İsteme

433 14 374
                                    

Her akşam vakti namazının farzı, sünneti ve evvabin namazlarının ardından, tesbihatlaromızıda yapıp yatsı namazına kadar camide beklerdik. Hocayla birlikte köyün gençleri toplaşır. Bazı geceler sohbet, bazen ilmi bilgiler, bazen kıssa, bazen soru-cevap. Bazı zamanlar ise bilgilendirici oyunlar oynardık. Biz Köyün gençleri vaktimizi böyle değerlendirirken, yaşlılar ise kendi aralarında hasbihal yaparlardı.

Ama bu gece malesef katılamayacığız. Zira tesbihatın hemen ardından Mustafa koluma yapışıp, 'hadi bize gidelim ezana kadar' deyip resmen kolumdan sürükleye sürükleye Camii'den çıkardı. Tabii buarada hocamızdan, müsade istemeyide ihmal etmedi çok düşünceli gardaşım benim.

Şimdi ise yolda yürüyoruz. Heyecanla acaba ne giysem...beni beğenir mi?...Ailesi kabul eder mi?...kendisi kabul eder mi, evet der mi?...diyerek kendi kendine sorup, kendi kendine cevap veriyor.

Arada banada sordukları oluyor lakin vereceğim pek bir cevap yok. Ne olumlu cevap, nede olumsuz. Evet olumsuz cevap verip gardaşımın, dostumun üzülmesini istemiyorum. Zaten ben yeterince üzülüyorum, en azından o, kendi içinde, benim yerimede sevinsin, heyecanlansın.

Nihayet evlerine vardık babası camide olduğu için anasına selam verdik ve uygun bir odaya geçtik. Mustafa'nın 3 tane bacısı var. Biri büyük ama diğerleri küçük, ortanca dokuz yaşında, diğeri yedi yaşında. Küçük olanlar bize hoş geldiniz dediklerinde büyüğünü göremedim. Zaten bizim buralarda genç kız olunca, kendilerine namahrem olan tüm erkeklerin karşılarına çıkmazlar.

Mustafa,

-"Odayı boşaltınız mı?" diye kardeşlerine sorduğunda onlarda,

-"Evet abi hazır." dediler.

Biz de odaya geçip onun kıyafetlerini seçmeye baktık. Zaten pek fazla da kıyafeti yok! Hepi topu üç tane takım elbisesi var. Üçü de işi gereği şehre gidince takım elbise giyemsi gerekiyor. Üçünü de ayrı ayrı üstünü tutup hangisinin giyeceğini karar verilmedi.

'"Sence, takım elbise mi giyeyim, yoksa gömlekle pantolon?"

"Takım elbise giymelisin. O daha uygun geliyor bana göre."

Bu sefer de takım elbisenin hangi renkte olmasına karar vermeye başladık. Siyah, lacivert bir de koyu kahverengi vardı.

"Lacivert takımı giy. Siyah ise düğünde giyersin" dedim.

Bu fikrim onun da hoşuna gitti lacivert takım elbisesi giymeye karar verdi. Bu seferde içine hangi gömlek giyeceğine karar veremedi.

-"Siyah mı giysem, beyaz mı giysem?" diye tereddütte bulundu.

"Beyaz giymelisin."

Âh istemeye istemeye yardımcı olmalıyım. Zira ona yardım etmek için geldim. Yardan vazgeçe geçe...

Heyecandan nefesi kesilmiş, kalbi ağzında gibi konuşamıyor bile. Ama halbuki benim içim yanıyor bilmiyor ki!

Şimdi sıra saçını yapmaya geldi. Kız kardeşinden su ve tarak istedi ortanca kardeşinin getirdiği su ile saçını taramam istedi!

-"Gardaşım! Saçımı tarar mısın? Damat traşı gibi sende saçımı tarar mısın?"

Estağfurullah Estağfurullah Estağfurullah. Sakin ol Ömer Faruk.

Bizim buralarda adettir sadıç, düğünde damatın saçına, sakalına bakım verir. Şimdi düğün değil, lakin işte bu paşa bozuntusu şimdiden sadıç olmamı istedi. El mecbur,

"Tamam Gardaşım. Sen şöyle aynanın karşısına geç bakalım." dedim.

Aynanın karşısına da geçti. Ama tabii ki bu beceriksiz ben nasıl yapacak acaba!

EHNAME (Gizli Sevda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin