nekir melekleri bir sahne gösterip söyle ulan Yiğit kul, hayatının neresinden başlayalım hesap sormaya diyeceklerse, bu anı seçiyorum. Cidden, pardon ama sikerlerdi öyle işi.
Eh, küfür kısmına da bir sansür koyarlardı herhalde.
"Git.. Tamam gerçekten gitme demiyorum ama.." Nah demiyordum. Küfür satırına bir çentik daha. Gayet de güzel gitme demem gerekiyordu ya. Gitmemeliydi. Gitmesindi. Neden gidiyordu ki? Kaç milyon sene sonra tam kavuştum derken değişim programı zımbırtısı da neydi şimdi?
"Yaren. Net bir cevap verecek misin bana artık?"
"Küfür etmeden konuşmayı öğrendiğin zaman neden olmasın?" Siyah ojeli tırnaklarını incelermiş gibi yaparken acaba sinir hatlarımı aşırı yoğunlaştırdığının farkında mıydı? Bendeki de salaklık. Tabi ki farkındaydı. Yaren beni her zaman bilinçli olarak süründürürdü.
Evet, söylemekten gocunmuyorum çünkü insafsızın kızı ömrümü yemişti be.
Ama güzel yemişti.
"Sonsuza kadar gitmiyorum Yiğit."
Sonsuza kadar gitmiyorum Yiğit. Şu an için ilişki istemiyorum Yiğit. Seni sevdiğimden emin değilim Yiğit. Yıllardır duyduğum cümleler değil miydi bunlar? Giderdi tabi. Sevmezdi de. Ne de olsa her zaman döndüğünde bir enayi bekliyor olacaktı burada.
Öyle sanıyordu ya da.
Hatta ben bile o an öyle sanıyordum.
Gitmesin diye evlenme teklifi etmeyi bile düşünmüştüm. Sonra karşımda o alaycı sırıtışı ile "Saçmalama istersen," dediği, içine ettiği kalbim yetmiyormuş gibi bir de mahvolacak gururum ile alakalı milyon tane sahne gözümün önünden geçince dilimi ısırdım.
"Tamam, hayatını yaşa tabi. Özgürsün. Kim senin özgürlüğüne karışabilir değil mi?"
Açıkçası kıçım yavaştan donmaya başlamıştı ve yorgundum. Yeşil şu an Yaren'in kapısında köpek yavrusu gibi titreyip neredeyse gitmesin diye yalvardığımı bilse kuvvetle muhtemel aforoz ederdi beni. Tabi önce Yaren'in böğrünü deştikten sonra.
"Yiğit.."
"Yok. Bitireyim izin ver lütfen." Ellerimi cebimden çıkardım, sinirden veya soğuktan, aynen Allah'ın nisan ayında soğuktan titriyordum, bilmiyorum uyuşmuşlardı, gözlerine dik dik bakmaya devam ettim. "Bana net olarak göstermen lazım. Evet seni seviyorum ya da kusura bakma gidiyorum."
Sevdiğini söyleyeceğine kalıbımı basardım.
"Kusura bakma gidiyorum."
Kalıbımı da siksinlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahatsız
HumorOna aşık olduğumda, sekiz yaşındaydım. Tüm Dünya bir yana o bir yana, kardeşimin okula başladığı gün. Her teneffüs yanına geleceğim diye yemin ettirmek için ayakkabılarımı saklayan kardeşimin. İlk teneffüste ondan iki sınıf üstte olmanın verdiği Mir...