yirmi beş

28.3K 2.3K 382
                                    

Bu bölüm herkes yorum yaparsa sevinirim. Benim için hikayenin en önemli noktası.

Vote de unutmayalım pls.

İyi okumalar...
_____

Kahve renginde gözlerim, siyah gökyüzünü izliyordu. Zihnim durgun, bedenim huzura esir oturuyordum. Arda'nın bana o şekilde hitap etmesi ruhumda tahmin etmediğim kadar mutluluğa neden olmuştu. Onlarca saat oturduğum yatakta yavaşça gerindim.

Lavabo ihtiyacım geldiğinde ise yavaşça elimi elinden ayırdım. Ellerimle belirgin çenesinden tutup kaldırdım ve yumuşak yorganın üzerine bıraktım. Göz hareleri kızarmış ve şişmişti. Dudakları kuru, saçları oldukça dağılmıştı. Ağlamış gibi bir hali vardı.

Yataktan kalkıp sessiz adımlarla önümdeki kapıyı açtım ve lavaboya girdim. Ellerimi yıkayıp, aynaya baktım. Burnumda yanaklarıma ve kaşlarımın ortasına kadar uzanan beyaz bir sargı vardı. Burun deliklerimden sarkan kanlı pamukları görmemle yüzümü buruşturdum. Başımı yavaşça hareket ettirip kapıyı açtım ve odaya girdim.

Arda yattığı yerde yoktu.

Kaşlarımı çatıp etrafa bakındım fakat oda boştu. Yatağın yanına gidip, üzerimdeki kanlı tişörtü çıkardım ve yanımda duran temiz siyah tişörtü üzerine geçirdim. Burnumun ağrısı kendini göstermeye başladığında küfür ettim ama bu durmam için bir neden değildi. Üzerime polarımı giydim ve en sonunda kenarda duran çantamı elime aldım. Anlaşılan kamp hayatım bitmişti çünkü tüm eşyalarım buradaydı.

Kapıyı açtım. Hastahane ışığı yüzüme vurduğunda elimi gözüme siper edip umutsuzca çevreye bakındım. Nereye gitmişti ki? Ona her şeyi söylemem lazımdı. Onu ne kadar sevdiğimi, beklediğimi, düşündüğümü. En önemlisi onu gökyüzüne dilediğimi söylemeliydim.

Ama yoktu.

Beyaz koridorlarda hızlı hızlı yürürken sekreterliğin orada durdum. Belki onu gören olmuş olabilirdi. Beynim tüm ihtimalleri sıralarken arkamdan gelen sesle durdum. Tüm hücrelerim uyarıya geçtiğinde, büyük bir yumru boğazıma takıldı ve nefes alamadım.

"Kızım."

Kelime ne kadar da mide bulandırıcıydı. Kendimden, her şeyden, tüm yaşadıklarımdan iğrendim. Sanki büyük bir kaos olmuştu ve sadece benim üzerime geliyordu. Kalbim durmak, gözlerim kapanmak ve kulaklarım duymamak istedi. Yavaş hareketlerle arkama döndüm. Yanlış duymamıştım. Buradaydı. Karşımda.

Babam bana bakıp, gülümsüyordu.
_____

"Ne işin var burada?" Aştığımı düşünmüştüm. Annemi öldürüp, hapishaneye girdikten sonra tek başıma, güvende olduğumu düşünmüştüm. Ama değildi. Hiçbir şey bildiğim yoktu.

Babam dediğim adamın göz rengi benimkiyle aynıydı. Yüzü görmeyeli kırışmış ve çökmüştü ama hala aynı kişiydi. Bakışları, imalı kelimeleri değişmemişti. Korkuyordum.

Bir katilin, annemi öldüren katilin önümde durmasından değilde, tüm hayatımın değişecek olmasından korkuyordum. Bir daha sevdiğim adamı görememekten, ona gerçekleri söyleyememekten korkuyordum.

Buruşuk dudak kenarları belirli şekilde yukarı kıvrıldı. Benimle dalga geçiyordu.

"Seni görmeye geldim." dedi. Sesini duyan kulaklarım çınlamaya başladı. Oturup ölmeyi beklemek istedim. Her şey belki de ben ölürsem, annemin yanına gidersem düzelirdi.

