Gücünü kontrol eden kai bunu hala yeterli bulmasa da sorun etmedi . ales ve raiden'a dönüp " son yaklasıyor " dedi
Kimse bilmese de bu cümle 33 evren'in ve sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok canlının kaderini belirleyen o sözlerdi.
Ales ve Raiden kendi içlerinde Kai'nin söylediği bu sözlerin ne amaçla kurulduğunu biliyorlardı ama ne yol açacağını, sonuçlarının ne etki edeceğini bilmiyorlardı.
Ayağa Kalkan Kai hemen Raiden'a dönüp " Savaş yaklaşıyor ama ben hala tam gücümde değilim. Raiden senden bana bu yolda yardımcı olmanı istiyorum. Bu savaş bütün ırkların masadaki gücünü belirleyecektir. Tanrılar bana ihanet etmiş olabilir ama ben ölmedim. Bu halimle akademi'de dikkat çekerim o yüzden hızlıca burayı terk edelim ama ondan önce benim bu anı ayrılışımın dikkat çekmesini önlemeliyiz." Dedi ve Raiden'ın konuşmasına daha iyi izin vermeden hemen kendisinden on metre ilerdeki kapıya yöneldi ve hemen aşağı doğru inmeye başladı.
Raiden sis olup Kai'nin içine geri döndü. Ales ise bu olayları büyük bir şaşkınlık ile takip etmiyordu çünkü ilk tanıştıkları gün onun kim olduğunu öğrenmişti. Aşağı hızlıca inen kai'yi gören ev arkadaşları bu yabancıyı tanıyamam işte ve hemen Savaş pozisyonlarını aldı. Kai ani gelişen bu durama küçük bir tebessüm ile karşılık verdi ve aurasının katrilyonda birini üçlüye gönderdi ve daha ne olduğunu anlamaya Zack , Eva ve Sonya saniyesinde bayılarak yere düştüler.olara hiç aldırış etmeden evden çıkan Kai ve Ales müdire Helenin bulunduğu binaya doğru ilerliyolardı.
Raiden cesaretini toplayarak "Efendi Kai nereye gidiyoruz" diye sordu tüm cesareti ile. Kai gelen soruya yürürken bir süre sessiz kaldı ve sonrasında "Raiden sence aniden ortadan kaybolan bir çocuk dikkat çekmez mi? müdüre helen bu konuda bize yardımcı olacak" dedi ve yanında onu takip eden Ales ile birlikte yola devam etti.
Kai yolda ilerlerken önü gören dış saha öğrencileri bu ürkütücü aura'nın nasıl bu kadar acımasız bir hava yaydığını düşünüyorlardı. Sonunda müdire helen'nin bulunduğu akademi binasına varmışlardı. Hızlıca binanın içine giren Kai üstüne çevrilen bakışlara aldırış etmeden hemen müdüre helen'in odasına doğru yol almaya devam etti.
Odaya giriş tam önünde duran Kai
Tek yumruk darbesi ile kapıyı kırdı ve içeri girdi sakın ve yavaş adımlar ile.
Müdüre Helen gördükleri karşısında oturduğu masadan kalkıp hemen Savaş pozisyonunu aldı ve
"Kendini bilmez piç nasıl olurda akademi müdürü helen'in odasına böyle gidebilirsin." Dedi ve saldır ya geçmeye başlayacaktı ki hareket edemediğini fark etti. Helen etrafındaki bu baskıcı aura'nın kime ait olduğunu anladı ve şuan ki konuşmasın ne kadar aptalca olduğunu düşündü.Kai helen'e doğru ilerlerken elinde ortaya çıkan kılıcı helen'in boğazında dayadı ve "seni buracıkta öldürsem kimse anlamaz... O yüzden ben dediklerime harfiyen uyucaksın ve bende seni öldürmekten vazgeçip burdan hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gidicem" dedi bir katil edasıyla.
Helen şu an yaşananlara hiçbir şey diyemedi ve sadece kabul etmekten başka bir şey yapamadı.Kai helen'nin kabul ettiğini görünce yan tarafta bulunan koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı.
"Helen ben Kai'nin ustası... Şimdi onu burdan götürücem ve sende hiçbir şey olmamış gibi akademideki işlerine devam ediceksin... Eğer bugün benim vr ögrencimin gidişi hakkında tek bir şey konuşulursa" dedi Kai ve cümlesini tamamlamadan Ales'e doğru bur bakiş attı. Ales şimdi sıranın kendisinde olduğunu anladı ve helene doğru yürümeye başladı ve bir anda Ales tüm odanın içini kendi ölümdürücü aurası ile doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAO MUHAFIZI
FantasyKan kokusunun hava da net bir şekilde alındığı geniş bir ovada iki kişi hâlâ çarpışmakta idi. Etrafta sayısız ölü cesetler ve toprağı kırmızıya boyamış kan bulunuyordu. '' NEDEN... NEDEEEN'' Dedi. İhanete ilk kez uğramamıştı ama bu en acı vereni o...