İllak iki metre boyunda bir dev gibi gözüken kel olan ve sadece gür bir bıyığa sahip vücudunun tamamı kaslardan oluşan bu herif bugüne dek bir kez bile kaybetmemişti ve şu an görevli ona '' bu çocuğa hayatında yaptığı en büyük hatanın bedelini öğretmeni istiyorum'' dedi yüzünde ki sinir damarları belirgin bir şekilde ortada iken. Illak gelen mesajı anlamıştı ve yüzünde kocaman bir sırıtış ile Kai'ye bakmaya başladı ama aslında şu an onların felaketine baktığından haberi yoktu
İlak Kai'ye kaç dakika baktıktan sonra yanında ki görevliye döndü ve ''Belki kazanırım belki kaybederim ama sen benim kazanmam için bana ne teklif ediyorsun'' dedi zekice. Şu an görevli zorda olduğunu biliyordu ve bundan kendisi de bundan faydalanmak istedi.
Görevli ellili yaşlarının sonunda olan ve orta yaşlı biriydi ,saçları beyaz teller ile dolmuştu ama o bu arenada ki herkesten daha çok emeği bulunuyordu fakat şimdi bir çocuk gelip ona bütün arena savaşçıları ile dövüşme teklifinde buluşmuştu . Bunun ona çok pahalıya patlayacağını biliyordu fakat bundan önemlisi edineceği borçlar ile yaşama diye bir şansı kalmamıştı.
Görevli bu saniyeden sonra öleceğini biliyordu ve İllak’a ‘’ Onu öldürürsen üzerinde ki kölelik mührünü kaldıracağıma göksel yemin ediyorum'' dedi ve gökyüzün de bir saliseliğine de olsa şimşekler çaktı.
Göksel yemin bir kez edilir ve söz veren kişi sözünü tutmaz ise karma ona hayatında ki bütün şansı alırdı ve ölümden bile ağır bir kötü şans verirdi. Bun yüzünden kimse kolay kolay göksel yemin etmez idi.
İllak istediğini almış gibi sırıtıp elini gür bıyığına attı ve ‘’ bu çok zevkli olacak, HAHAHAHA'' diye bütün arenadakilerin duyduğu ve gözlerini ona çevirdiği bir kahkaha attı. Illak arkasını döndü ve geldiği yönden tekrar savaşçı kölelerin oturduğu kısma geçti.
On dakika sonra tüm arenada ‘’ bu arenanın ortasında ki genç tüm dövüşçülerimiz ile dövüşme teklifinde bulundu ve teklif kabul edildi. Dövüş beş dakika içinde başlayacaktır'' diye bir anons tüm kolezyum da yankılandı. Tek bir ses bile koca arenada çıkmadı ,Tüm insanlar şu an şaşkındı. Hayatlarında ilk kez kırk kişinin bir çocuğa karşı dövüşeceğini göreceklerdi. Daha önce bu tek kişilik savaşlar görmüştüler ama bu kadarını ilk kez görüyorlardı.
Arenanın çelik ve kare şeklinde ki boşluklara sahip dört kapısı da açıldı ve savaşçılar tek tek kapılardan çıkıyorlardı. Arena yuvarlak şekilde bulunuyordu ve kapılar kuzey ,güney , batı ve doğu şeklinde dört yönde de bulunuyordu ve Kai arenanın tam ortasında bulunuyordu. Birisi bunu görse dezavantajlı olanın o olduğunu zannederdi ama onların sayıca üstün olması onları güçlü kılmaz. Tek mutlak gerçek güçtür. Güçlü isen milyarlar ile dövüşsen bile kazanırsın. Güçlü isen adalet sensindir. Bu kainat mutlak güç üzerine kuruldu ve güçlü isen haklısındır.
Başlama ateşiyle birlikte insanlar delice çığlık atmaya başladılar ve tezahüratlar dövüşçüleri heyecanlandırdı. Hepsi taraftarla karşılık olarak delice bir şekilde haykırmaya başladılar ama Kai hala tepki vermemişti, hala olduğu noktada duruyordu ve en sonunda kafasını yerden kaldırdı.
“Öleceksiniz hem de daha kimse bir şey dahi anlamayacaksınız.’’ Dedi ve kimsenin konuşmasına fırsat vermeden yüzüğünden kılıcını çıkardı güney kapısına doğru ses hızından bile yüksek bir hızda koşmaya başladı. İki saniye bile dolmadan Kai güney kapısının tam önüne gelmişti. Yanında ki az önce çığlıklar atan asker şu an hiçbir şekilde korkusundan dolayı tepki veremiyordu ama gözleri her şeyi anlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAO MUHAFIZI
FantasyKan kokusunun hava da net bir şekilde alındığı geniş bir ovada iki kişi hâlâ çarpışmakta idi. Etrafta sayısız ölü cesetler ve toprağı kırmızıya boyamış kan bulunuyordu. '' NEDEN... NEDEEEN'' Dedi. İhanete ilk kez uğramamıştı ama bu en acı vereni o...