Derin nefesler alıp verdim. Kendimi kaybetmemeliydim. O an aklıma sadece tek bir fikir geldi. Bacaklarıma tüm gücü toplayıp arkamı döndüm ve koşmaya başladım.

Tek yapabileceğim şey kaçmaktı.
_____

Eve geldiğimde tüm vücudum zangır zangır titriyordu. Kapı kilidini zorlukla açıp arkamdan kapadım ve tüm kilitleri kapadım. Bedenim adeta uyarı halindeydi.

Hava aydınlanmış ve güneş bulutları aşmıştı. Fazla karanlık olmasada önümü göremiyordum. Yine de ışıkları açmadım. Odama geçip perdeleri kapadım ve çantamı üzerimdekileri yatağa atıp yere oturdum. Kollarımla bacaklarımı sarıp her zaman yaptığım gibi derin nefesler alıp verdim.

Göz yaşlarım akarken ne yapmam gerektiğini düşündüm. Odam sessizdi. Aynı o günkü gibi. Bana ilk mesaj attığı gün gibi.

Telefonu elime alıp Ardayı aradım. Kısa bir çalıştam sonra telefon açıldı.

"Ayşe?" Kusursuz de lütfen.

"Arda, neredesin?" Sesim titriyordu. Zaten korku ile dolan bedenim sesini duyduğunda titremeyi arttırdı.

"Hastanenin kafeteryasında, sen iyi misin?" Gözlerimi kapatıp kısık sesle küfür ettim tekrar tekrar.

"Lütfen yanıma gelir misin?"

"Ben şimdi odaya -"

"Evdeyim." dediğimle beraber uzun bir sessizlik oldu ve dışarıdan gelen poşet sesiyle elimdekileri çöpe attığını anlamıştım.

"Geliyorum." dedi.

"Gel." dedim.

"Telefonu kapatma lütfen. Böyle iyi." Dediğimi yaptı ve kapıyı çalana kadar telefonu kapamadı. Korkunun esir aldığı tüm benliğim telefonda beni duyuyor olduğunu bilmekle bile rahatlamıştı.

Kapı çaldığında telefonu kapadım ve hızla kapı kilitlerini açıp, kapıyı araladım.

Bal rengi gözler endişeyle bana döndüğünde tanıdık rahatlama ile kapıyı sonuna kadar açtım ve kendimi kollarına attım. Kollarını belime sardığında boynuna sardığım kollarımı iyice sıktım.

Arda'nın bedeni gerilirken bir süre öylece kaldı ama sonra beni o şekilde eve soktu ve kapıyı kapadı. Ayaklarımda ki güç tükenmiş, yardım dileniyordu. Burnuma tüm kokusunu çekmek istiyordum ama burnumda sadece tanıdık ağrıyı hissedebiliyordum.

"Biri bir şey mi yaptı?" diye sorduğunda titredim ve boynuna iyice sokuldum. Biri...

"Biri değil-" dediğimde hıçkırıklarım konuşmama mani oldu. Zorlukla nefes alıp verirken beni boynundan zorlukla ayırdı ve uzun, sevdiğim parmakları ile yüzümü kavradı. Yüzü duyduğu endişe ile büzülürken, bal rengi gözleri yaşlanıyordu.

"Babam." Tek nefeste dediğim kelime ikimizinde uzun ve sessiz bir şekilde bakışmasına neden oldu. Konuşmadım. Konuşmadı. Belki konuşulacak çok şey vardı ama o gün bugün değildi.

Yavaş hareketlerle başımı omzuna koyup parmaklarını saçımın üstünde gezdirmeye başladı. Vücudunun sıcaklığı titrememi bastırırken, kasılan bedenim rahatladı. Gözlerimi kapadım ve kendimi bu güvenli kollara teslim ettim.

"Bu gece seni gökyüzüne diledim." dedim. Sesim bir mırıltıdan ibaretti fakat beni duymuştu. Titremeye başlayan bedeninden her şey anlaşılıyordu. Kucağımda olan ellerimi yapılı bedenine sıkı sıkı sardım. Devam ettim.

"Sende beni diledin." Derin bir nefes aldım.

"İkimizinde dilekleri bir olacak ve..." diye fısıldadıktan sonra başımı göğsünden kaldırdım. Ellerimle solgun, şekilli yüzünü kavrayıp anlımı anlına bastırdım. "Biz olacağız." dedim.
___

Bölüm nasıldı?

kusursuz | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin