"Hatice mi?"
-"Evet Ömer Faruk. Ali amcanın kızı Hatice..."
"Hı hıı aanladım gardaşım."
Onun gözbebekleri dahi gülümserken, benim gözbebeklerim gizliden gizliye kan ağlıyor. Kalbim, dayan kalbim!
Hüzünlenmenin sırası değil! Hayır hayır şimdi değil sakın gözlerin dolmasın ey garib Ömer!
Herşeye rağmen gülüp gardaşımın yanında olmalıyım. Allahım dilimi çöz, konuşmamda yardım et "Rabbi yessir velâ tuassir Rabbi temmim bi'l-hayr" (Rabbim! kolaylaştır zorlaştırma, Rabbim hayırla sonuçlandır)
Gücümü toplayıp, her ne olursa olsun gardaşımın yanında olmalıyım. Hem onun haberi yok gönlümde saklı olan yârdan. Ehnamemeden haberi yok ki! Hadi Ömer Faruk toparla kendini. Haydi Bismillah
"Vayy hayrlı olsun gardaşım."
-"EyvAllah gardaşım EyvAllah. Allah biliyor Çooook mutluuuyuuuuum."
"Belli belli gardaşım."
Çok Şükür Mustafa arkasını döndü, tabii bağırarak mutlu olduğunu söylüyor. Arkasını dönmezseydi eğer, bu enkaza dönmüş halimi nasıl izah ederdim..
Ellerini iki yana açıp derin nefes alan Mustafa heyecan ile konuşmaya başlıyor. Ama Kalbime dikenlerin battığından habersiz. Allahım içim acıyor, dayanma gücü ver bana.
-"Yani daha öncede babam istemiş. Lakin Ali amca 'daha küçüktür' demiş. Ama bu sefer tamam demiş. Aslında varya hem bu mutluluğumu seninle paylaşmak, hemde seni davet etmek için geldim. "
"Ne ne daveti? "
-" Bu akşam istemeye sende geleceksin Ömer Faruk. Haber vermek için geldim. Ha bir de şimdiden söyleyeyim itiraz istemem ona göre."
Eli ensesinde gözlerinde utangaçlık, tabii son sözlerinde utançlıktan çok uzak tehdirvari bir bakışla. Sanki az önce bağıra bağıra mutlu olduğunu dile getiren o değilmiş gibi. Hâlbuki şuan benim gönlüm yangın yeri, fırtınlar kopuyor.
Hani elinizi kesersiniz de ilk canınız acımaz. Hatta elinizi kestiğinizi bile fark etmezsiniz ya, sonra sonra ise tüm acıyı iliklerinize kadar hissedersiniz. Hah işte sanırım benim yüreğimde şuan öyle. En isabetli tarif bu olur gibi, öyle değil mi?
Şuan yüreğim yangından uyumuş. Bedenim durmuş. Aklım ise nerede onu hiç bilmiyorum.
" Ha neden ki? Ne için?"
-" Unuttun biz birbirimize söz verdik! Hangimiz evlenirse, diğeri onun sağdıcı olacak."
" İyi de sağdıç düğünde olmuyor mu? İstemede ne alaka?"
-" Eveet. Ama ben her mutlu ânlarımda sağdıç olarak, dostum olarak senin bana destek olmanı, yanımda olmanı istiyorum."
" Aaa şey bilmiyorum yaa. İşim var mıdır ki acaba. Hatırlamadım ki! Hem bizimkiler ne der, izin verirler mi ki?"
Allahım ne saçmalıyorum böyle. Sakin ol biraz Ömer efendi, sakin ol!
-"Ne işi gardaşım! Taramalıya bağlamış gibi bir yığın bahane. Ben anlamam, böyle mutlu bir gecemde yanımda olacaksın o kadar!"
Bir elini yumruk yapıp diğerini de hayali masa yapıp eline vurarak bir de gösteriyor.
-"Bak Vallahi senin düğününde sağdıcın olmam ha ona göre."
Hah şimdi de işaret parmağını bana doğru sallıyor tam oldu.
Aff aff Allahım.
"Bak Gardaşım düğün ile isteme aynı mı sanki? Bir de kalkmış beni tehdit ediyorsun pes Vallahi pes sana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHNAME (Gizli Sevda)
General FictionEn yakın arkadaşınız, yıllardır kavuşmayı beklediğiniz, gizlice sevdiğiniz kişi ile evlenirse ne yapardınız? Aşk yakar. Hemde çok yakar be... Ama Ömer Faruk bunu bilmiyordu. Gerçi bilseydi de değişen bir şey olmazdı. Yine severdi. Çünkü bu, Masum bi...