"Allah Teâlâ'ya en yakın olanlar, fakirlerle birlikte olmaktan hoşlanan, ebedi olanı geçici olana tercih eden ve kazaya rıza gösterenlerdir."Muhammed b. Hamid (رَحْمَةُ اللهِ عَلَيْه)
****
Şuan bir ağacın altında oturmuş, Dervişin sözlerini düşünüyorum. Sözleri o ân şifa oldu. Lâkin o gittikten sonra yüreğim tekrardan yangın yerine döndü. Sanırım yalnız kalıp, düşünmekten oluyor olabilir. Yada yeni öğrenip, daha hazmedemediğim içindir.
Bari önceden söyleselerdi. Birden damdan düşer gibi, 'istemeye gel!' Hemde benim Ehname'mi!
Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Tıpkı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gibi. O'da, üzüldüğü vakitler göğe bakarmış. Sevindiği vakitler ise toprağa. Yerde Tevazu, gökte ferahlık vardır ya!
Bakarken fark ettim ki akşam olmak üzere ve benim artık hayvanları erken götürmem gerekiyor. Zira bu akşam isteme var.
Âh isteme!
Kan gardaşıma Ehname'mi istemeye. Allahım ne zor geliyor dilime, yüreğime. Yâ HAKK yardım et. Sana sığınıyor, sana yöneliyorum. Senden gayri kimsem yok, senden başka sığınacağım yok. Bana dayanma gücü ver, güç ver, kuvvet ver Âmîn.
Bu düşünceler eşliğinde nasıl eve geldim bilmiyorum. Hayret doğrusu! Ömer yapma böyle! Toparlanmalısın, kendine gel artık! Evdekiler seni böyle görmesin.
Anam ve bacım kapının önünde ellerinde yün eğiriyorlar. Garib anam yaşlanmış, çalışmaktan beli bükülmüş anam. Tam sekiz çocuk dünyaya getirmiş. İlk üç evladı kız olduğu için babama kuma alması için baskı yapmışlarsada, babam onlara pek kulak vermemiş. Baskı yapmalarının nedenide en çok belkide anam, başka köyden gelin geldiği içindir. Evet belkide en büyük sebep bu olabilir. Babamda bunu bildiği için onlara şöyle karşılık verirmiş,
'Erkek olsun kız olsun hepside Rabbimizin nimetidir, hepsinde ayrı bir hayr vardır. Kız çocuğu cennete vesiledir, evin bereketidir. Buna karşın nasıl nankörlük eder, Allah Teâlâ, eşimin vesilesi ile kız çocuğu bahşetti diye eşimi ayıplar, kuma getiririm. Hem ya benim hiç çocuğum olmasaydı ne yapacaktınız? Çok Şükür ki kız da olsa evlatlarım var..' demiş ve onların söylediklerini yerine getirmemiş.
Üç kız çocuğundan sonra ise iki tane erkek çocukları olmuş. Ardından bir kız daha eh sonrada şu garib çoban Ömer. Tabii ardından dünyalar güzeli bacım.
Ben onlara öylece bakıpta bunları düşünürken, onlar ise beni fark edip şaşırdılar. Tabii erken gelmemi beklemiyorlardı. Ehname'mi, kan gardaşıma isterken benimde yanında sağdıç olarak gideceğimi bilmiyorlar. Sabır sabır ya Rabbi sabır ver bana.
"Cümleten Esselâmü aleyküm ve Rahmetüllahi ve Berakât ."
-"Ve aleyküm Selâm ve Rahmetüllahi ve Berakât." diyerek ikiside karşılık verdi.
-"Ömer Faruk oğlum hayrdır bu saatte geldin?"
"Hayrdır ana, hayrdır."
-"Ne oldu ki?"
"Sonra anlatsam olur mu? Önce üzerimi değiştirip, duşumu alayım, yemekte konuşuruz olur mu anam?"
Şimdi anlatacak mecalim yok anam affet.
"Oyyy anası gurban. Olur olur. Sen git temizlen aklan paklan güzel oğlum."
-"Oo ooo güzel oğlu, şeker oğlu, ballı oğlu. Ana kaymakta koy üzerine tam olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHNAME (Gizli Sevda)
General FictionEn yakın arkadaşınız, yıllardır kavuşmayı beklediğiniz, gizlice sevdiğiniz kişi ile evlenirse ne yapardınız? Aşk yakar. Hemde çok yakar be... Ama Ömer Faruk bunu bilmiyordu. Gerçi bilseydi de değişen bir şey olmazdı. Yine severdi. Çünkü bu, Masum bi...